Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3250
Karar No: 2019/8862
Karar Tarihi: 20.11.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/3250 Esas 2019/8862 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/3250 E.  ,  2019/8862 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi


    Dava, aylığın kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile borçlu olunmadığının ve aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
    ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 02/04/2004 tarihinde eşinden boşandığını, yetim aylığı almak için SGK"na başvuran davacıya 3430888106 tahsis numarası ile yetim aylığı bağlandığını, davacının bir süre sonra boşandığı eşi ile tekrar bir araya gelmek için girişimlerde bulunduğu ancak girişimlerinin olumsuz sonuçlandığını bu arada SGK"nun davacının boşanmasına rağmen boşandığı eşiyle birlikte yaşadığından bahisle yetim aylığını kestiğini, haksız ve yersiz ödenen 31.211,72 TL anapara aylık ve 3.990,17 TL ana para sağlık giderinin davacıya borç olarak tebliğ ettiğini, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığından bahisle borçlu olmadığının ve kesilen yetim aylığının yeniden bağlanmasını talep etmiştir
    II-CEVAP
    Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ..."ın boşandığı eşi ile birlikte yaşayıp yaşamadığı ile ilgili olarak Kurum Kayseri İl Müdürlüğü Denetmeni ... tarafından yapılan inceleme sonucunda 10/09/2012 gün ve 2012/FK-143 sayılı raporun düzenlendiğini, söz konusu rapora göre alınan ifadeler ve yapılan çevre araştırması ile davacının eski eşi..."den 27/04/2004 tarihindeki boşanmasının muvazalı olduğu ve Medeni Kanun hükümlerine göre ayrı ancak fiili olarak birlikte yaşadıkları anlaşıldığından davacının yetim aylığının kesildiğini ve yersiz ödenen maaş ve sağlık giderlerinin tazminin talep edildiğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davacı ve boşandığı eşinin boşanma kararına rağmen birlikte yaşadıkları, bu hususun davacının SGK denetmenine verdiği beyanında geçtiği gibi diğer getirtilen bilgi ve belgelerde de birlikte yaşadıklarının desteklendiği sabit görülmekle kurum işlemi yerinde olduğundan bu yöndeki davanın reddine ancak kurum tarafından davacı ile ilgili yapılan yersiz sağlık giderleri talep edilmekle birlikte 6387 sayılı Yasanın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 45. maddesi uyarınca 31/01/2012 tarihine kadar yapılan tedavi ve sağlık harcamaları kurum tarafından talep edilemeyeceğinden buna dair miktarlar mahkememizce sunulan tablodaki miktarlar re"sen dikkate alınarak; davanın kısmen kabulü ile davalı Kurumca yetim aylığının kesilmesine ve ödenen aylıkların borç çıkartılmasına dair işlem yerinde olmakla bu yönde açılan davanın reddine, davalı Kurumca tahakkuk ettirilen yersiz sağlık giderinin 6385 sayılı Yasanın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 45. madde uyarınca 31/01/2012 tarihine kadar yapılan tedavi ve sağlık giderleri talep edilemeyeceğinden davacıyla ilgili 31/01/2012 tarihine kadar kurumca sarf edilen 3.223,53 TL tedavi gideri ile 1.504,40 TL işlemiş faizinden davacının sorumlu olmadığı, bu miktarda kuruma borçlu olmadığının tespitine, bunun dışında kalan taleplerin reddine, şeklinde karar vermiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili, davacının boşandıktan sonra Kayseri"de kardeşlerinin yanında kaldığını ve bu süre zarfında anlaşma ihtimaline binaen bir süre orada yaşadığını, bu yüzden adres değişikliği yapmadığını, ancak..."e taşındığında adres değişikliği yapabildiğini, taleplerin tamamının hüküm altına alınması gerektiğini beyanla, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
    İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Kurum vekili, 6385 sayılı Kanun"un 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 45.maddesi hükmüne göre davalıya tahakkuk ettirilen sağlık hizmetlerine ilişkin borç terkin edilmesi gerektiğini, Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini beyanla, yerel mahkeme kararında Kurum aleyhine olan kısımların kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    B-BAM KARARI
    ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince; Somut olayda, davacının ikamet adresi olan ".... 1. Cad. ... Apt. Blok No:10 İç Kapı No:14... adresinde ve... Apt. No:28 İç Kapı No:38 Melikgazi/Kayseri adresinde birlikte yaşadıklarının, çevresel soruşturma ile.... Mahallesi muhtarı, apartman görevlisi, komşu beyanlarından ve adresleri gösterir nüfus adres bilgileri raporundan anlaşıldığı gibi, davacının ve boşandığı eşi..."in 27.04.2004 tarihinde boşandıktan sonra 2008 yılı 9. ayında tekrar birlikte yaşamaya başladıklarını ifade ettikleri anlaşılmakla, 23.10.2008 - 22.12.2012 tarih aralığında davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, dosya içeriğine yansıyan delillere göre müfettiş raporunun aksinin kanıtlanamadığı, yersiz ödeme niteliği kazanan 31.211,72 TL aylık ve 12.374,20 TL faiz toplamı 43.585,92 TL yönünden davanın reddine dair verilen kararın yerinde olduğu belirgindir.
    Davacıya yapılan 3.990,17 TL sağlık gideri, 1.711,97 TL yasal faizi olmak üzere toplam 5.702,14 TL yönünden ise; 5510 sayılı Kanun"un 60. ve devamı maddeleri ile Geçici 45. maddesi kapsamında davacının sorumluluğu irdelenmelidir.
    5510 sayılı Kanun"un genel sağlık sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddesi kapsamında davacının genel sağlık sigortalısı olduğu belirgindir. 19.01.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6385 sayılı Yasa"nın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 45. maddede, “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/1/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün gerekçesinde ise; 5510 sayılı Kanun"a göre, vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamına alınmasına ilişkin işlemlerin 2012 yılı Ocak ayı itibarıyla tamamlanması nedeni ile, bu tarihe kadar yaşanan geçiş sürecinde, tabi olduğu genel sağlık sigortası statüsünün aradığı şartlarla sağlık yardımı alması gerekirken, Kanunun diğer statülerine göre ya da bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde hak etmediği halde sağlık yardımı yapılanlara ilişkin sağlık giderlerinin ilgililerden tahsil edilmemesi ve bu suretle oluşacak mağduriyetlerin önlenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
    5510 sayılı Kanun"un sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını düzenleyen 67. maddesine göre; 18 yaşını doldurmamış olan kişiler, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, trafik kazası halleri, acil haller, iş kazası ile meslek hastalığı halleri, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar, 63. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereğince sağlanan sağlık hizmetleri, 75. maddede sayılan afet ve savaş ile grev ve lokavt hali hariç olmak üzere sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmek için;
    a) 60. maddenin birinci fıkrasının (c) ve (f) bentleri hariç diğer bentleri gereği genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması,
    b) 60. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi ile (g) bendine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentte sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 48. maddesine göre tecil ve taksitlendirilerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması,
    c) 60. maddenin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentlerine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentlerde sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması,
    d) 60. maddenin yedinci fıkrasına göre genel sağlık sigortalısı sayılanlar, (c) bendinde sayılan şartlarla birlikte, bir öğretim dönemine ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin tamamını öğrenim gördükleri üniversitenin öğrenim dönemi başından itibaren bir ay içinde ödemeleri, şarttır.
    Ancak, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamından çıkanların genel sağlık sigortalısı olduğu tarihten itibaren otuz gün içinde sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki prim ödeme gün sayısı aranmaz. Ayrıca 60. madde kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların;
    a) Herhangi bir sebeple silâh altına alınan sigortalının askerlikte geçen hizmet süresi,
    b) Hükümlülükle sonuçlanmayan tutuklulukta geçen süre,
    c) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortalarından geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalının iş göremediği süre,
    d) Sigortalının greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası primi ödeme gün sayısı hesabında dikkate alınmaz.
    Ayrıca genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil haller hariç olmak üzere (acil hâllerde ise acil hâlin sona ermesinden sonra); biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ve/veya nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesi zorunludur.
    60. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar, zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanırlar. Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılırlar. Ayrıca, lise ve dengi öğrenim görülmesi sebebiyle bakmakla yükümlü olunan kişi veya hak sahibi sıfatıyla sağlık hizmetinden yararlandırılan çocuklar, 20 yaşını dolduracakları tarihi aşmamak kaydıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren 120 gün süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam ederler. 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanunu"nun 56. ve 74. maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam eder.
    Her ne kadar 5510 sayılı Yasa"nın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartları bu şekilde belirtilmiş ise de, eldeki davada davalının sağlık yardımlarından yararlanma hakkının bulunmadığı dönemde bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa dahi anılan Yasa"nın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı gözetilerek, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunun Kurum tarafından her zaman tahsili mümkün olduğu, prim borcunun varlığı nedeniyle yersiz sağlık giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı gözetilmelidir.
    5510 sayılı Yasa"nın Geçici 45. maddesi, genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31.01.2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçların tahsil edilmeyeceği konusunda soyut ve genel düzeyde bir düzenlemeye yer vermiş olup; kanun koyucu tarafından öngörülmemiş olan bir unsur eklenerek koşulların değerlendirilmesi olanağı bulunmadığı gibi; temel insan haklarından olan sosyal güvenlik kapsamındaki sağlık sigortasından yararlanma konusunda, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşama gerekçesine dayalı olarak hakkın kötüye kulalnımına ilişkin bir değerlendirme yapılması olanağı da bulunmamaktadır. Ayrıca, borçlu olmadığının tespiti talebi içeren davanın temelde, aylığın yeniden bağlanması istemini içermesi nedeniyle, maddede yer alan, "varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri" koşulunun da eldeki davada uygulanma olanağı bulunmadığı belirgindir.
    Yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde, yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderleri anılan Kanunun Geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceğinden, davacıyla ilgili 31.01.2012 tarihine kadar Kurumca sarf edilen 3.223,53 TL sağlık giderleri ile 1.504,40 TL işlemiş faizden sorumlu olmadığını kabul eden mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşıldığından, ...1.İş Mahkemesi"nin 15.03.2017 tarih, 2016/104 Esas ve 2017/66 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Taraf vekilleri istinaf dilekçelerinde belirtilen nedenlerle... BAM 10.Hukuk Dairesi Kararının bozulması gerektiğini beyan etmiştir.
    IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
    5510 sayılı Kanunun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir-aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir-aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan-olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk-çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir-aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan-yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
    Anılan 56"ncı maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin-samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma-irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek-samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin-aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    Gelirin-aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme-başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir-aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun-yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
    Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi-özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge-bölgeler yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü-Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahalle-köy muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta, dava konusu edilen aylıklar yönünden davacı ile boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşama olgusunun varlığına ilişkin Mahkeme kabulü ve bu kapsamda verilen ret kararı isabetlidir.
    Dava konusu edilen tedavi giderleri yönünden ise; konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarih 2015/10-2743 E. - 2019/275 K. sayılı kararında; Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş in, 4721 sayılı Kanun’un 2"nci maddesi kapsamında hakkını kötüye kullandığı, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 45. maddesinden yararlandırılmasının mümkün bulunmadığı belirtilerek, Kurumun bu kişilerden sağlık yardımını talep edebileceği belirtilmiştir.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre birlikte yaşamanın kabulü gözetilerek yukarıda belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı dikkate alınarak tedavi giderleri yönünden de ret kararı verilmesi gerekir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 20.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi