9. Hukuk Dairesi 2014/31540 E. , 2016/4642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 01/04/2010 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başladığını aylık 1.779,91 TL ücret karşılığı Kocaeli Sedaş Projesi kapsamında "Endeks okuma elemanı" görevini sürdürdüğünü, 11/02/2011 tarihinde işverence müvekkilinin iş akdinin feshedildiğini, müvekkilinin işe iadesine yönelik Kocaeli 4.İş Mahkemesinin 2011/154 E sayılı dosyası ile müvekkilinin işe iadesine karar verildiğini ve bu kararın onandığını, müvekkilinin süresinde işe başvurusuna rağmen işe başlatılmadığını, bunun üzerine müvekkilinin 4 aya kadar çalıştırılmayan süre tazminatının tahsiline yönelik Kocaeli 3. İcra Müdürlüğünün 2013/288 E sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalı tarafın takibe haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu belirterek Kocaeli 3.İcra Müdürlüğünün 2013/288 E sayılı dosyasına davalının itirazının iptali ile takibin devamına % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, mahkemenin birleşen 2013/186 E sayılı dosyasına vermiş olduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin işe başlatmama tazminatının tahsili için takip başlattıklarını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu belirterek Kocaeli 3. İcra Müdürlüğünün 2013/291 E sayılı dosyasındaki borçlu itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalı borçlunun asıl alacak üzerinden % 20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, mahkemenin birleşen 2013/187 E sayılı dosyasına vermiş olduğu dava dilekçesinde müvekkilinin 16.10.2012 tarihli işe iade başvurusuna rağmen davalının müvekkilini işe başlatmadığını ve iş sözleşmesini 16.10.2012 tarihinde haksız bir şekilde feshettiğini, bunun üzerine işçilik alacaklarının (kıdem-ihbar tazminatı) tahsili için takip başlattıklarını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu belirterek Kocaeli 3. İcra Müdürlüğünün 2013/296 E sayılı dosyasındaki borçlu itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalı borçlunun asıl alacak üzerinden % 20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; işe iade kararının davacı lehine sonuçlandığını Yargıtay onama kararının 27.07.2012 tarihinde UYAP"tan alındığını, bu tarihten itibaren herhangi bir işe iade talebinin bulunmadığını, yasal sürede başvuru yapılmadığından feshin geçerli hale geldiğini, noter marifetiyle tebliğ edilen bir işe iade kararı bulunmadığını, 16.10.2012 tarihinde işe iade talebinde bulunulduğu iddia edilse de davalı şirkete böyle bir başvurunun yapılmadığını, i belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının süresinde işe başvuruda bulunmadığı gerekçesiyle işe başlatmama tazminatına hak kazanamayacağından mahkemenin birleşen 2013/186 esas sayılı davası yönünden davanın reddine, boşta geçen süre alacağı ile kıdem ve ihbar tazminatlarının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işe iade davası sonrası süresinde işverene başvuruda bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle mahkemece davacının süresinde müracaat etmediği gerekçesiyle feshin geçerli olduğu belirtilmiş ancak bu kabulüyle çelişecek şekilde boşta geçen süre alacağı ile kıdem tazminatı ile ihbar fark tazminatı alacaklarının bulunduğuna karar verilmiştir. Bu bir çelişkidir.
4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
Yasada işçinin şahsen başvurması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. İşçi, işe başlatılma konusundaki iradesini bizzat işverene iletebileceği gibi vekili ya da üyesi olduğu sendika aracılığı ile de ulaştırabilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen görüşü bu yöndedir (Yargıtay HGK 17.6.2009 gün ve 2009/9‑232E, 2009/278K.).
İşveren işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen s-üreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir (Yargıtay 9.HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E, 2008/27243 K.).
İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini (1) ay içinde işçiye bildirmesi gerekir. Tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde, bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa dahi, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Yasanın 56 ncı maddesinin son fıkrasındaki izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
Somut uyuşmazlıkta davacının kabul edilen işe iade talepli davası Yargıtay 22 Hukuk Dairesi’nin 05.07.2012 Gün, 2012/964 Esas 2012/15799 Karar sayılı kararıyla onanmıştır. Söz konusu kesinleşen mahkeme kararının davacıya tebliğ edildiğine dair bir veri bulunmamaktadır. Davacı söz konusu kararı 09.10.2012 tarihinde öğrendiğini 16.10.2012 tarihinde de işverene işe iade için müracaat ettiğini ancak süresinde işverence işe başlatılmadığını iddia ederek davacı asilin işverene işe başlatılmaya yönelik altında davalının işçisinin imzasının bulunduğu 16.10.2012 tarihli dilekçesini sunmuştur. Mahkemece davacının 16.10.2012 tarihinde işverene işe başlamak için müracaat edildiği kabul edilmiş ancak kararın tebliğinden itibaren süresinde müracaat edilmediğini gerekçesinde belirterek işe iade başlatmama tazminatının takibine yönelik itirazın iptali davasını reddetmiştir.
Öncelikle dosyada kesinleşen işe iade kararının davacıya tebliğine ilişkin bir veri bulunmamaktadır. Davacı kararı 09.10.2012 tarihinde öğrendiğini beyan ettiğinden 16.10.2012 tarihinde yapılan başvurunun süresinde olduğunun kabulü gerekecektir. Davacının davalı işverenlikçe süresi içerisinde işe başlatılmadığından işe başlatmama tazminatına hak kazanacağı açıktır. Yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.