Esas No: 2018/3030
Karar No: 2018/2467
Karar Tarihi: 18.07.2018
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/3030 Esas 2018/2467 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.06.2018 tarih ve 2018/10880 sayılı yazısı ile,
Terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan sanıklar ... ve ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2, 220/7 ve 62/1. maddeleri ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 5. maddesi uyarınca 1 yıl 13 ay hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına dair Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/02/2017 tarihli ve 2016/77 esas, 2017/98 sayılı kararının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 25/09/2017 tarihli ve 2017/1354 esas, 2017/1404 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddedilmesini müteakip, sanıklar müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin anılan Mahkemenin 31/01/2018 tarihli ve 2016/77 esas, 2017/98 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair mercii Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/02/2018 tarihli ve 2018/34 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/02/2017 tarihli kararını müteakip, sanıklar müdafiinin, sanık ...’in anılan mahkemenin 20/12/2016 tarihli duruşması sırasında terör örgütü tarafından gelen iş makinelerinin kullanılmasına ilişkin tehdit mektupları ve içeriği hakkında Milli Jandarma Karakol Komutanlığına bilgi verdiğini, bilgi verdiği görevlinin araştırılarak tanık olarak dinlenilmesi gerektiğinden bahisle yaptığı yeniden yargılanma talebinin reddine karar verilmiş ise de,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında, “Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için "yeni" olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın "yeni" olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da "yeni" sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de "yeni" sayılmaktadır.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, sanık ..."in anılan mahkemenin 20/12/2016 tarihli duruşması sırasında terör örgütü tarafından gelen iş makinelerinin kullanılmasına ilişkin tehdit mektupları ve içeriği hakkında Milli Jandarma Karakol Komutanlığına bilgi verdiğini beyan ettiğine ilişkin hususun duruşma zabıtlarında belirtildiği gözetildiğinde, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 318 ilâ 320. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadığının tespiti bakımından, kabule değer görülerek, toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 08/06/2018 gün ve 94660652-105-73-7224-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY:
Kanun Yararına Bozma istemine dair talepleri içeren Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün yazısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talepnamesi ekinde Dairemize gönderilen dosyanın fiziki incelenmesinde özetle;
Bir adet üzerinde ..."e yazıldığı iddia edilen mektup ibaresi bulunan zarf içerisindeki "sayın ..."e diye başlayan Botan Saha Komutanlığı mührü bulunan mektup ibaresi yazılı başkaca kapalı zarf içerisinde kendisini ve ailesini yakından takip ettiklerini, bu güne kadar bir zararlarını görmediklerini ancak 12 Eylül referandumunda sandığa gitmesi durumunda bunun ihanet sayılacağını, kömür ocağı çalıştırdığını bildirdiklerini, referandumda sandığa gitmeyerek boykot kararına uymaya çağrıldığına dair el yazılı Türkçe harfler ile kaleme alınmış, Botan Saha Komutanlığı mührü bulunan notun bulunduğu görülmüştür.
31.07.2014 tarihinde kolluk birimlerine pişman olduğu için örgütten ayrıldığını ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini ve işlemler sırasında avukat istemediğini beyanla örgüt hakkında bilgi verdiği görülen ... kod adlı ... "ün özetle ifadesinde; Cudi Bölgesinde sözde şehitlik, cami ve araç park yeri inşa çalışmalarının yapıldığını, burada kullanılan iş makinalarının ... Köyü"nde bulunan kömür ocağı sahibine ait olduğunu, köyde ... kod adlı örgüt mensubu ile konuşan iki işbirlikçinin olduğunu beyan ettiği, bu kapsamda yapılan araştırmalar sonucunda ise bahse konu yerin ve yolun yapım işlerinin Şırnak Belediyesi eski Başkanı ..., ... ve ... adlı kişiler tarafından organize edildiğinin, kullanılan iş makinası ve araçların ..., ..., ..., ...,..., ... isimli maden ocağı işletmecilerince görevlendirildiği, kepçe operatörlerinin ..., ..., ... ve ... isimli şahıslar olduğu bilgisinin alındığına dair 28.08.2014 tarihli kolluk araştırma tutanağının tanzim edildiği, tanzim edilen tutanak ve şüpheli ifade tutanağının 29.08.2014 tarihinde Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, 04.09.2014 tarih 2014/3018 sayılı Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı yazısı ile ... hakkında kamu davası açıldığından kolluk yazısı ve eklerini ilgisi nedeni ile mahkemeye gönderdiği, Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 23.09.2014 tarihli 2014/609 esas sayılı yazısı ile gönderilen belgelerin dosyaya ait olmaması nedeni ile gereği için Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına iade ettiği görülmüştür.
21.10.2014 tarihli kolluk araştırma tutanağı ile Cudi Dağı bölgesinde sözde şehitlik adı altında yapılan mezarlık yapım çalışmalarında ... ve ... adlı kişilerin örgüt mensuplarına inşaat malzemesi götürmek sureti ile yardım ettiklerinin, 21.10.2014 tarihli diğer bir kolluk araştırma tutanağı ile de ..., ..., ... adlı kişilerin yapım işlerini organize ettiklerinin, ..., ..., ..., ..., ..., ... adlı maden ocağı işletmecilerince iş makinası, kamyon ve araçların görevlendirildiği, çalışmaları yürüten kepçe operatörlerinin ..., ..., ... ve ... isimli şahıslar olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda isimleri geçen şahısların 24.10.2014 tarihinde şüpheli sıfatı ile ifadelerinin alınması hususu Cumhuriyet Başsavcılığınca talimatlandırılmış, 25.10.2014 tarihinde şüpheli sıfatı ile kolluk ifade alma odasında, müdafii istemediğini belirten ..."in ifadesine başvurulduğu, beyanında özetle ruhsatı abisine ait olan maden ocağında çalışırken 2 veya 2,5 ay öncesinde örgüt mensuplarınca bırakıldığını düşündüğü bir notun madende bulunan çardağa asılı halde işçilerden ... tarafından bulunarak kendisine getirildiğini, notta lastik kepçenin operatörü ile birlikte 5 günlüğüne yol çalışmalarında kullanılmak üzere gönderilmesinin istenildiğini, kendisinin aldırış etmediğini, bir hafta sonrasında örgüt mensuplarınca Baran (K) imzalı kendisi ve kepçenin bir kaç gün içerisinde ... Köyü içerisine gelmemesi durumunda Balveren Beldesinde bulunan ailesine zarar vereceklerini, araç ve gereçlerini yakacaklarını, Şırnak İlini terketmesini bildiren bir not kağıdının daha bırakıldığını, bu nedenle ... adlı operatörü ve kepçeyi alarak ... Köyü"ne gittiğini,... adlı örgüt mensubu dahil 3 örgüt mensubu ile irtibata geçtiklerini, ... adlı örgüt mensubunun kendisini tehdit ettiğini, ... ve kepçeyi bırakarak kendisinin geri döndüğünü, 20 gün kadar ... bölgesinde kepçe ve operatörün kaldığını, ..."in yıllardır kullanılmayan bir yolu düzelttiğini söylediğini, kendisinin iki kez kepçeyi vermemesi nedeni ile tehdit edildiğini, kendisine, ailesine ve iş yerindeki araçlara zarar verebileceklerinden emniyet birimlerine haber vermediğini, tehdit mektuplarını yırttığını, başkaca bir yardımının bulunmadığını, örgüt mensuplarından kendisinin de şikayetçi olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
30.10.2014 tarihinde müdafii istemediğini beyan eden ..."nun ifadesinde ... adlı kişi ile birlikte 1 ay önce çalışmaya başladıkları ruhsatsız maden ocağını işlettiğini, bölgede mezarlık yapıldığından haberinin olduğunu, örgüt mensuplarının kendisinden araç istemediklerini, tehdit almadığını, herhangi bir yardımının da olmadığını,
29.10.2014 tarihinde müdafii istemediğini beyan eden ..."ın ifadesinde madencilik ruhsatının güncel olmadığını, harfiyat işi ve arada da kömür üretimi işlerini yaptığını, bölgede mezarlık yapıldığı hususunu duyduğunu zaten yol üzerinden de bölgenin görüldüğünü, kendisinin örgüt mensuplarınca tehdit edilmediğini, araç istenmediğini, araç temininde bulunmadığını, mezarlığa hiç gitmediğinden orada kimin iş makinasının olduğunu bilmediğini ancak tehdit edilmesi durumunda zarar görmemek için aracını gönderebileceğini veya işletmeciliğini sonlandırabileceğini,
29.10.2014 tarihinde müdafii istemediğini beyan eden ..."ın ifadesinde; maden ocağı işlettiğini, kendisinden örgüt mensuplarınca araç istenmediğini, mezarlık yapımından haberinin olduğunu ancak nerde olduğunu ve başkaca kimin iş makinasının temin edildiğini bilmediğini,
03.11.2014 tarihinde müdafii istemediğini beyan eden ..."ın ifadesinde; 2012 yılına kadar maden işlettiğini ancak halen arızalı olan bir kepçesinin maden ocağında bulunduğunu, bölgeye uzun zamandan beri gitmediğinden mezarlık hakkında bilgisinin olmadığını şüpheli sıfatı ile beyan ettikleri görülmüştür.
03.12.2014 tarihli kolluk tutanağı ile ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... adlı şahısların kolluk sorumluluk bölgesi dışında ikamet etmeleri nedeni ile ifadelerinin alınamadığı belirtilerek talimat evrakları 03.12.2014 tarihinde Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere Merkez İl Jandarma Komutanlığına gönderilmiştir.
31.03.2015 tarihli Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı yazısı ile ekte gönderildiği belirtilen tutanaklardaki kişilerin ifadelerinin alınmaları Şırnak İl Emniyet Müdürlüğünden istenilmiştir.
28.04.2015 tarihinde ..."in müdafii huzurunda şüpheli sıfatı ile Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde; Ballıkaya köyü mevkiindeki kuzeni ..."in ağabeyi ... adına kayıtlı maden ocağında kepçe operatörü olarak çalıştığını, ..."in anlattığına göre iki kez tehdit edilmesi üzerine ... Köyüne gittiklerini, ..."ın tehdit edilmesi nedeni ile korktuğunu, köyde kendilerini iki örgüt mensubunun karşıladığını, burada da Abdurrahman"ın bırakılan notlara uymaması nedeni ile örgüt mensuplarınca tehdit edildiğini, korktuğundan 20 gün kadar kepçe ile birlikte yol yapımı çalışması yaptığını, yakıtın örgüt mensuplarınca sağlandığını, telefonunu alıp kapatmaları nedeni ile ihbarda bulunamadığını, patronlarının bilgi vereceklerini düşündüğünü beyan ettiği,
28.04.2015 tarihinde ..."in müdafii huzurunda şüpheli sıfatı ile Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde kolluk ifadesinin doğru olduğunu, tehdit nedeni ile ..."i ... Köyü"ne bıraktığını, ..."ın 20 gün sonra yanına döndüğünü, silah zoru ile ... düzü ve ... köyü arasında kalan yolda düzeltme yaptığını, aracın yakıtının terör örgütü mensuplarınca temin edildiğini, kendisinin yakıt vermediğini, madenlerinin bulunduğu bölgede sürekli terör örgütü mensuplarının bulunması nedeni ile tehdit altında bulunduğundan ihbarda bulunmadığını, taleplerini karşılamaması durumunda zarar göreceğini, bölgede ruhsatname ile çalıştığını, ciddi yatırımları olduğunu, iş yerini riske atma şansının olmadığını, tehdit mektuplarından birini sunduğunu diğerlerini bulursa sunacağını özetle beyan etmiş, 10x15 cm ebatlarında kareli kağıda el yazısı ile yazılmış HPG botan saha komutanlığı mührü bulunan kendisine hitaben yazılmış imzasız yazı dosyasına eklenmek üzere alındığının belirtildiği görülmüştür.
10.06.2015 tarihinde müdafii huzurunda ... şüpheli sıfatı ile verdiği savcılık ifadesinde; ... adlı kişiyi tanımadığını, neden bu şekilde ifade verdiğini bilmediğini, 2011 yılında başka bir suç nedeni ile tutuklandığını, 2014 yılında tahliye olduğunu, mezarlık ile ilgili bilgisinin olmadığını,
10.06.2015 tarinde müdafii huzurunda ... şüpheli sıfatı ile verdiği savcılık ifadesinde ... adlı kişiyi tanımadığını, neden bu şekilde ifade verdiğini bilmediğini, 2010 yılında İstanbul"da üniversitede okumaya başladığını, 2011 yılında babasının bir suç nedeni ile tutuklandığını, 2014 yılında mezun olduğunu, Şırnak İline kısa süreli gittiğini, mezarlık ile ilgili bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
10.03.2015 tarih 15 sayılı Milli/ Şırnak Jandarma Karakol Komutanlığı yazısı ekinde gönderilen 10.03.2015 tarihli ..."in müdafii istemediğini beyanla şüpheli sıfatı ile kollukta verdiği ifadesinde; ..."e ait madencilikte kepçe operatörü olduğunu, 2-3 defa örgütün iş makinası istediğinden bahisle ocağa not bıraktığını, kendilerinin gitmediklerini, bir sabah işe gittiklerinde örgütten silahlı iki kişinin maden ocağında iş makinası vermezseniz bütün makinaları yakarız şeklinde tehditte bulunduklarını, bunun üzerine ..."in kepçe ile birlikte kendisini görevlendirdiğini, kendisi ve iki örgüt mensubunun kepçeye binerek ... Köyü"ne gittiklerini, burada yol düzeltmesi yapmasını istediklerini, geceleri örgüt mensuplarının kepçenin anahtarlarını alarak gittiklerini, 10 gün gündüz vakti çalıştığını, Baran adlı örgüt mensubunun diğerlerine talimat verdiğini, 20 gün kaldığını, mezarlığa hiç gitmediğini, iki iş makinasının da mezarlıkta çalıştığını ama kime ait olduklarını ve kimlerin çalıştıklarını bilmediğini, olayla ilgili emniyete haber vermediğini, patronları gönderdiği için gittiğini, 20 gün sonra geldiğinde de maaşını ödediklerini, beyan ettiği görülmüştür.
10.07.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii talebi olduğu yazılan ancak müdafii talep etmedi şeklinde ibareyi de imzaladığı görülen ..."ın şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde; herhangi bir tehdit almadığını, mezarlık ile ilgili bilgisinin olmadığını, çözüm süreci olana kadar ki zamanda zaten kendisine zarar verilebileceği korkusu nedeni ile kömür ocağını ziyarete gitmediğini beyan ettiği,
09.07.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii talebi olduğu yazılan ancak müdafii talep etmedi şeklinde ibareyi de imzaladığı görülen ..."ın şüpheli sıfatıyla ifadesinde; 3 yıl önce maden ocağında kamyonla kömür taşıdığını, mezarlık veya ona benzer bir şey görmediğini, çalıştığı sürede örgüt mensubu da görmediğini beyan ettiği,
10.06.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii huzurunda şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ..."ın mezarlık hakkında bilgisinin olmadığını, baskı ve tehdit görmediğini, suçlamaları kabul etmediğini,
09.06.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii huzurunda şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ..."ın bahsedilen olayı ilk kez duyduğunu beyan ettiği,
09.06.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii huzurunda şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ..."ın ... madencilikte kamyon şoförü olduğunu, mezarlıkla ilgili bilgisinin olmadığını,
09.06.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii huzurunda şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ..."in olayla ilgili alakasının olmadığını, iftira atıldığını,
06.07.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii istemediğini beyan eden şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan Yüksel Acar"ın olayla alakasının olmadığını, örgüte ait sitelerde daha önce isminin geçirilerek tehdit edildiğini, can güvenliğinin olmadığını, araçlarına zarar verildiğini, baskı ve tehdit aldığını,
06.07.2015 tarihinde Şırnak TEM Müdürülüğünde müdafii istemediğini beyan eden şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ..."in mezarlık çalışmalarında bulunmadığını, ancak inşaat alanının görünür olduğunu, oraya hiç gitmediğini, suçlamaları kabul etmediğini,
Beyan ettikleri görülmüştür.
Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/1029 soruşturma ve 2016/39 sayılı 26.02.2016 tarihli iddianamesi ile özetle; ... ve ... hakkında, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suretiyle silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan TCK 37/1 ve 220/7 maddeleri delaletiyle TCK"nın 314/2, 53 maddeleri uyarınca, tevil yollu ikrarlar, ..."ün ifadesi, BTÖ tarafından gönderilen mektup, araştırma tutanakları ve dosya kapsamı delil olarak ibraz edilmek sureti ile; şüphelilerin ..."ün ifadesi üzerine örgütün şehitlik diye tabir ettiği mezarlık yapım işine yapılan araştırmalar sonucunda iş makinalarını tahsis ettikleri, sunulan BTÖ mensuplarınca ... e yazılan mektup içeriğinde iş makinalarının tahsisi konusunda bir ibarenin geçmediği, bu yönü ile şüphelilerin tehdit edildiklerine dair savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, şüphelilerin kolluk kuvvetlerine müracaat etmemelerinin de hayatın olağan akışına uymadığı, bu hali ile şüphelilerin eylemlerini rızaları ile gerçekleştirdiklerinin kabulü gerektiğinden cezalandırılmalarının istenildiği,
Sanık ..."in adli sicil kaydında, Şırnak Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/60 esas ve 2011/93 sayılı 04.04.2011 tarihli kararı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamın, sanık ..."in ise adli sicil kaydının bulunmadığına dair sabıka kayıtlarının ve nüfus kayıtlarının dosya içerisine celp edildiği görülmüştür. Şırnak Sulh Ceza Mahkemesinin sanık ... hakkında 2011/60 esas ve 2011/93 karar sayılı 04.04.2011 tarihli ilamı ile 2006 yılı mart haziran aylarında ... adlı kişiyi, iş ve çalışma hürriyetinden yoksun bırakmak suçunu işlediğinden bahisle TCK"nın 117/1, 119/1-c, 62/1, 53 maddeleri uyarınca 13 ay 10 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 14.04.2011 tarihinde kesinleşen ilamında dosya içerisine alındığı görülmüştür.
2015/1029 sayılı soruşturma kapsamında şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme, silahlı terör örgütüne üye olma iddiası ile başlatılan soruşturma kapsamında ... ve ... dışındaki kişilerin suçlamaları kabul etmedikleri, ..."ın cezaevinde olduğu, ... in iş makinası ile yol açtığı esnada başka iş makinası görmediğine dair beyanları da dikkate alınarak, şüphelilerin savunmaları aksine kamu davası açmaya yeterli bir delil bulunmadığından 26.02.2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
02.11.2016 tarihli kolluk tutanağında iddianamede sanıklara gönderildiği iddia edilen tehdit mektubu ve araştırma tutanaklarının aslı veya onaylı örneklerinin gönderilmesine dair Şırnak 1 Ağır Ceza Mahkemesinin 11.03.2016 tarihli yazısına istinaden yapılan araştırmada; ... ile yapılan görüşmede daha önce gönderilen iki adet tehdit mektubunu yırtıp attığını, gönderilen diğer tehdit mektubunu ise Cumhuriyet savcısına teslim ettiğini beyan ettiği, kolluk kuvvetlerine teslim edilen bir mektubun bulunmadığını, araştırma tutanak asıllarının gönderilebileceğinin belirtildiği görülmüştür. Dosya kapsamında belirtilen araştırma tutanaklarının onaylı örneklerinin mahkemeye gönderildiği ve bu kapsamda yapılan yazışmalar ile sanıklar hakkındaki ekonomik ve sosyal araştırma raporlarının bulunduğu,
Tanık ..."ün denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına yönelik ilamat dosyasının infazen dosya içerisine Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderildiği, sanık müdafiince sunulan vekaletnamelerin bulunduğu görülen dosya kapsamında, Şırnak Ağır Ceza Mahkemesince 10.03.2016 tarihinde 2016/77 esas sayılı dosyaya kayden tensip yapıldığı, 06.10.2016 tarihinde yapılan ilk celseye gelen olmadığının, Şırnak Valiliğince ilan edilen sokağa çıkma yasağı nedeni ile katılan olmadığı hususunda değerlendirme yapılarak sanıklar hakkında zorla getirme müzekkeresi tanzim edilmek sureti ile duruşmanın 20.12.2016 tarihine bırakıldığı,
20.12.2016 tarihinde yapılan duruşmada sanık ..."in savunmasında özetle; ..."in maden ocağının bulunduğu, abisinin kanser hastası olması nedeni ile işlerini kendisinin takip ettiğini, maden ocağına örgüt mensuplarınca iki adet mektubun birer hafta ara ile bırakıldığını, iş makinalarının istenildiğini, verilmemesi durumunda iş makinalarının yakılacağı ve ailelerine zarar verileceğinin belirtildiğini, aldırış etmediklerini, mektupta eskavatör de istenildiğini, mektupta ... Kod adlı Cudi sorumlusu şahsın adının yazıldığını, tehdit mektubu üzerine işe yaramayacak nitelikteki loder yükleyici kepçe ile ... Köyüne ... ile birlikte gittiklerini, burada ... kod adlı teröristin kendisi ile görüştüğünü, kendilerini devlet ile işbirliği yaptığı gerekçesi ile azarlayarak gönderdiğini, aracın orada kaldığını, sözde mezarlığa gitmediklerini, operatörün ... Köyü ile ... Köyü arasındaki yola sadece 3-4 saat bir bıçak vuracak şekilde çalışma yaptığını, kepçenin 20 gün kaldığını, aldığı ilk tehdit mektubundan yetkililere bilgi vermediğini, yırtıp attığını, ikinci mektup ile ilgili Milli Karakol Komutanlığına sözlü olarak bilgi verdiğini, ikinci mektubu da yırtıp attığını, dosyaya sunduğu tehdit mektubunun olaydan önce gönderildiğini, devlet yanlısı olduğunu, örgütün tehdit ettiğini, 1 yıldır taş ocağını çalıştıramadığını, bu nedenle satışa sunduklarını, daha önce alınan kolluk ve savcılık ifadesi nedeni ile oluşan çelişki sorulduğunda ..."ın 20 gün boyunca orada kaldığını, bu sürede yol yapımında çalışma olmadığını, bunun dışındaki savunmalarının doğru olduğunu,
Sanık ..."in ise; ... Köyü"ne ... ile birlikte gittiğini, iki örgüt mensubunun maden ocağına geldiğini, örgüt mensuplarıyla birlikte olay yerine gittiklerini, kepçe anahtarı ve kimliğinin alındığını, o gece kepçenin yanında kaldığını, ertesi sabah yolu yapmasının istenildiğini, 2-3 saat çalıştığını ancak kepçenin parçasının kırıldığını, kendisine özellikle kırdığını örgüt mensuplarının söylediklerini, burada 20 gün kaldığını, bu sürede kepçenin çalışmadığını, örgüt mensuplarının kepçenin çalıştığı yere ara sıra gidip geldiklerini, yolun dışında başka bir yerde kepçenin çalışmasının olmadığını, mezarlıkta çalışmadığını, kolluk beyanlarındaki çelişki sorulduğunda 2-3 saat yolda çalıştığını, 20 gün boyunca çalışmadığını, mezarlıkta başka bir iş makinasının çalıştığını, bu makinaların kime ait olduğunu bilmediği gibi kimlerin çalıştığını da bilmediğini, sadece çalışma yapıldığına dair ses geldiğini, 20 gün çalıştığına dair bir şey söylemediğini, bunun dışındaki beyanlarının doğru olduğunu söylediği,
Ara kararda ..."in beyanında geçen kişinin isim ve adres bilgileri bildirildiği takdirde adresine göre talimat yazılmasına veya davetiye tebliğine yahut sanıklarca hazır edildiğinde mahkemenizce dinlenilmesi şeklinde karar tesis edildiği,
28.02.2017 tarihinde yapılan duruşmada tanık olarak çağrılan ..."ün talimatına cevap verilmediği, kalemce tanığın babası ile yapılan görüşmede örgüte katıldığının söylendiğinin belirtildiği,
Sanıklar müdafince "o dönem Milli Jandarma Karakol Komutanının açık kimlik ve adres bilgilerine ulaşamadık, dolayısıyla isim saptaması yapamadığımız için yönelteceğimiz soruların muhtabı belli değildir, bu nedenle bu talebimizden şimdilik vazgeçiyoruz, müvekkil ... kendisine gönderilen mektupla tehdit edilmiştir, bu şekilde yakın tehlike altında kalmıştır, başka bir anlatımla karşı koyamayacağı bir tehditle karşılaşmıştır, müvekkilerin samimi beyanlarının aleyhe değerlendirilmemesi gerekir, müvekkiller devlet ve örgüt arasında kalmışlar ve örgütün baskı ve tehditleri nedeniyle gayrı iradi olarak yardımda bulunmak zorunda kalmışlardır, bu bölgenin realitesidir, bu nedenle kasten, bilerek ve isteyerek yardım konusu söz konusu olmadığından suçun manevi unsuru oluşmamıştır, ayrıca TCK"nun 28. Maddesi göz önüne alınınca cezalandırılmaları da mümkün değildir, bu nedenle müvekkillerin beraatlerine karar verilmesini talep ediyoruz" dediği,
İddia makamının mütalaasında; sanıkların soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki çelişkili ifadeleri ve tevilli ikrar niteliğindeki beyanları nazara alınarak, 5237 sayılı TCK"nın 37/1 maddesi delaletiyle 314/2, 3713 sayılı TMK"nın 5/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmalarının, TCK"nın 53/1-2, 58/9 maddelerinin uygulanmasına karar verilmesinin mütalaa olunduğu,
Yapılan yargılama sonucunda;
Sanık ... hakkında terör örgütü içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği sabit olmakla 5237 sayılı Kanunun 37/1 ve 220/7 maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 314/2, 220/7, 62/1, 53, 58/9 ve 3713 sayılı Kanunun 5.maddesi uyarınca 1 YIL 13 AY HAPİS CEZASI ile;
Sanık ... hakkında terör örgütü içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği sabit olmakla, 5237 sayılı Kanunun 37/1 ve 220/7 maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 314/2, 220/7, 62/1, 53, 58/9 ve 3713 sayılı Kanunun 5.maddesi uyarınca 1 YIL 13 AY HAPİS CEZASI ile cezalandırılmasına yönelik 28.02.2017 tarihine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar tesis edildiği,
2016/77 esas ve 2017/98 karar sayılı 28.02.2017 tarihli gerekçeli kararda;
"31/07/2014 tarihinde teslim olan BTÖ mensubu ..."un kolluk huzurunda alınan ifadesinde bölgedeki bir çok kömür ocağı sahibinin örgüte yardım etmek amacıyla örgüte ait sözde şehitlik yapımında kullanılmak üzere iş makinelerini verdiği hususunda bilgi vermesi üzerine Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı"nın soruşturma başlattığı, bölgede bulunan maden ocağı sahiplerinin ayrı ayrı alınan ifadelerinde sanıklar ... ve ..."in bu eylemi kısmen ikrar ettikleri görülmekle haklarında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucu tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Sanık ..."in soruşturma aşamasındaki beyanında örgüt tarafından iş makinelerini vermesi için tehdit edildiğini, bunun üzerine kömür ocağında kepçe operatörü olarak çalışan sanık ... ile birlikte iş makinesini ... Köyüne götürüp bıraktığını, sanık ..."ın 20 gün sonra geldiğini ve kendisiyle konuştuğunda ... ile ... köyü arasındaki yolu düzelttiklerini söylediği, mahkeme huzurunda gelen tehdit mektuplarına aldırış etmediklerini, son gelen mektupta 3 gün içinde ... Köyüne gelmezlerse iş makinelerine ve kendilerine zarar verileceğinin yazdığını, bunun üzerine sanık ... ile birlikte gittiklerini, kepçenin orda 20 gün kadar kalmasına rağmen çalışmanın 3-4 saat kadar olduğunu sanık ..."dan öğrendiğini, gelen tehdit mektuplarından birini Milli Karakol Komutanına sözlü olarak bildirdiğini ancak bir çok mektubu yırttığını, dosya içerisine örgüt tarafından yazılarak kömür ocağına bırakılan bir adet mektup sunacağını beyan ettiği görülmekle dosya kapsamındaki mektubun iş makineleri ile ilgili olmadığının görüldüğü ayrıca sanığın kepçenin çalışma süresi ile ilgili soruşturma ve kovuşturma aşamasında çelişkili beyanlarda bulunduğu, her ne kadar sanık tehdit edildiğini ve zorla yardım ettiğini beyan etse de yapılan araştırmalarda gerek olay öncesi gerekse olay sonrasında herhangi bir şikayet ve ihbara rastlanmadığı,
Sanık ..."in soruşturma aşamasındaki ... Mevkiindeki madende kepçe operatörü olarak çalışırken, Terör örgütü tarafından daha önce de iş makinesi istediklerine dair 2-3 defa not bırakıldığını , bir gün iş yerine gittiğinde iki kişinin orda bulunduğunu ve onlar tarafından iş makinelerini vermezseniz hepsini yakarız şeklinde tehdit edildiklerini bunu üzerine patronu ..."in kendisini görevlendirdiğini, silahlı iki örgüt üyesi ile birlikte ... Köyüne gittiğini, kendisinden yolu düzeltmesini istediklerini aynı gün çalışmaya başladığını ve 10 gün kadar gündüz çalışıp gece kepçede kaldığını , kepçenin anahtarını alıp gittikleri için kaçamadığını, kendinden başka kepçelerin de olduğunu ancak onların mezarlıkta çalıştığını bu nedenle şahısları görmediğini beyan ettiği, savcılık aşamasında ise kepçeyle ... Köyüne gittikten yanlarına köy içerisine iki örgüt mensubunun geldiğini, ..."in kendisini orda bırakarak ayrıldığını, 20 gün kadar kaldığını ... Köyü ile ... arasındaki yolu yaptığını, telefonunu aldıkları için kimseye haber vermediğini belirtse de mahkeme huzurunda yine örgüt üyelerinin madene gelip birlikte ... köyüne gittiklerini her ne kadar 20 gün kalsa da sadece ikinci gün 2-3 saat çalıştığını kepçe bozulduğu parçası kırıldığı için kepçenin kalan günlerde çalışmadığını ve soruşturma aşamasındaki 20 gün boyunca kepçe ile çalıştığına dair kollukta ve savcılıkta müdafii huzurunda verdiği beyanlarını inkar ettiğinin ve soruşturma aşamasında anahtar olmadığı için kaçamadığını beyan etmesine rağmen kovuşturmada daha önce hiç bahse konu olmayan bir şekilde kepçenin bozulduğu gerekçesiyle kepçeyi bırakıp kaçamadığı şeklinde ilk olarak iş makinesinin örgüt mensuplarına nasıl verildiğinin örgüt mensuplarının mı maden ocağına geldiği yoksa kendilerinin mi yanlarına gittiğine dair çelişkili beyanların yanı sıra örgüte iş makinesiyle 20 gün mü 10 gün mü 3//4 saat mi yardım ettiği hususunda soruşturma ve kovuşturma aşamalarında birbirinden farklı çelişkili beyanlarda bulunduğu, ayrıca soruşturma aşamasında anahtar olmadığından bahisle kaçamadığını belirtmekle mahkeme huzurunda kepçenin bozulmasından ötürü kaçamadığından bahsetmiş olmasının böyle bir ayrıntının ilk aşamada dile getirilmemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı, her ne kadar sanık ..."ın işçisi konumunda olsa da olay sonrasına sanığın her hangi bir kolluk birimine şikayette bulunmadığının anlaşıldığı ve beyanıyla bu durumun sabit olduğu,
Tanık ..."ün dosya arasına alınan kendi soruşturma dosyası incelendiğinde Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi 2014/609 Esas 2014/637 Karar sayılı dosyası kapsamında talimatla alınan ifadesinde pişman olduğunu örgütün dağ kodrosundan kaçarak teslim olduğunu beyan ettiği daha önce vermiş olduğu ifadeleri doğruladığı görülmekle hakkında TCK 221. Maddesindeki etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verildiği ve 1 yıllık denetimli serbestlik tedbirinin uygulandığı, tanığın ifadesinin mahkeme huzurunda alınması için yazılan talimatlara bila ikmal cevap verildiği, babası ile yapılan telefon görüşmesinde tanık ..."ün yeniden örgüte katıldığını beyan ettiği , bu sebeplerle tanığın beyanı her ne kadar mahkeme huzurunda doğrulanmasa da kedi dosyası kapsamında verdiği bilgilerin doğruluğunu inkar etmediği ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığı bu nedenle beyanına itibar edilmesi gerektiği,
Dosya kapsamında sanık ... tarafından ibraz edilen "Botan Sahan Komutanlığı" tarafından yazıldığı iddia edilen tehdit içerikli mektup incelendiğinde Sayın ..."e diye başladığı Selam, saygılar şeklinde bitirildiği, örgüt tarafından yazılması muhtemel olduğu görülen ancak içeriğin o dönem yapılacak olun referandum için seçimde sandıklara gitmeyerek boykot kararına uyulması hususuyla ilgili olduğu, sanığın iddia ettiği gibi iş makinelerini verme yönünde herhangi bir tehdit içerikli mektubun bulunmadığı, her ne kadar sanık duruşmadaki celse de gelen tehdit mektuplarını bir komutana anlattığını tanık olarak dinlenmesini istediğini beyan etse de verilen süre kapsamında bahse konu kişinin bilgilerini ibraz etmediğinden ötürü dinlenilemediği, ayrıca Şırnak Milli Jandarma Karakol Komutanlığına yazılan müzekkere ile sanığın iddia ettiği iddianameye konu tehdit mektuplarının aslının veya onaylı suretlerinin mahkememize celbi istenmiş olmakla verilen cevapta yapılan araştırmalar neticesinde "02.11.2016 tarihli tutanakta" sanık tarafından kendilerine teslim edilmiş herhangi bir tehdit mektubunun bulunmadığını bildirdikleri, sanık gelen tehdit mektuplarını okuduktan sonra attığını beyan etse de dosya kapsamında oy kullanmama yönünde örgüt tarafından yazıldığı iddia edilen bir adet mektup bulunduğu, mektup içeriğinde gözle görülür açık bir tehditin bulunmadığı, bu husustaki mektup elde tutulurken daha ağır olduğu iddia edilen iş makinelerini verme konusundaki mektubun atılmış olacağının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve sanığın zorla yardım ettiğine dair beyanını destekleyen dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı bu nedenle beyanına itibar edilemeyeceği,"
Şeklinde değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüştür.
Sanıklar müdafiince yasal süresi içerisinde İstinaf Başvurusunda bulunulduğu, özetle; tanığın yargılama aşamasında beyanının alınmamış olduğunu ve ifadesinde de müvekkilinin adını zikretmediğini, müvekkilinin samimi ikrarı ile olayın ortaya çıktığını, inkar edenler hakkında takipsizlik kararı verildiğini, oysa olay yerinde kullanıldığı belirtilen başkaca iş makinalarının da olduğunu, tehdit mektuplarına yönelik olarak yeterli incelemenin yapılmadığını, Milli Jandarma Karakol komutanının isim ve adresinin dahi araştırılmadığını, tehdit mektubu içeriğinde Ediş ailesinin sistemin yanında yer aldığını, kömür ocağı olduğunu bildikleri ve örgüt kararına aykırı hareket etmesi durumunda cezalandırılacağının belirtildiği, bu mektubun mahkemece delilden sayılmadığını, bu mektup sonrasında müvekkiline iki adet mektubun daha geldiğini, şifai olarak bu mektuplar hakkında karakol komutanına müvekkili tarafından bilgi verildiğini, ısrarlarına rağmen karakol komutanının tanık olarak dinlenilmediğini, kimlik ve adres tespiti yapmadığını, suçun yasal unsurlarının oluşmadığını, TCK"nın 28 ve 221/4 maddelerinin uygulanması gerektiğinden, TCK"nın 61 maddesine göre hatalı uygulama yapıldığından bahisle belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi"nin 2017/1354 esas ve 2017/1404 karar sayılı 25.09.2017 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir. 25.09.2017 tarihinde sanık ... hakkında ilamın kesinleştiğine dair şerhin hazırlandığı, 16.10.2017 tarihinde ceza fişinin tanzim edildiği, 25.09.2017 tarihinden sanık ... hakkındaki ilamın kesinleştiğine dair kesinleşme şerhinin tanzim edildiği, 16.10.2017 tarihinde ceza fişinin hazırlandığı, Şırnak 1. Ağır Ceza mahkemesince kesinleşmiş ilamın 16.10.2017 tarihinde Şırnak Asliye Ceza Mahkemesine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kapsamında ihbar edildiği,
19.10.2017 havale tarihli sanıklar müdafince sunulan dilekçede özetle Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesine tanık ..."ün yargılandığı dava dosyasındaki beyanı ile yetinilerek adresine talimat yazılıp dinlenilmeden, dönemin Milli Jandarma Karakol Komutanının isim ve adresini araştırmadan ve tanık olarak dinlenilmesi sağlanmadan, tehdit mektubunun içeriğine dikkat edilmeden, mahiyeti anlaşılmadan inceleme yapılarak karar verildiği, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, ayrıca kanunun 28 ve 221/4 maddelerinin de göz önüne alınarak uygulanması gerektiği, olayın samimi ikrar ile ortaya çıktığını inkar etseler idi takipsizlik kararı ile sonuçlanacağını, TCK 61 madde kapsamında hatalı ceza hesaplaması yapıldığını, belirtmek sureti ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına 5271 sayılı yasanın 308 maddesi gereğince itirazda bulunduğu,
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 17.11.2017 tarihli 2017/959 B.M. sayılı 2017/34 itiraz numaralı kararı ile itiraz yoluna gidilmesine yer olmadığına dair karar verildiği,
05.12.2017 havale tarihli dilekçesi ile sanıklar müdafiince Adalet Bakanlığına kanun yararına bozma başvurusunda bulunulduğu, 6 sayfadan ibaret dilekçesinde yer alan gerekçelerin özetle beyan edilen önceki itirazlar ile aynı mahiyette olduğu, tanık ... ve Milli Jandarma Komutanının dinlenilmemesi, bu kapsamda araştırma yapılmaması, dava dosyasına müvekkilinin sunduğu tehdit mektubunun yeterince anlaşılamadığına dair itirazlarını tekrarla konu kısmına Şırnak 1 Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararın yazıldığı, yapılan başvuru üzerine 5271 sayılı Kanunun 309 maddesine göre şartlar oluşmadığından talebin reddine karar verilmesi şeklinde Cumhuriyet savcısınca görüş belirtildiği, 07.01.2018 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yazısı ile istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi sonucu ilamın kesinleşmiş olması nedeni ile kanun yararına bozma yoluna gidilmediğinin belirtildiği,
08.01.2018 tarihinde sanıklar müdafiince özetle ;ek-1 de 4 adet sunulan fotoğraf ile müvekkilin kayyum tarafından atanan ve Balveren Yazı İşleri Müdürü olduğunu, milli karakolu besta üssü yollarını yaptığını, mahkemeye daha önce bildirilmesine rağmen terör örgütü tarafından öldürüleceğine dair istihbaratın alındığını ve resmi olarak kendisine tebliğ edildiği, evrakın gizli olması nedeni ile kendilerine verilmediğini, şifahi bilgi alındığını, ek 2 de tehdit mektubu fotokopisi sunduğunu, ancak sunulduğu belirtilen tehdit mektubunun (fiziki örneğinin dosya içerisinde bulunmadığı) bu tehdit mektubu okunduğunda 2011 referandumuna giderek kürt halkına ihanet ettiği, daha önce yapılan uyarılara aldırış etmediği, kömür ocağını kapatmalarına ve kepçe ve operatörüne el koyulmasına rağmen, AKP partisine destek verdiği, vekalet ettiği köy içerisinde kayyumun propagandasını yaptığı, milli karakol komutanlığına ve beta üs bölgelerine belediyenin iş makinaları ile erzak taşıdığı gibi özetle yazılan ifadelerin geçtiği yeni bir tehdit mektubunun bırakıldığı, tehdit mektubu hakkında Şırnak Başsavcılığına ihbarda bulunulduğu, bu kapsamda bilerek ve isteyerek yardım ettiği iddiasının dayanıksız olduğu belirtilerek infazın durdurulması ve yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu;
Sanık müdafince yeni olduğu bildirilen tehdit mektubunun 2018/181 soruşturma sayılı dosya kapsamında adli emanette olduğu, 31.08.2012 tarihinde Facebook paylaşım sitesinde müvekkilinin Yalçın Akdoğan"a ait bir yazıyı paylaştığını, bu paylaşımı yaptığı tarihte Balveren Belediyesi Yazı İşleri Müdürü olduğunu, okunduğunda müvekkilinin neden tehdit edildiğinin anlaşılacağını, Milli Karakolunda ölüm tehditi ile ilgili tebliğin, istihbarat ve telsiz dinleme kayıtlarının bulunduğunu, istenildiğinde PKK düşmanı olacağının görüleceğini 11.01.2018 tarihli dilekçesi ile bildirdiği, ekte sunduğu belgelerde facebook sayfasındaki paylaşımın müvekkilince beğenildiğinin ve paylaşıldığının,31.08.2012 tarihinde ..., çapsız siyasetin acınası hali başlıklı star gazetesine ait www.tyb.org.tr adresinden yazı çıktısının bulunduğu,
18.01.2018 tarihli Cumhuriyet savcısı mütalaasında özetle, sanık vekilinin örgüt tarafından tehdit edildiği iddiasının mahkemesince yargılama sırasında değerlendirildiği, ortaya konulan ve yeni delil olduğu ileri sürülen belgenin CMK"nın 311 maddesinde bahsedilen yeni delillerden olmadığı belirtilerek şartları oluşmadığından yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesinin mütalaa olunduğu,
24.01.2018 tarihli Şırnak 1 Ağır Ceza Mahkemesince verilen karar ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulan dosya kapsamında görev alan mahkeme başkanının talebin değerlendirilmesine yönelik aşamada dosyaya bakamayacağından çekilmesine karar verilerek görevlendirmenin yapılması için dosyanın Şırnak 2 Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, Şırnak 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/26 değişik iş sayılı 30.01.2018 tarihli kararı ile kararda yer alan üye hakimin çekilme kararı yerinde görülerek 1 Başkan ve 2 üyenin yargılamanın yenilenmesi talebi konusunda değerlendirme yapmak üzere görevlendirilmesine karar verildiği, kararların içeriklerinden, kararı veren mahkeme başkanının talep tarihinde izinde olduğu, yargılamanın yenilenmesi kararına zaten katılamayacağının belirtildiği görülmüştür.
2016/77 esas, 2017/98 karar sayılı Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 31.01.2018 tarihli kararı ile "Mahkememiz kararının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin incelemesinden geçerek onandığı, Bölge Adliye Mahkemesince gerekli değerlendirmenin yapıldığı, inceleme dışı bırakılmış bir hususun kalmadığı, hükmün kesinleşmesinden sonra lehe olabilecek yasal bir düzenleme ve uygulama bulunmadığı gibi dilekçede belirtilen sanık ..."ın tehdit edildiğine ilişkin hususların yargılama aşamasında da da dile getirildiği de anlaşılmakla, dilekçedeki hususların yargılamanın yenilenmesini gerektirecek kapsamda ve nitelikte olmadıği .." gerekçesi ile hükümlüler müdafisinin talebin reddine itirazı kabil olmak üzere karar verilmiştir.
12.02.2018 tarihinde sanıklar müdafiince sunulan dilekçe ile özetle ..."in devletçi olması nedeni ile ve kayyum olarak görev yaptığından örgüt tarafından Demhat telsiz kod adını kullanan örgüt mensubunca Latif telsiz çağrı adını kullanan örgüt mensubu ile 30.06.2017 tarihli görüşmesinde öldürülmesi talimatı verildiği, görüşme dökümünün MİT Başkanlığından ivedilikle istenilmesini talep etmiştir.
12.02.2018 tarihinde yargılamanın yenilenmesi talebi konusunda istenilmesini talep ettiği belge, istihbarat ve telsiz kayıtlarının mahkemece istenilmediği, sunduğu yeni tehdit mektubunun Şırnak Başsavcılığının 2018/181 sayılı soruşturma dosyası içerisinde emanete alındığını belirterek infazın durdurulması talebini içerir itiraz dilekçesini sunduğu, 08.02.2018 tarihli 2016/77 esas, 2017/ 98 sayılı karar ile Şırnak 1 Ağır Ceza Mahkemesinin itirazı yerinde görmeyerek incelenmek üzere Şırnak 2 Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
12.02.2018 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığı mütalaasında verilen ek kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından itirazın reddine dair karar verilmesinin mütalaa olunduğu, Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/34 değişik iş sayılı 14.02.2018 tarihli kararı ile ek karara yapılan itirazın ve MİT istihbarat daire başkanlığına müzekkere yazılması talebinin reddine dair kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
14.03.2018 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yazısı ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığından 2018/34 değişik iş sayılı karara karşı yapılan kanun yararına bozma talebi ve dosyanın incelendiği, 2018/181 değişik iş sayılı soruşturma dosyasının sonuçlanıp sonuçlanmadığının bildirilerek sonuçlanmış ise talebe konu kararı kapsayan dosyaya eklenerek, sonuçlanmamış ise incelenmek üzere gönderilmesinin istenildiği, 03.04.2018 tarih 2018/1428 sayılı Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı yazısı ile soruşturma dosyasının derdest olduğunun Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne bildirildiği,
26.04.2018 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yazısı ile Şırnak 2.Ağır Ceza Mahkemesinin14.02.2018 tarihli 2018/34 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelendiği ve karar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmediğinin belirtilerek 19.02.2018 tarihli dilekçesine cevaben sonucun hükümlüler müdafisine tebliğinin istenildiği, 10.05.2018 tarihli 2018/634 BM sayılı Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı yazısı ile yazının Şırnak 1 Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği,
07.05.2018 tarihinde Şırnak 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/34 değişik iş sayılı kararının MİT Başkanlığından 30.06.2017 tarihli görüşmelerin istenilmemesi, ..."ün dinlenilmemesi, Milli Jandarma komutanının isim ve adresinin araştırılmaması, 2018/181 sayılı soruşturma dosyasındaki emanete kaydedilen dilekçesinde bahsettiği tehdit mektuplarının istenilmesi, 31/08/2012 tarihinde Facebook adlı paylaşım sitesinde yayınladığı paylaşımlar ile Yalçın Akdoğan"ın yazısı kapsamında süreç içerisinde TCK 28 ve 221/4 maddesi kapsamında değerlendirme yapılmasına yönelik yaptığı itirazları da içerir beyanları tekrarla Adalet Bakanlığından kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu görülmüştür.
04.07.2018 havale tarihli hükümlüler müdafisince sunulan dilekçe ile dosyanın öncelikle görülmesi ve hükmün infazının durdurulması istenilmiştir. UYAP kayıtlarına göre Sanıklardan ..."in 28/02/2018 tarihinden itibaren cezaevinde olduğu, ..."in ise 11/05/2018 tarihinde tahliye olduğu görülmüştür.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve bu kapsamda usule uygun karar verilip verilmediği hususundadır.
YASAL MEVZUAT
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
5271 sayılı Kanun;
Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri
Madde 311 – (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
İnfazın geri bırakılması veya durdurulması
Madde 312 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi hükmün infazını ertelemez. Ancak mahkeme, infazın geri bırakılmasına veya durdurulmasına karar verebilir.
Yargılamanın yenilenmesine engel olmayan hâller
Madde 313 – (1) Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü, yargılamanın yenilenmesi istemine engel olmaz.Yargılamanın yenilenmesinin kabul edilmeyeceği hâl
Madde 315 – (1) Kanunun aynı maddesinde yer almış sınır içinde olmak üzere cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez.
(2) Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.
Bir suça dayanan yenileme istemlerinin kabulü koşulları
Madde 316 – (1) Bir suç iddiasına dayandırılan yenileme istemi, ancak bu fiilden dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü verilmiş veya mahkûmiyeti gerektirecek nitelikte kuvvetli delil bulunmaması dışında bir nedenle ceza soruşturmasına başlanamamış veya sürdürülememişse kabul edilebilir. Bu madde, 311 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde yazılı hâlde uygulanmaz.
Yenileme istemi hakkında uygulanacak hükümler
Madde 317 – (1) Kanun yollarına başvurma hakkındaki genel hükümler, yargılamanın yenilenmesi istemi hakkında da uygulanır.
(2) Yargılamanın yenilenmesi istemi, bunun yasal nedenleri ile dayandığı delilleri içerir.
Yenileme isteminin kabule değer olup olmadığı kararı ve mercii
Madde 318 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.
(2) 303 üncü madde gereğince Yargıtayın doğrudan hüküm kurduğu hâllerde de hükmü vermiş olan mahkemeye başvurulur.
(3) Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın verilir.
Yenileme isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü hâlinde yapılacak işlem
Madde 319 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.
(2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur.
(3) Bu madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
Delillerin toplanması
Madde 320 – (1) Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir.
(2) Delillerin mahkemece veya naip hâkim tarafından veya istinabe suretiyle toplanması sırasında, soruşturmaya ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir.
Yenileme isteminin esassız olmasından dolayı reddi, aksi takdirde kabulü
Madde 321 – (1) Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.
(2) Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.
(3) Bu madde gereğince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Duruşma yapılmaksızın yenileme isteminin incelenmesi
Madde 322 – (1) Hükümlü ölmüşse mahkeme yeniden duruşma yapmaksızın gerekli delilleri topladıktan sonra hükümlünün beraatine veya yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verir.
(2) Diğer hâllerde de mahkeme, bu hususta yeterli delil varsa Cumhuriyet savcısının uygun görüşünü aldıktan sonra duruşma yapmaksızın hükümlünün derhâl beraatine karar verir.
(3) Mahkeme beraat kararı ile beraber önceki hükmün ortadan kaldırılmasını da karar altına alır.
(4) Yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunan kimse isterse, gideri Devlet Hazinesine ait olmak üzere önceki hükmün iptaline ilişkin karar Resmî Gazete ile ilân olunacağı gibi mahkemenin takdirine göre diğer gazetelerle de ilân edilebilir.
Yeniden duruşma sonucunda verilecek hüküm
Madde 323 – (1) Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü onaylar veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verir.
(2) Yargılamanın yenilenmesi istemi hükümlünün lehine olarak yapılmışsa, yeniden verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez.
(3) Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar bu Kanunun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümlerine göre tazmin edilir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kesin hükümde yer alan adli hataların düzeltilmesine ve hükümlü hakkında aynı fiil nedeniyle tekrar muhakeme yapılmasına imkan tanıyan yargılamanın yenilenmesi olağanüstü kanun yollarının bir çeşidini oluşturmaktadır.
Kesin hüküm, doğruluğu hukuken kabul edilen ve artık tartışılmayan bir mahkeme kararıdır. İstisnai olsa da uyuşmazlığın çözümünde “adli hata” denilen yanlışlıklar yapılmış olduğu sonradan öğrenilebilir. Bu durumda bazı önemli hataların giderilebilmesi ve hakikatin araştırılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşılabilmesi "olağanüstü kanun yolu" ile mümkün olabilecektir.
"Bu yolun istisnai olarak kabul edilmesinin nedeni, doğruluğu hukuken tartışılmayan “kesin hükmün" temellerinin bazı hallerde sarsılmış olması hükmün artık bu temel üzerinde oturmasının mümkün olmamasına dayanmaktadır. Hukuk barışının ve güvenliğinin sağlanması ne kadar önemli ise de, hukuka olan güvenin sağlanması da en az bu kadar önemlidir. Temelleri olmayan bir hüküm hukuk düzeni tarafından kabul edilemez. Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi yolu, sadece çok istisnai hallerde mahkeme kararı ile açılabilmektedir." (Yenisey-Nuhoğlu, CMK 4. baskı 962. syf.).
"Maddi gerçeğe ulaşmayı hedefleyen ceza muhakemesinde verilen ve kesinleşen hükmün sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığı anlaşıldığı halde, kararın infazının aynı şekilde sürdürülebilmesi adli hatadan vazgeçilmemesi diğer bir anlatımla yeni ortaya çıkan bu durumların görmemezlikten gelinmesi, bir hukuk devletinde kabul edilemez. Her şeyden önce kesinleşmiş bir hükmün, doğru ve maddi bir gerçeğe uygun olduğu, yargılamanın hukuka uygun yürütüldüğü, meşru olduğu, adaletin tecelli ettiği varsayımının bu konudaki inancın kamu vicdanında tahribata uğraması, bozulan hukuk düzeninin yeniden tesis edilmesi ve hukuk barışının yeniden sağlanmasını zorunlu kılar
Yargılamanın yenilenmesinin istisnai kanun yolu olduğu Yargıtay CGK’nın 11.03.2014 tarih, 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında, "yargılamanın yenilenmesindeki amaç kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde, gerçeğin araştırılması böylece toplumun ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenileme talebininin dikkate alınması söz konusu olmayacaktır" şeklinde vurgulanmıştır.
Yargılamanın yenilenmesi talebini alan mahkemenin takip edeceği usul ve vereceği kararlar, 5271 sayılı CMK’da şu şekilde gösterilmiştir:
Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, duruşma yapmaksızın istemin kabule değer olup olmadığına karar verir (Madde 318/1-3).
Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir (Madde 319/1).
Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur (Madde 319/2).
Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir (Madde 320/1).
Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir (Madde 320/3).
Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311"inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314"üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir (Madde 321/1).
Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir (Madde 321/2).
Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü onaylar veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verir (Madde 323/1).
Bu yasal düzenlemelere göre, yargılamanın yenilenmesi talebini alan mahkemenin öncelikle davanın kabule değer olup olmadığını duruşmasız olarak incelemesi, kabule değer bulmazsa reddetmesi (Madde 319/1), kabule şayan bulursa dayanılan delilleri toplaması, tarafların görüşlerini de alarak yargılamanın yenilenmesi istemini esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddetmesi (Madde 321/1) ya da yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar vermesi (Madde 321/2) gerekir.
Yargılamanın yenilenmesine karar vermişse bu kez serbestlik kuralı gereğince yeni bir yargılama yapacak, toplanan delilleri mevcut delillerle birlikte tartışıp değerlendirerek maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacak ve sonuçta, önceki hükmü onaylayacak veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verecektir (Madde 323/1).
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438-2012/141 sy., 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy., 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy., 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy., 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulama kesin hükmün otoritesini sarsmakla kalmaz, hukukun abesle iştigal etmemek kuralını da yıpratır. Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Esasen hukuki değer taşımayan kararlar da kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yoluna bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
Maddi olaya ilişkin olarak tüm delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünden ya da eksik kovuşturma yapıldığından bahisle kanun yararına başvurma imkanı bulunmamaktadır (Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 06.10.2010 tarih, 25731-27609 sy., 27.01.2010 tarih 53798-1580 sy. kararları vb.) Usule ilişkin yasal mevzuat ve yerleşik uygulama bu şekildedir.
Maddi Ceza Hukuku bakımından ilgili kavramların genel değerlendirilmesi yapıldığında “cebir ve tehdit dolayısıyla kişinin irade yeteneğinin etkilenmesi” kavramı üzerinde durmak gerekecektir.
Suç denilince kusur yeteneği bulunan bir kimsenin tipe uygun hukuka aykırı kusurlu bir hareketi anlaşılır. Kusur, kınanabilinirliktir. Failin başka türlü davranma imkanı varken haksızlık teşkil eden fiili gerçekleştirmesini ifade etmektedir. Kusurluluğu etkileyen hallerden biriside TCK 28. maddede yer bulan cebir, şiddet, korkutma veya tehdidin etkisinde kalarak suç işleyen kişinin cezai sorumluluğudur. Cebir ve şiddet etkisiyle suç işleyenin irade yeteneği etkilenmiş olduğundan kusursuz kabul edilebilecektir. Bu durumda cebir ve tehdit kullanarak başkasına suç işleten kişi, işlenen bu suç nedeniyle fail olarak (dolaylı) sorumlu tutulacaktır. Cebir veya tehdidin etkisi altında işlediği suçtan dolayı kişinin kusursuz sayılabilmesi için maruz kaldığı bu cebir ve tehdidin belli bir ağırlığa ulaşması gerekir. Dolayısıyla her türlü cebir veya tehdidin kusurluluğu kaldıracağını söylemek mümkün değildir. Nitekim kanununumuzda cebir veya şiddetin ağırlığını ifade etmek bakımından, bunun karşı konulamayacak veya kurgulanamayacak boyutta olması aranmıştır. Tehdidin ise muhakkak ve ağır olması gerekir. Ortada karşı konulamayacak veya kurtulamayacak bir cebir veya muhakkak ağır bir tehdit yoksa suç teşkil eden fiili işleyen kişinin kusurluluğunun kalktığından söz etmek mümkün değildir.
Örgüte yardım suçunda kast unsuru bakımından;
Bir suçun kanuni tanımında "bilerek", "bildiği halde", "bilmesine rağmen" gibi ifadelere açıkça yer veren suçlar olası kastla işlenemez.
Kişi, örgütün işlediği somut fiili bilmese de terör örgütü olduğunu, sağladığı yardımın örgütün yararına kullanılacağını bilmeli ve bu irade ile hareket etmelidir. İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz. Yapılacak her türlü yardımın suç olarak değerlendirilmemesi gerekir.
Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kasıt yeterli değildir. Özel kasıt ile işlenen bir suçtur. Fail örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmelidir. (...Doç.Dr. Namık Kemal TOPÇU, Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları, s. 164)
Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen "bilerek" ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmek gerekir. Ancak, bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir. (Prof.Dr.İzzet ÖZGENÇ, Suç Örgütleri, 7. Baskı, s. 38-39)
Somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütü mensuplarınca ölümle tehdit edilmesi nedeniyle örgüte yardım etmek zorunda kaldığını savunan sanığın, savunmasına itibar edilmeyip, tehdidin suça ilişkin ve ciddi olmadığı gerekçesi ile sanığın kusurlu olduğu kabul edilip örgüte yardım suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir. hükümlü kesinleşen karara karşı yeni delil sunarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Yenilemeye dayanak teşkil ettiğini ileri sürdüğü ve yeni delil olduğunu savunduğu delillerden; ..."ün ve Milli Jandarma Karakol Komutanının tanık olarak dinlenilmesi taleplerinin ilk derece yargılaması ve istinaf incelemesinde de ileri sürüldüğü ve bu taleplerin her iki mahkemece de kesinleşen hüküm yönünden değerlendirilip denetlendiğinden, kanun yararına bozma yolu ile Yargıtayca yeniden değerlendirilmesine yasal olanak yok ise de, yukarıda izah edilen yasal çerçeve doğrultusunda hükümlü müdafi tarafından sunulan diğer delillerden Milli İstihbarat Teşkilatında bulunduğu beyan edilen telsiz konuşmalarına ilişkin tutanak ve soruşturma sebebiyle Başsavcılığa verilmiş bulunan tehdit mektubu dosya içerisine getirtilerek değerlendirilip, sanığın kusurluluğunu etkileyen halin gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılarak, sanığın beraatını veya daha az ceza verilmesini gerektiren halin gerçekleşip gerçekleşmediği bu durumun hükmün değiştirilmesi ortadan kaldırılması sonucu doğurup doğurmayacağı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, sunulan delillerin yeni delil olmadığına ilişkin kabulle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi kanuna aykırı bulunduğundan hükmün kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/06/2018 tarih ve 2018/51541 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin 5271 sayılı CMK 309. maddesi gereğince KABULÜNE,
Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2018 tarih, 2018/34 D.İş sayılı kararının BOZULMASINA,
Hükümlü ...’in hukuki durumunda meydana gelebilecek değişiklik sebebiyle mağduriyetine sebebiyet vermemek açısından CMK’nın 312/1 ve 5275 sayılı Kanunun 98/3 maddeleri gereğince İNFAZIN DURDURULMASINA;
Hükümlü ...’in infazın durdurulmasına karar verildiğinden başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değil ise derhal salıverilmesi için Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına,
Sair işlemlerin yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.