Taraflar arasındaki "tespit ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.10.2009 gün ve 2009/67 E.- 306 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 20.04.2011 gün ve 2010/20627-2011/6971 K. sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir.
HMK.nun 294. maddesinin 3 fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.
Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Somut olaya gelince; mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında "irtifak hakkının kurulması ile taşınmazın tamamında oluşan değer düşüklüğünün % 46,7 oranında olduğu, buna göre taşınmazın kamulaştırılan kısmının değer düşüklüğü 467.445,89-TL olarak tespit edildiği, hesaplanan bedelin davacı tarafından davalılar adına yatırılması için süre verilmiş, davacı vekilinin verilen süre içerisinde kamulaştırma bedel farkını T.C. Ziraat Bankası Şube Müdürlüğüne yatırdığı ve dekontunu dosyaya ibraz ettiği anlaşıldığından bu bedelin davalılara ödenmesi karşılığında dava konusu taşınmazın 15.645,92 m²"lik kısmının irtifak hakkı kamulaştırma bedelinin 467.445,89.- TL olarak kabulüne, kullanımı davalılara ait olmak üzere irtifak hakkının davacı idare adına tapuya şerh ve tesciline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur" denilmiş, hüküm kısımda ise gerekçe kısmına aykırı olarak "davanın kabulü ile dava konusu Trabzon ili, Merkez ....Köyü, 211 Ada, 10 Parselde tapuya kayıtlı 3.351,82 m² taşınmazın 2.540,83 m²"lik kısmının irtifak hakkı kamulaştırma bedelinin 82.454,77.-TL olarak tespitine," şeklinde hüküm kurulmuştur.
Bu haliyle, anılan direnmenin, Anayasanın ve yasanın aradığı anlamda gerekçe hüküm uyumunu içerdiğinden söz edilemez.
Şu hale göre; açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek gerekçe ile hüküm kısmının uyumlu olduğu, anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere bu değişik nedenlerle ve salt bu usulü eksikliğe dayalı olarak bozulmalı; bozma nedenine göre de işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun"un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun"un 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.