4. Hukuk Dairesi 2014/17717 E. , 2015/14883 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2013/300-2014/275
Davacılar Z.. S.. ve diğeri vekili Avukat T.. Ç..tarafından, davalı K.. A.. aleyhine 14/05/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalının kişilik haklarına saldırıda bulunmasından dolayı uğradıkları manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, davacıların B..Ş.."de çalıştıklarını, kendisinin de şirketin ortaklarından biri olduğunu, şirketin borç batağında olması nedeniyle kayyım atandığını, olay günü davacıları şirketin aracında görünce özel işleri için mi şirketin işleri için mi kullandıklarını sorduğunu, davacı Z.. hakaret ederek cevap verdiğini bunun üzerine “...” dediğini, şirket yönetimindeki usulsüzlükler nedeni ile yönetimi kast ederek bunları söylediğini davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile her bir davacı yararına.. TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalının davacılara yönelik “.. ” şeklindeki sözleri nedeni ile yargılanıp cezalandırıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder nitelikte bir hüküm olmadığından hukuk yargıcı yönünden ortada bağlayıcı nitelikte bir ceza mahkemesi kararı bulunmamaktadır.
A.. 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir.
Somut olaya gelince, davalının ortağı olduğu şirketin borçlarından dolayı yönetimin kayyıma devredilmiş olması nedeniyle olay günü şirketin aracında gördüğü davacılara yönelik özel işlerinde şirketin aracını kullandıkları düşüncesiyle sarf ettiği sözlerin yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi A.. S..10. maddesi, Anayasa"nın 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.