4. Hukuk Dairesi 2014/17704 E. , 2015/14882 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı-karşı davalı ... tarafından, davalı ... ve davalı-karşı davacılar ... ve diğeri aleyhine 25/06/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 13/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacılar vekili ve davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılar-karşı davacılar ... ile ..."ın karşı davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalı-karşı davacı ..."ın asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Asıl dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece manevi tazminat isteminin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalı-karşı davacılar ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı eski eşi ..."ün diğer davalı ... ile evlilik birliktelikleri içinde kendisini aldattığını, davalı ... .... kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eski eşi ile birlikte olduğunu, durumu kendisine ..."ın eşi davalı-karşı davacı ..."ın telefonda hakaret ederek bildirdiğini, eylemlerinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı-karşı davacı ..., davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davacının eşinin kendisini gizli numaradan aradığını, çok sonra kendisinin onu aramaya başladığını davacının eşi olduğunu bilmediğini, eşinin durumu öğrenmesinden sonra aramayı bıraktığını, davacı ile eşinin boşandıklarını, boşanırken davacının tazminat isteminde bulunmadığını, sonradan bu davayı açamayacağını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre davalı-karşı davacı ... ile davalı ..."ün eylemlerinin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kabul edilerek manevi tazminat isteğinin bir bölümünün ödetilmesine, davalı ..."ın davacıya hakaret ettiği sübuta ermediğinden ona yönelik maddi ve manevi tazminat isteğinin, diğer davalılara yönelik maddi tazminat isteğinin reddine, karşı dava yönünden davacının davalı-karşı davacı ..."a hakaret ettiği sübuta erdiğinden manevi tazminat isteğinin bir bölümünün ödetilmesine, davalı-karşı davacı ..."a yönelik bir eylem bulunmadığından karşı davacı ..."ın maddi ve manevi, karşı davacı ..."ın maddi tazminat isteklerinin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
-/-
-2-
2014/17704-2015/14882
TMK"nın 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Kanun"un 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden Türk Medeni Kanunu"ndaki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebileceğidir.
TBK 49. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yine TBK 58. maddesinde "Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir." Haksız fiile dayalı bir borcun doğabilmesi için, hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, fiili işleyenin kusuru olmalı, sonuçta bir zarar doğmalı, zarar ile işlenen fiil arasında da uygun nedensellik bağı bulunması gerekir.
Somut olaya gelince, davalı-karşı davacı ... ile davalı eski eşi ..."ün davacıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğinin tartışılması gereklidir.
Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacının eşinin TMK"nın evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünün ihlali nedeniyle, Kanun"un 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur. TMK"daki düzenleme, eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir.
Davalı-karşı davacı ..."ın eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince, davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Yasada yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.nın müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu Yasa"nın 50. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.
Açıklanan nedenlerle, BK. 49 (TBK.58) maddesine göre, davalı-karşı davacı ..."ın eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
-/-
-3-
2014/17704-2015/14882
3- Davalı ..."ün temyiz itirazlarına gelince;
Davacı ..., davalı ..."den .... Aile Mahkemesinin 2012/457 esas 2013/285 karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşanmıştır. Davacı tarafından çekişmeli olarak açılan boşanma davası, tarafların 18/04/2013 tarihinde dosyaya ibraz ettikleri anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminatlar konusunda karşılıklı anlaşmış olmaları nedeniyle anlaşmalı olarak boşanmalarına, birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmadığından bu konularda aralarında yaptıkları sulhun onanmasına karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Şu durumda, davacının eldeki davada davalı eski eşi ..."den talep ettiği manevi tazminat isteğinden anlaşmalı boşanma sırasında feragat ettiği ve kararın kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından bu davalıya yönelik isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
4- Davalı-karşı davacı ..."ın asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davalı-karşı davacı ..."a yönelik maddi ve manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı ... yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğu halde yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Davalı-karşı davacı yönünden isteğin reddine karar verildiğine göre yararına tarife hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı-karşı davacı ... yararına, yukarıda (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yararına, yukarıda (4) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı-karşı davacı ... yararına BOZULMASINA, davalı-karşı davacılar ... ile ..."ın karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/12/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
-/-
-4-
2014/17704-2015/14882
KARŞI OY YAZISI
Dava, davalı ..."ın davacının diğer davalı eşi ... ile birlikteliğinden kaynaklanan haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık evlilik dışı birlikteliğin haksız fiil olarak kabul edilip edilemeyeceği dolayısıyla davalının bu eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine karşı sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukuku tarafından korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Davalının bu davranışı da açıkça haksız eylem niteliğindedir.
Eş söyleşiyle, esasen dava dışı eşin evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen ilişkiye giren davalının da eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında, her ikisininde bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku yoktur. Türk Borçlar Kanunu"nun 61. (Borçlar Kanunu"nun 50. md.) maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları, diğer bir deyimle tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan davacının eşi ile birlikte mütesilsilen sorumludur. (HGK. 2010/4-129 E-173 K)
Müteselsil sorumluluğun bulunduğu durumlarda davacı alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi, bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir. (HGK. 12/11/2003 gün ve 2003/9-685 E, 690 K)
Mahkemece, davalının açıklanan şekilde gerçekleşen eyleminden sorumluluğu kabul edilerek davacı eş yararına manevi tazminata karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan davalılar yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarı hakkındaki görüşümüz saklı kalmak üzere Dairemizin sayın çoğunluğunun davalılar hakkındaki davanın reddedilmesi gerektiğine ilişkin bozma kararının (2) no"lu bendine katılmıyoruz. 17/12/2015