Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/20-458
Karar No: 2012/731
Karar Tarihi: 17.10.2012

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/20-458 Esas 2012/731 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/20-458 E.  ,  2012/731 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 05/05/2011
    NUMARASI : 2011/220-2011/206

    Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 16.04.2009 gün ve 2009/224 E.-2009/134 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2010 gün ve 2009/18524 E.-2010/15389 K. sayılı ilamı ile;
    (...Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.02.2009 gün 14411–1995 sayılı bozma kararında özetle " Çekişmeli Demirciler Köyü 1295 parselin öncesinin kesinleşen orman kadastro sınırları içinde iken 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı iddiasıyla açılan dava sonucunda mahkemece tapu kaydında ormanla ilgili şerh olmadığı bu nedenle Hazinenin dava açmada hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de taşınmazın A işaretli 1245 m2 bölümünün öncesi orman olduğu ve 1944 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı halde yörede 1964 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında kadastro ekiplerince yanlışlıkla ve hataen tapuya bağlandığı, genel arazi kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 766 Sayılı Yasanın 48. maddesi ile halen yürürlükte olan 3402 Sayılı Yasanın 22/1 maddesinde "evvelce tespit, tescil veya sınırlama suretiyle kadastrosu veya tapulaması yapılmış olan yerler ikinci bir defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır" hükmünün bulunduğu, o halde, 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde bulunan taşınmazın 1964 yılında yanlışlıkla yeniden kadastroya tabi tutulmasının yok hükmünde olduğu,  sahibine mülkiyet hakkı kazandıramayacağı, oluşturulan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde olduğu, böyle bir tapu kaydını edinen kişinin TMY. nın 1023 maddesinden yararlanamayacağı, öncesi orman olan taşınmazın özel mülk olarak tapuya tescil edilmesinin o taşınmazın aslında orman olma özelliğini ortadan kaldırmayacağı ve Hazine yada Orman Yönetiminin 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı kalmadan iptal ve tescil davası açabileceği, idarenin herhangi bir nedenle taşınmazın tapu kaydına bu yönde şerh koydurmamış olmasının taşınmazın öncesi itibarıyla orman olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, bu nedenle, tapuda şerh olup olmadığına bakılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği"  açıklanmıştır.
     Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen, bozmadan sonra 25.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 3402 sayılı kanunun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1944 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 1995 yılında kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1964 yılında yapılıp 1970 yılında kesinleşmiştir.
     Bozma kararından önce yapılan keşifte belirlendiği gibi, uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosuna ait paftanın uygulanması sonucu taşınmazların 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı,31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmesi nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılma işleminin de kesinleştiği taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y. nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y. nın 1026. (E.M.Y. - 934. İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, bu nedenle somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davacıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağından Hazine tarafından açılacak davada, başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin verilecek mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını,  sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyecek bir hüküm olacağı ve H.G.K."nun 25.11.2009 gün 2009/20–446–559 sayılı kararında kabul edildiği gibi dava konusu taşınmaz orman kadastro komisyonunca 1995 yılında orman sınırları içine alınıp, nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkartıldığı ve bu işlemlerin yasa ve yönetmeliğe uygun olarak kesinleşmesinden sonra davanın açıldığı,  1994 yılından sonra yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde işlemi kesinleştiği halde, idarece tapu kaydına herhangi bir nedenle bu yönde şerh konulmamasının bu olguları değiştirmeyeceği ve T.M.Y."nın 1023. (E.M.Y.931 - İsviçre M.Y.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı, bu nedenlerle mahkemece işin esasına girilerek uyulan bozma kararına göre işlem yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı Hazine vekili

     HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan daha sonra nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazın yolsuz olarak oluşturulan tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 5841 Sayılı Kanun ile değişik 3402 Sayılı Kanun"un 12/3. maddesi gereğince 10  yıllık  hak  düşürücü süre içinde açılmayan  davanın reddine karar verilmiştir.
     Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
    Bozma ve direnme kararlarının içerikleri itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3.maddesinde, 5841 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik dikkate alındığında eldeki davada on (10) yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı, noktasında toplanmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 25.02.2009 günlü 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 2.maddesi ile 3402 Sayılı Kanunun 12.maddesinin 3.fıkrasına:  “Bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın “ İbaresi eklenmiş; 3.maddesi ile eklenen geçici 10.maddesinde de; “Bu Kanunun 12.maddesinin 3.fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.” Hükmüne yer verilmiştir.
    Mahkemece, 5841 Sayılı Kanunun açıklanan bu hükümleri ile değişik 3402 Sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükmü gözetilerek, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmiş; bozma ilamında işin esasının incelenmesi gereğine işaretle hüküm bozulmasına karşın, yine aynı gerekçelerle önceki hükümde direnilmiştir.
    Ne var ki, Anayasa Mahkemesi’nin 12.05.2011 gün ve E:2009/31, K:2011/77 sayılı kararıyla; “25.02.2009 gün ve 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle 21.6.1987 günlü 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle 3402 Sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 10. maddenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verilmiş ve bu iptal kararı 23.07.2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanmıştır.
    Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
    Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesinde yer alan “Hakim, Türk hukukunu resen uygular” hükmü ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Bir başka yönüyle, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları usuli kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
    Öte yandan, 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun 26.4.2012 tarih ve 28275 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
    6292 sayılı kanunun 1.maddesinde, kanunun amacının; 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2. maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi, 6831 Sayılı Kanun"un 2.maddesine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler ile Hazineye ait tarım arazileri hakkında uygulanması olduğu açıklanmış; 9/2.maddesinde de “Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur...” hükmüne yer verilmiştir.
    O halde, yerel mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, öncelikle 5841 Sayılı Yasa"ya ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı ile 6292 Sayılı Yasa hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilmek üzere ve - diğer hususlar bu aşamada incelenmeksizin- salt bu değişik neden ve gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekir.  
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının, mahkemece oluşan yeni yasal durum nazara alınarak karar verilebilmesi için, yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, aynı Kanun"un 440/3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi