10. Hukuk Dairesi 2017/3852 E. , 2019/8850 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 4.910,000 TL ye 30.12.2009 tarihinden itibaren işlyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/577 E. 2013/899 K. 10.2.2014 tarihinde kesinleşen dosyada davacının Sosyal Güvenlik Kurumu olduğu, davalıların 1-... Kardeşler Pamuk San. Ltd. Şti....olduğu, işbu dosyada iş kazasından kaynaklı tedavi giderleri ve ilk peşin sermaye değerine yönelik talebin 75.000,000 TL olup, müştereken ve müteselsilen talepli olduğu görülmektedir. İşbu Kurum zararına ilişkin ek rücu talepli dosyada husumet ise yalnızca davalı ... Kardeşler Pamuk San. Ltd. Şti."ye karşı yöneltilmiştir. Kesinleşen ilk rücu dosyasında; davalı ... Kardeşler Pamuk San. Ltd. Şti."ye %75, eldeki dosyada davalı olmayan; dava dışı Ahmet Kaplan’a %5 kusur atfı , dava dışı Şeyhmus Baydar’a %10 kusur atfı, kazalı işçiye ise %10 kusur atfı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 26. maddesi olup, davalı işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 50. maddesi (tam teselsül) yada birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 51. maddesi (eksik teselsül) uyarınca ve aynı Yasa"nın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda da, öğretideki eleştiriler doğrultusunda tam ve eksik teselsül ayırımı kaldırılmışsa da (61. madde gerekçesi), teselsül esasına dayanan sorumluluk ilkesine ilişkin düzenlemeler korunmuş ve anılan Kanun"un birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 61. maddesinde de; “ Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü yer almıştır. Anılan Kanun"un 163. maddesinde de davacının, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebileceği öngörülmüştür.
Anılan Yasa"nın 163. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanmak için, zarara uğrayanın, talebi gereklidir. Diğer taraftan, dava dilekçesinde açıkça müteselsil sorumluluktan söz edilmiş ve kusurları oranında tahsil işleminde bulunulmamış ise; dava dilekçesindeki sözlerden, ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan, dosyadaki diğer bilgi ve belgelerden davacının müteselsil ödetme isteği anlaşıldığı takdirde 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 18. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19. maddesi) ve Medeni Kanun"un 2. maddesi de düzenlenen (gerçek maksat ve afaki iyiniyet kuralları) göz önünden tutularak davacının müteselsilen ödetme isteği kabul edilerek sonuca varılmak gerekir. Nitekim bu görüş Hukuk Genel Kurulunun 23/3/1966 gün ve 9/3 Esas, 80 karar sayılı ve 26/6/1983 gün ve 1981/9-533 Esas, 1983/724 Karar sayılı, 19/12/1986 gün ve 1985/4-822 Esas, 1986/1140 Karar sayılı ilamlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Eldeki davada; Kurumca açılan ilk rücu davasında müteselsil sorumluluktan söz edilmiş ve devam eden aşamalarda da Kurumun uğradığı zarar nedeniyle dosya kapsamındaki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunulmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısı ile ilk dosyada yer alan davalıların toplam %90 kusuru oranında, işbu dosyada kurum zararından arta kalan miktarın hüküm altına alınabilecekken mahkemece, %75 kusur çerçevesinde değerlendirilme yapılması isabetsiz görülmüştür.Bu çerçevede somut dosyada kurumca sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değeri 76.973,31 TL olduğu bu gelirin %90 kusura isabet eden miktarının 69.275,979 TL olduğu, tedavi giderinin ise %90 kusura isabet eden miktarının 26.347,83 TL olduğu anlaşılmakla; kurum tarafından kesinleşen ilk kararda hüküm tesisisi sonrası talep edilecebilecek miktarın toplamda 20.623,80 TL olduğu saptanmıştır.
Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün tamamen silinerek yerine; 1-Davanın kısmen kabulü ile; 15.114,01 TL gelirin onay, 5.509,79 TL tedavi giderinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Miktar itibari ile kabul, red oranına göre hesaplanan 357,98 TL nisbi harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına ,
3-Davacının kendisini vekil ile temsil ettiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ve davanın kabul oranına göre hesaplanan 2.526,96 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ve red oranına göre hesaplanan 1.263,48 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 123,70 TL tebligat ve posta gideri, 300,00 TL bilirkişi üçreti olmak üzere toplam 423,70 TL yargılama giderinden, kabul ve red oranlarına göre hesap edilen 282,46 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaca yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 20.11.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.