12. Hukuk Dairesi 2020/681 E. , 2020/1287 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü takipte, borçlunun; geçimini çiftçilikle sağladığı iddiası ile, ailesinin ve kendisinin geçimi için zaruri olan arazilere ilişkin haczedilmezlik şikayetinde bulunarak, hacizlerin İİK"nin 82/4-12 maddesi gereğince kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; şikayetçinin geçimini çiftçilikten sağladığı, bila tarihli ikinci ek bilirkişi raporundaki münavebesiz değerlendirme kısmında yapılan net gelir hesabı nazara alınarak, şikayet konusu tarlaların, şikayetçi ve ailesi için haline münasip olduğu ve geçinmeleri için zorunlu olduğu gerekçesi ile şikayete konu araziler üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir.
İİK"nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde; ""Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ... aletlerinin..." haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ""Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır"" hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bila tarihli ek bilirkişi raporunda, bilirkişi tarafından iki yönlü bir değerlendirme yapılarak; münavebe yapılmadan sadece buğday net gelir verileri nazara alınarak yapılan değerlendirmede, borçlunun haline münasip arazi miktarının 144,99 dekar, münavebe yapıldığında ise 44,76 dekar, borçlunun şikayete konu taşınmazlardaki toplam hissesinin 112,76 dekar olduğunun tespit edildiği, mahkemece raporun münavebesiz kısmına itibar edilerek sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesi olup, mahkemece bilirkişi raporunun münavebesiz kısmına itibar edilerek karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan; borçlunun, daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için, ipoteğin, ya mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması, ya da, kurulan ipotek zorunlu değil ise, en geç haciz tarihi itibariyle ipotek borcunun ödenmiş olması gerekir. Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin haczedilmezlik şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun
dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, haciz tarihi itibariyle ipotek borcunun ödenmemiş olması halinde adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmasını engeller.
Şikayete konu 1216 Parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak ipotek tesis edildiği görülmüş olduğundan, mahkemece, tapudan bu taşınmaza ilişkin ipotek akit tablosu getirtilmek suretiyle, ipoteğin mahiyeti ve verilme nedeni araştırılarak zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun tamamen ödenip ödenmediği tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte iken, bu hususlarda da araştırma ve inceleme yapılmadığı görülmektedir.
O halde mahkemece, öncelikle; 1216 Parsel yönünden, yukarıda belirtildiği şekilde ipoteğin niteliği ve duruma göre borcun haciz tarihinden önce ödenip ödenmediği araştırılıp, ipoteğin borçlunun şikayetine engel oluşturmadığının anlaşılması halinde, ikinci bilirkişi ek raporunun münavebeli kısmı esas alınarak tüm taşınmazlar yönünden şikayetin kısmen kabul kısmen reddi yönünde hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.