21. Ceza Dairesi 2016/7091 E. , 2016/4114 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın durumundan şüphelenilerek durdurulup kimliği sorulması üzerine; ... adına düzenlenmiş üzerinde kendi fotoğrafı yapıştırılı nüfus cüzdanını ibraz etmesi, yapılan üst aramasında ise ... adına düzenlenmiş üzerinde kendi fotoğrafı yapıştırılı nüfus cüzdanı ile ... Ltd. Şti. adına düzenlenmiş vergi levhası ve şirket yetkilisi sıfatıyla ... adına.... Noterliğince düzenlenmiş görünen 3 Ekim 2009 tarih ve 53761 nolu imza sirkülerinin ele geçirilmesi şeklinde gelişen olayda;
1- Sanık hakkında iki ayrı ""resmi belgede sahtecilik"" suçundan kurulan hükümlere yönelik incelemede;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanığın, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a) Her ne kadar sanık hakkında... ve ... adlarına düzenlenmiş olan nüfus cüzdanları nedeniyle adı geçen her iki kişi ayrı ayrı mağdur kabul edilmek suretiyle bir kez resmi belgede sahtecilik, bir kez de zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; suça konu belgelerin bir adet noter tarafından düzenlenmiş imza sirküleri, bir adet vergi levhası ve iki adet nüfus cüzdanından ibaret olduğu, bunlardan nüfus cüzdanları ile vergi levhasının TCK"nın 204/1. maddesindeki suçu, noter tarafından düzenlenmiş imza sirkülerinin ise aynı Kanunun 204/3. maddesindeki suçu oluşturacağı, aynı tarihte ele geçirilen bu belgelerin farklı tarihlerde düzenlendiklerine dair herhangi bir delil bulunmadığı gözetildiğinde, tüm belgelerle ilgili olarak TCK"nın 204/3. maddesi uyarınca tek bir hükmün kurulması gerektiği, kastın yoğunluğu ve suçun işleniş biçiminin ise TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınabileceği, bununla birlikte belgede sahtecilik suçundan bahsedilebilmesi için ortada unsurları itibarıyla eksiksiz olarak düzenlenmiş ve aldatıcılık yeteneği bulunan bir belgenin bulunmasının zorunlu olduğu, bunun hakim tarafından yapılacak gözlemle tespit edilebileceği, olayımızda ise “imza sirküleri”nin aslının dosya içerisinde bulunmadığı gibi hakim tarafından incelendiğine dair bir kayda da rastlanmadığı cihetle; “imza sirkülerinin” aslı temin edilip hakim tarafından iğfal kabiliyeti yönünden değerlendirildikten sonra, bunun “tüm unsurları taşıyan ve iğfal kabiliyeti bulunan” bir belge olduğunun saptanması halinde, TCK"nın 204/3. maddesi, belge aslının ele geçirilememesi veya unsurları itibarıyla eksik ya da iğfal kabiliyetini haiz olmadığının tespiti halinde ise “imza sirküleri” değerlendirme dışı bırakılmak ve diğer belgelere dayanılmak suretiyle TCK"nın 204/1. maddesi uyarınca, (suçun işleniş biçimi ve kastın yoğunluğu nedeniyle TCK"nın 61. maddesi uyarınca makul bir temel ceza belirlenerek) tek bir hüküm kurulması gerekirken, belgede sahtecilik suçunun mağdurunun “kamu” olduğu hususu gözardı edilerek yazılı şekilde uygulama yapılmak suretiyle fazla ceza tayini,
b) Kabul ve uygulamaya göre de;
T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK.nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması,
2- Sanık hakkında ""başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması"" suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;
"İftira" suçunun özel bir halini düzenleyen 5237 sayılı TCK"nun 268. maddesindeki başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için kişinin, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması ve aynı zamanda başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz ve bir başkasını da işlemediği bir suçun faili olarak göstermesi gerektiği, olayımızda ise, sanığın işlenmiş bir suç nedeniyle değil, şüphe üzerine durdurulmuş bulunması nedeniyle bu durumun sözkonusu olmadığı cihetle başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşmadığı düşünülmeden, sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Yasa"nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 05.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.