19. Hukuk Dairesi 2016/2627 E. , 2016/12750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı bayinin taahhüt edilen miktarda ürün almaması nedeniyle davacı şirketin zarara uğradığını, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve davalı yan tarafından verilen taahhütname uyarınca müvekkili şirketin kâr mahrumiyeti ve cezai şart talep etme hakkının bulunduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 50.000 TL kâr mahrumiyeti ve cezai şart alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazı ile birlikte 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin, sözleşme süresi sonunda sona erdiğini, bu tarihten önce davacı yanca yapılmış geçerli bir fesih veya fesih iradesinin bulunmadığını, bu nedenle davacı taleplerinin mesnetsiz olduğunu, sözleşmenin başlangıcından itibaren tonaj taahhüdü konusunda hiçbir ihtar ve talebi olmayan davacının sözleşmenin bitimine 2 (iki) ay kala tonaj taahhüdüne uyulması konusunda ihtarda bulunmasının MK."nun 2. maddesine aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, taraflar arasında akdedilmiş taahhütname gereğince cezai şart kararlaştırıldığından bu cezai şartın geçerli olduğu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süre sonunda yenilenmeyerek sona erdiğinin anlaşıldığı, sözleşmenin süresinden önce kendisi tarafından feshedildiği, feshe davalının haksız hareketlerinin neden olduğunu davacının ispatlayamadığı, bu nedenle davacının süresinden önce fesih nedeniyle uğradığını iddia ettiği kâr mahrumiyeti zararını talep edemeyeceği, davacının ifaya eklenen ceza koşulunu talep edebilmesi için bu hakkından açıkça feragat etmemiş olması veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmemiş olmasının gerektiği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin bitim tarihine kadar sürdüğü, davacının davalının taahhütname uyarınca alması gereken yıllık alım taahhüdüne uymaması üzerine cezai şart talebinde bulunduğunu, yıllar itibariyle eksik alınan miktar için devam eden yılda edimini yerine getirmeden önce cezai şart talep hakkını saklı tuttuğunu davalıya bildirdiği yani ifasını çekince koyarak yerine getirdiğini ispatlayamadığı, davacının keşide ettiği ihtarnamenin keşide ve tebliğ tarihinin sözleşme bitim tarihinden sadece 2 (iki) ay önce olup, ihtarnamede eksik alım miktarı, talep edilebilecek cezai şart miktarının belirtilmediği, bu nedenle davacının cezai şart talep edemeyeceği, bir an için söz konusu bu ihtarnameye itibar edilmesi gerektiği düşünülse bile sözleşme süresi içinde çekince konulmadan uzun süre ifaya devam edilmesi borçluda ceza koşulu istenemeyeceğine dair haklı bir güven oluşturmuş ise oluşan
bu güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği anlaşılmakla davacının cezai şart alacağının da reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı taraf son yıl içinde sözleşmedeki asgari alım taahhütlerine uyulması konusunda davalıya ihtar çektiğine göre son yıla ilişkin asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle sadece son yıl bakımından cezai şart isteyebilir. Mahkemece bu yön gözetilerek talep edilebilecek cezai şart miktarının bilirkişiye hesaplatılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 29/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.