22. Hukuk Dairesi 2016/28002 E. , 2020/929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 09.06.2011-16.04.2014 tarihleri arasında çalıştığını, 09.06.2011-31.03.2014 tarihleri arasında davalı şirketin İçişleri Bakanlığı bünyesinde ...-... Yazılım Geliştirme ve İdame Projesini üstlendiğini ve müvekkilinin de bu proje işinde görevlendirildiğini, bu süre boyunca müvekkilinin İş Kanununda öngörülen azami çalışma süresinin çok üzerinde çalıştırıldığını, ancak çalıştırıldığı fazla saatler için fazla mesai ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fazla mesai ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının çalışmasının İçişleri Bakanlığı binasında gerçekleştiğini, davacının Bakanlık emrine verildiği için fazla çalıştırılmasından davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, görevlendirildiği yerin kamu kurumu olması nedeniyle bu kurumun mesai saatlerine tabi olduğunu ve fazla mesainin de söz konusu olamayacağını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu tartışmalıdır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir. Ayırca, “Fazla sürelerle çalışma” ve “fazla çalışma” birbirinden farklı kavramlardır.
Nitekim somut olayda, davacı dava dilekçesinde fazla çalışma ücreti talebinde bulunmuş olup, davalı şirket ile davacı arasında, haftalık çalışma süresinin kırkbeş saatten az olduğu yönünde düzenlenen bir iş sözleşmesi olmadığından, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 41. maddesinde düzenlendiği şekilde davacının haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaları fazla çalışma kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, mahkemece bu husus gözetilerek fazla çalışma ücreti alacağının belirlenmesi gerekirken ayrıca fazla süreli çalışma ücreti alacağına da hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Öte yandan; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda çalışma saatlerinin küsuratlı olarak ele alındığı görülmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 41.maddesinin uygulanması açısından 06.04.2004 tarih ve 25425 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği"nin 5/2.maddesine göre “Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sürelerinin hesabında yarım saatten az olan süreler yarım saat, yarım saati aşan süreler ise bir saat sayılır” düzenlemesine yer verildiğinden, bilirkişinin bu hususta benimsediği hesap yönteminin sonucu itibariyle yerinde olup olmadığının davalı lehine usuli kazanılmış hak ilkesi de gözetilmek suretiyle değerlendirilerek fazla çalışma süresinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.