5. Hukuk Dairesi 2019/6442 E. , 2020/8834 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki .4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 30. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçelerle istenilmiş; davacı idare vekili de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunmuş olmakla, duruşma için belirlenen 08/10/2020 günü temyiz eden taraf vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak, sözlü açıklamaları da dinlendikten ve dosyadaki kağıtlar okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 30. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Arsa niteliğindeki ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 129 ada 1,2,4 parsel sayılı taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak, arazi niteliğindeki 132 ada 80,97,120,123,124,126 parsel sayılı taşınmazlara net gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve 7139 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 fıkrası gereğince, bozma sonrası artan fark bedelin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak karar kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1- Mahkemece ilk kararla hükmedilen bedele, 09.02.2013 tarihinden ilk karar tarihi 30.10.2014 tarihine kadar, bozma ilamı sonrası artan fark bedelin ise 3"er aylık vadeli mevduatta nemalandırılmasına ve karar kesinleştikten sonra davalıya ödenmesine
karar verilmiş olup, fark bedel davalıya karar tarihi itibariyle ödenemeyeceğinden, bozma ilamı sonrası artan fark bedele 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10/9. fıkrası uyarınca, 09.02.2013 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde yalnızca fark bedele son karar tarihine kadar faiz işletilmesine dair hüküm kurulması, doğru olmadığı gibi;
2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden,
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;
a) 5 numaralı bendinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, yerine (İlk kararla tespit edilen 11.126.209,52-TL bedele 09.02.2013 tarihinden ilk karar tarihi 30.10.2014 tarihine kadar, bozma ilamı sonrası artan fark bedel 114.300.393,87-TL ye ise 09.02.2013 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar faiz yürütülmesine)cümlesinin yazılmasına,
b)Davacı idare lehine taktir edilen vekalet ücretine ilişkin 7 nolu bendinin hükümden çıkartılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.540,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 2.540,00-TL vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.