Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/1-412
Karar No: 2012/716

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/1-412 Esas 2012/716 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/1-412 E.  ,  2012/716 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ : Yargıtay 1.Hukuk Dairesi (Bidayet-Temyiz)
    TARİHİ : 24/01/2012
    NUMARASI : 2011/1-2012/1

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 1. Hukuk Dairesince;
    “Yargıtay 4.Hukuk Dairesinde davacı M. Y.tarafından 18.05.2010 tarihinde Ö.D. hakkında açılan maddi ve manevi tazminat davasının bu dairece verilen 13.07.2010 tarih 2010/22 esas, 2010/16 sayılı görevsizlik kararı ile dosya dairemize gelmekle, ilk derece mahkemesi olarak kaydı yapıldıktan sonra hakkında dava ikame edilen Ö. D."nm Sulh Hukuk hakimi olduğu için açılan davanın 1086 sayılı HUMK"nun 575/2.maddesi hükmü uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında olduğu gerekçesiyle Dairece 09.11.2010 tarih, 2010/3 esas, 2010/2 sayı ile görevsizlik kararı verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine davayı yürüten Malatya 3.Asliye Hukuk Mahkemesince dava sırasında yürürlüğe giren 6110 sayılı Yasanın geçici 2/a maddesi hükmünde Asliye Sulh hakimi ayrımı yapılmaksızın hakimlerin verdikleri kararlar nedeniyle açılacak tazminata dair davaların Devlet aleyhine ve ilgili hukuk dairesinde açılıp görüleceği ve aynı maddenin (c) fıkrası uyarınca ilgili hakime resen ihbar edileceği öngörüldüğünden görevsizlik kararı ile dairemize intikal ettirildikten sonra esasa kaydı yapılarak davalı hakimin yerine geçen Devlete (temsilcisi hazineye) dosyadaki dava dilekçesi, görevsizlik kararları ve sair belgeler eklenerek davalı sıfatıyla tebligat yapıldıktan ve ilgili hakime de dava ihbar edildikten sonra yapılan açık yargılama sonunda dosya incelendi;
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
    Davacı; 18.05.2010 tarihli dava dilekçesiyle Malatya l.Sulh Hukuk Mahkemesinde kendisinin taraf olmadığı açılan tapu iptal ve tescil davasında çekişmeye konu edilen taşınmazın kendisine ait olduğu halde, sicil kaydına tedbir konulduğu ve dosyanın görevsizlik karan ile Asliye Hukuk Mahkemesine devir kararında da tedbirin devamına karar vermek suretiyle zarara uğratıldığını ileri sürerek, bu kararı ittihaz eden Sulh Hukuk hakimi Ö.D. aleyhine 20.000.-TL manevi ve 25.000.-TL maddi tazminat isteğinde bulunmuştur
    Davaya cevap veren ilk etapta davalı ve sonradan da ihbar edilen kişi olan Ö. D. tazminatla sorumlu tutulmasını gerektiren gayrı yasal bir nedenin bulunmadığını savunmuş, 6110 sayılı Yasanın 12.maddesiyle 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa 93. maddeden sonra gelmek üzere ilave edilen 93/A-a maddesi hükmüne göre davalı sıfatıyla kendisine tebligat yapılıp davalı hakimin yerine geçen devlet (hazine) vekili ise yersiz ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; özellikle, 2008/1394 esas, 2009/82 sayılı ve 29.01.2009 tarihli Malatya l. Sulh Hukuk Mahkemesinde 15.10.2008 tarihinde davacısı .... İnşaat ve Ticaret A.Ş. tarafından temsil ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı S.Y. ve C. İ."ın davalı olduğu tapu iptali ve tesciliyle ilgili görevsizlikle 2.Asliye Hukuk Mahkemesine intikal eden ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.09.2009 tarih 2009/134 esas, 406 sayılı davanın reddine ilişkin Dairemizin onayladığı ve kesinleşen dava dosyalarının tetkikinden;
    Çekişmeye konu edilen ...ili, ...Mahallesi 1073 ada 41 parseldeki -A- Blok4.kat 26/4211 arsa paylı 14 nolu bağımsız bölümün davacı şirkete aitken şirket temsilcisi M.K.D.tarafından davalılardan C. İ."a verilen vekalet kullanılmak suretiyle 20.06.2008 tarihinde diğer davalı S. Y.a satılmasını takiben gerek S. ve gerekse C.aleyhine 1 .Sulh Hukuk Mahkemesinde tapu iptal ve tescil ile taşınmazın üçüncü kişilere devri ve temlikinin önlenmesi bakımından sicil kaydına ihtiyati tedbir konulması talebiyle 15.10.2008 tarihinde dava açıldığı ve 22.10.2008 tarihinde kayıt maliki S.nin taşınmazı kocası olduğu anlaşılan M.Y."a satarak sicil kaydını O"na intikal ettirdiği ve mahkemece 30.10.2008 tarihli yazı ile de taşınmazın sicil kaydına hakkında tapu iptal ve tescil davasının bulunduğundan bahisle, üçüncü kişilere devri ve temlikinin önlenmesi için tedbir konulmuş ve 29.01.2009 tarihinde de Sulh Hukuk Mahkemesince davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında kaldığı gerekçesiyle görev nedeniyle reddine ve tedbirin devamına karar verilmiş ve dosya kendisine intikal eden 2.Asliye Hukuk Mahkemesince işin esası incelenerek davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine kararın Dairece onandığı anlaşılmaktadır.
    Eldeki dava Sulh Hukuk Mahkemesinde verilen ihtiyati tedbirden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğiyle tedbir kararını veren hakim aleyhine 1086 sayılı HUMK"nun yürürlük tarihinde açılmış ise de, 09.02.2011 tarihinde kabul edilip, 14.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6110 sayılı Yasanın geçici 2.maddesinin 2.fıkrası gereğince bu kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış görülmekte olan davalar ile kesinleşmemiş hükümler hakkında da 1086 sayılı Yasanın 573.maddesi hükmünün uygulanacağı ancak davaya bu yasanın 12.maddesi gereğince 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa 93.maddeden sonra gelmek üzere eklenen 93/A-a hükmü gereğince tazminat davasının Devlet aleyhine açılması gereğine değinildikten sonra geçici 2.maddenin 2.fıkrasının son cümlesi uyarınca davaya Devlet aleyhine devam edileceği, aynı maddenin 1.fıkrasının (c) bendine göre de bu davaların ilgili hakime resen ihbar edilmesi, nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 46/1 ve 48/2. Maddesinde de aynı hükümler öngörüldüğünden dairemizce Devlete (hazineye) davalı sıfatıyla tebligat, ilgili hakime de dava ihbar edilerek usulü işlemler ve taraf teşkili tekemmül ettirilmiş olup, dava tedvir ve intaç olunmuştur.
    Davanın açılış tarihi dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi gözetildiğinde özellikle 6110 sayılı Kanunun değişiklik gerekçesinde de ifade edildiği üzere genel olarak hakimin sorumluluğu konusunda öncelikle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun değişik 93/A maddesinde öngörülen ilkelerin aranması sorumluluk sebepleri yönünden ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573.maddesi hükmünün uygulanması gerektiği tartışmasızdır. (HGK. 15.07.2011 tarih 2011/1-1 esas ve sayılı kararı)
    Anılan madde hükmünde hakimlerin hangi hallerde mesuliyetleri cihetine gidileceği bir bir gösterilerek duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirtilmiştir. Esasen 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 1086 sayılı HUMK.nun geçiş hükümleri de vazedilmek suretiyle yürürlükten kaldıran 6100 sayılı HMK.nun 46.maddesi hükmünde de hakimlerin hangi hal ve davranışlarından dolayı Devletin sorumlu tutulacağı tadat edilmiştir
    Bu belirlemelere göre somut olay değerlendirildiğinde; açılan tapu iptal ve tescil davasında taşınmazın sicil kaydına tedbir konulması isteğinin davaya bakan hakim tarafından kabul edilmiş olmasında HUMK"nun 101,103, 105/2 ve ihtiyati tedbirle ilgili diğer hükümlerine aykırılık teşkil eden gayrı yasal bir hal bulunmadığı gibi ittihaz edilen tedbir karan nedeniyle HUMK.nun 573. (aynı zamanda 6100 sayılı Yasanın 46.maddesi) maddesi hükmünde öngörülen hallerden hiç birinin mevcudiyeti kanıtlanmamış, yani hakimin kasıtla hareket etmesi, verdiği kararın yasaya aykırı bulunması, hakimin görevini ihmal etmesi gibi hallerin gerçekleşmediği dosya kapsamıyla sabittir.
    Diğer taraftan, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun onuncu kısmının birinci bölümünde yer alan 389 ve takip eden hükümleri ihtiyati tedbir ve buna ilişkin kararları geçici hukuki koruma olarak nitelendirdikten sonra 399.maddesinde ihtiyati tedbir kararından dolayı karar aleyhinde olanların uğradığı ve uğrayacağı zararları yasal koşullarının oluşması halinde ancak tedbir isteyen başka bir deyişle lehinde tedbir kararı verilenler aleyhine esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açacağı tazminat davası ile isteyebileceği, ne var ki, ilgili hakim aleyhine dava açılamayacağı öngörülmüştür.
    Ancak, 6100 sayılı Yasada böylesi bir hükme yer verilmiş ise de, aynı yasanın geçici 1. maddesi bu kanunun "…göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz." hükmü karşısında bu yasal düzenlemeler eldeki dava yönünden matluba muvafık görülmemiştir.
    Hal böyle olunca, tazminat için koşullar oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
    HÜKÜM: Ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda yazılı olduğu üzere;
    1)-Davacının sübut bulmayan davasının reddine,
    2)-Ret kararının eklentisi olarak HUMK"nun 576. maddesi (6100 sayılı HMK.nun 49. maddesi) gereğince takdiren 500 TL. (Beş yüz) idari para cezasının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,”
    dair oybirliği ile verilen 24.01.2012 gün ve 2011/1-1 sayılı kararın temyiz edilmesi üzerine, kararın süresinde davacı vekili tarafından temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Dava yargısal faaliyetten dolayı devlet aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin taraf olmadığı davada müvekkiline ait taşınmaza tedbir konulması nedeni ile zarar gördüğünü iddia ederek tazminat isteminde bulunmuştur.
    Dairece yapılan yargılama sonunda yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    6100 sayılı HMK.nun 399. maddesinde, 1086 sayılı HUMK’da yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş;  lehine ihtiyati tedbir kararı verilen tarafın, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır.
    Mevcut bu düzenleme dikkate alınarak Dairece “1086 sayılı HUMK.nun 573 (6100 sayılı HMK.nun 46) maddelerinde öngörülen hallerden hiçbirisinin mevcudiyeti kanıtlanamamıştır” gerekçesi yanında “Diğer taraftan, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun onuncu kısmının birinci bölümünde yer alan 389 ve takip eden hükümleri ihtiyati tedbir ve buna ilişkin kararları geçici hukuki koruma olarak nitelendirdikten sonra 399.maddesinde ihtiyati tedbir kararından dolayı karar aleyhinde olanların uğradığı ve uğrayacağı zararları yasal koşullarının oluşması halinde ancak tedbir isteyen başka bir deyişle lehinde tedbir kararı verilenler aleyhine esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açacağı tazminat davası ile isteyebileceği, ne var ki, ilgili hakim aleyhine dava açılamayacağı öngörülmüştür.” şeklinde ilave bir gerekçe kullanılmıştır.
    6100 sayılı HMK.nun 399. maddesi lehine ihtiyati tedbir kararı verilen kişinin tazminat ile sorumlu tutulmasının şartları düzenlenmektedir. Madde metni dikkate alındığında tedbir kararını veren hakim aleyhine tazminat davası açılamayacağına dair sonuç çıkarmanın mümkün olmadığı açıktır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK.nun 46 ve devamı maddesinde sayılan hallerin varlığının kanıtlanması halinde verilen ihtiyati tedbirden ötürü devlet aleyhine tazminat davası açılabilir. 6100 sayılı HMK. 389 ve devamı maddelerinin bu hakkı engellediğini kabul etmek mümkün değildir.
    Bu nedenle daire kararındaki yukarıda belirtilen gerekçenin çıkarılması suretiyle ve dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan diğer gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.10.2012  gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi