
Esas No: 2012/11-236
Karar No: 2012/714
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/11-236 Esas 2012/714 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 2.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/02/2011
NUMARASI : 2011/15 E-2011/51 K.
Taraflar arasındaki “tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkeme’since davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.09.2008 gün ve 2006/259 E.-2008/195 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 17.05.2010 gün ve 2008/13865 E.- 2010/5486 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin PVC kelepçe üretimi yaptığını, davalının 1997/3258-1 sayı ile 23.05.1997 tarihinde adına tescilli tasarım tescil belgesine dayanarak müvekkili hakkında şikâyette bulunduğunu, 06.08.2004 tarihinde yapılan arama işlemi sonunda ürettiği PVC kelepçe ürünleri ile bu ürünleri üretmeye yarar kelepçe kalıplarına el konulduğunu, müvekkili hakkında Ankara Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin 2005/591 ve 2005/439 E. sayılı dosyalarında açılan kamu davalarında müvekkilinin beraat ettiğini, İstanbul 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26.05.2005 gün 2004/284-2005/132 sayılı kararı davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, müvekkilinin ürettiği ürünlere ve üretim araçlarına el konulması nedeniyle üretim yapamaması ve buna bağlı taahhütlerini yerine getirememesi nedeniyle maddi zarara uğradığını, ticari itibarının zedelediğini ileri sürerek, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2004/338 D.iş sayılı kararı ile konulan zapt kararının kaldırılmasına ve kalıpların müvekkiline iadesine, müvekkilinin uğradığı zarar karşılığı asıl ve ıslah dilekçesiyle 40.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yasal hakkını kullandığını, davacının zararının bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, PVC sektöründe bulunan davalının yeni olmayan harcı alem ürünü incelemesiz sistemden istifade ederek adına tescil ettirmesinin hakkın kötüye kullanılması ve rekabet özgürlüğünün haksız bir şekilde sınırlandırılması niteliği taşıdığı, davacı gibi üçüncü kişilere yasaklayıcı eylemlere girişilmesinin tasarım hakkı sahipliğinin kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, 554 sayılı KHK’nin 45.maddesi uyarınca tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde kararın sonuçlarının geçmişe etkili olduğu, davacının zararının el koyma ve arama tarihinde doğduğu, üretim araçlarına el konulması ve bu nedenle üretim yapamaması sebebiyle davacının 4.452,14 TL maddi zararı olduğu, davalının eylemleri sebebiyle davacının ticari sektörde sahip olduğu itibar ve güvenin zedelendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 4.452,14 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın 06.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararı davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiş olup, bu temyiz dilekçesi hakime havale ettirilmiş ise de, temyiz defterine kaydettirilmediği görüldüğü gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır.
Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK"nun 434.maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ise temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davacı vekili tarafından bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin hakime havale ettirilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 esas,1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK’nun 434/3.maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, somut olayda, temyiz defterine kayıt bulunmadığından, bu İBK"nın uygulanması gerekmemektedir. Davacı vekili tarafından bu işlemler yapılmaksızın verilmiş katılma yoluyla temyiz dilekçesine konu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince, dava, davalının kötüniyetli olarak tescil ettirdiği tasarım tescil belgesine dayanarak davacının maddi ve manevi zararının doğmasına neden olduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dairemiz’in yerleşik uygulamasına göre, tasarım tescil belgesinden kaynaklanan hakların kullanılması, bu belge ile sağlanan koruma kapsamında olup, tescilli bir tasarımın haksız kullanımından söz edilemez. Ancak, tasarım tescil belgelerinin hükümsüzlüğü yolundaki kararlar ile sicilden terkinleri sağlandıktan sonra korumaları kalkacak ve bu tarihten itibaren kullanımlarının haksız olduğu ileri sürülebilecektir. Tescilli endüstriyel tasarım sahibi, bu tescil hükümsüz kılınmadıkça tasarımını kullanabilir. Somut uyuşmazlıkta da davalı, usulüne uygun şekilde tescil ettirmiş bulunduğu tasarım tescil belgesine dayanarak, yasal şikayet hakkını kullanmıştır. Tasarım tescil belgesi hükümsüz kılınana kadar şikayet hakkının kötüye kullanılmasından söz edilemez. Mahkemece, anılan hususlar nazara alınmadan, davacının harcı alem olan pis su kelepçesini kendisine ait olmadığını ve bir tasarım olarak korunmasının mümkün olmadığını, bilerek adına tescil ettirdiği, bu tasarım belgesine dayanarak basiretli bir tacirden beklenemeyecek ve haksız rekabet oluşturacak ve tasarım hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olacak şekilde eylemlere giriştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre de, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 440/1.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.10.2012 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.