Karşılıksız yararlanma - Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2016/15208 Esas 2017/399 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/15208
Karar No: 2017/399
Karar Tarihi: 17.01.2017

Karşılıksız yararlanma - Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2016/15208 Esas 2017/399 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararda sanığın karşılıksız yararlanma suçundan mahkumiyetine karar verildiği ancak, sanığın suç tarihlerinde söz konusu evde fiilen oturup oturmadığının tespit edilemediği ve kurum tarafından bildirilen zararın gerçek zarar olup olmadığının bilirkişi tarafından hesaplanmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, kurumun gerçek zararı bilirkişi tarafından hesaplanarak, sanığa bildirilip hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilecekse, yasal sürenin geçmesi nedeniyle makul bir süre beklenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca katılanın vekilinin maktu vekalet ücretinin tayin edilmesi gerektiği de vurgulanmıştır. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri ise \"6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki Kanun\"un geçici 2. maddesi (1. ve 2. fıkraları) olarak belirtilmiştir.
2. Ceza Dairesi         2016/15208 E.  ,  2017/399 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Karşılıksız yararlanma
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
    Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;
    1-Sanığın 13/05/2013 tarihinde talimat ile alınan savunmasında suç tutanağına yazılı konutta 2005-2006 yıllarında oturduğunu, tutanak tarihlerinde söz konusu evde oturmadığını beyan ettiği, sanığın 04/07/2011 tarihli savunmasında ise söz konusu eve 2005 yılının yaz aylarında taşındığını 2006 yılının ortalarına doğru söz konusu evden taşındığını ancak evde eşyalarının kaldığını, fiilen oturmadığını beyan ettiği, sanığın birleştirilen dosyada 22/02/2011 tarihinde alınan beyanında ise 2005 yılında kiracı olarak oturmaya başladığını sayaçtan geçecek sekilde 2006 yılına kadar oturduğunu ancak sonrasında işsiz kalması nedeniyle borcu ödeyemediğinden sayacının söküldüğünü, 1 hafta karanlıkta oturduklarını ve sonrasında buradan taşındığını, kira borcunu ödeyemediği için eşyaları borca istinaden bıraktığını beyan ettiği, kolluk görevlilerince 25/11/2011 tarihinde düzenlenen tutanak içeriğine göre sanığın söz konusu adreste bir dönem ikamet ettiği ancak hangi dönemde ikamet ettiğinin tespit edilemediği mahalle muhtar kayıtları kontrol edildiğinde sanığın 06/10/2008 yılında nakil almadan ikameti terk ettiğinin belirtildiğinin anlaşılması karşısında sanığın 01/09/2007 ve 02/01/2008 olan suç tarihlerinde fiilen söz konusu adreste oturup oturmadığının tespiti açısından öncelikle kiralayan şahsın tanık sıfatıyla dinlenerek sanığın hangi tarihlerde kiracı olarak oturduğu sorulup sanığın savunmalarında belirttiği şekilde suç tarihlerinde fiilen oturup oturmadığı, suç tarihlerinde başka kiracıların oturup oturmadığı sorulup, gerektiğinde telefon ve su aboneliğine ilişkin belgeler getirtilip, etraflı şekilde komşulardan sorulmak suretiyle kolluk araştırması yaptırıldıktan sonra, sanığın suç tarihlerinde suça konu evde oturup oturmadığı kesin olarak saptanıp sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
    2- Sanığın suça konu evde oturduğunun tespit edilmesi halinde, 02/07/2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki” Kanun"un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, "yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dahilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı karar verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi" olduğu dikkate alınarak, katılan kurum tarafından 01/09/2007 tarihli tutanağa istinaden kaçak kullanım bedelinin 516,52 TL (normal tarifeye göre 387.04TL) olarak bildirildiği , 02/01/2008 tarihli tutanağa istinaden kaçak kullanım bedelinin ise 683.01 TL (normal tarifeye göre 350,60TL) olarak belirtildiği, 02/01/2008 tarihli eylem nedeniyle bilirkişi incelemesinin yapıldığı ve nomal tarifeye göre zararın 268.00 TL olduğunun belirtildiği, 01/09/2007 tarihli suç tutanağına ise herhangi bir inceleme yapılmadığı anlaşılmakla; öncelikle kurumun gerçek zararı, suç tarihlerini kapsayacak şekilde vergisiz ve cezasız olarak normal tarifeye göre bilirkişiye hesaplattırılarak, sanığa “şikayetçi kurumun bilirkişi tarafından hesaplanan zararını gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine" ilişkin usulüne uygun olarak bildirimde bulunulduktan sonra yasal sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek, sonucuna göre hakkında 6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    3-Kabule göre ;
    Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren katılan yararına sanık aleyhine maktu vekalet ücreti tayin olunması gerektiğinin gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün BOZULMASINA, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.