(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2018/5269 E. , 2021/2641 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece dava konusu taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edildiği kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı, dosya içeriğinden davalı tarafın keşif icra edilmeden önce tanıklarının isimleri ile adreslerini mahkemeye bildirdiği halde, davalı tanıklarının dinlenmediği, davalı tarafın tanıklarının dinlenmesinden vazgeçmediği, taraflara tanıklarını keşif günü ve saatinde keşif mahallinde hazır etmeleri gibi bir yükümlülük yüklenemeyeceği belirtilerek, çekişmeli taşınmazı iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve tarafların delil listelerinde isimleri yazılı tanıkların davetiye ile çağrılmaları suretiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, beyanlar arasında doğabilecek çelişkilerin giderilmesi ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 148 ada 107 parsel sayılı taşınmazın toplam 3 pay kabul edilerek eşit hisselerle davalı ..., ... ve ... adlarına, 212 ada 43 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından, bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma ilamına uyularak yargılama sonunda, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; dosya kapsamından, çekişmeli taşınmazların, tarafların müşterek murisi ... tarafından sağlığında üç oğlu arasında eşit paylı olacak şekilde paylaştırıldığı ve kullanımın bu paylaşıma uygun olarak kadastro gününe kadar devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, kadastrodan hemen önce üç erkek kardeşin, eşit şekilde paylı olarak kullandıkları çekişmeli bu iki taşınmaz ile dava dışı eski evin bulunduğu taşınmazı müstakilen paylaştıklarını ve bu paylaşımda, çekişmeli 148 ada 107 parselin davacı ..., ..., ...’e, çekişmeli 212 ada 43 parselin davacı ...’e, dava dışı 192 ada 27 parselin ise davalı ...’e verildiğini ileri sürmüş; davalılar ise, kadastrodan önce kardeşler arasında böyle bir paylaşımın olmadığını, daha önce müstakilen babaları...’a bırakılan bir taşınmazın, babaları tarafından tekrardan paylaşıma konu edilmediğini savunmuşlardır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin bir kısmı ile taraf tanıkları, “ dava konusu taşınmazların, tarafların kök murisi ... ... tarafından sağlığında üç oğlu..., .... eşit paylı olarak bırakıldığını ve kadastro anına kadar bu üç kardeşin hep beraber taşınmazlarda zilyet olduklarını beyan etmişler; tespit bilirkişisi ve aynı zamanda davalı ... olan... ise, “ kadastro başladığı esnada..., .... kardeşlerin kendisinin yanına gelerek,...mevki ile ... mevkiindeki taşınmaz ile 192 ada 27 parsel dışında kalan tüm taşınmazlarının, müşterek olarak payları oranında kendi çocukları adlarına yazılacağını,...mevki olarak bilinen 212 ada 43 parsel sayılı taşınmazın...in evladı ... adına, ... mevki olarak bilinen 148 ada 107 parsel sayılı taşınmazın...’ın evlatları olan ...l ve ... adlarına, eski evin olduğu 192 ada 27 parsel sayılı taşınmazın...’ın evladı ... adına yazılacağını söylediklerini” ifade etmiş olup Mahkemece, adı geçen tespit bilirkişisinden, tespitin hangi sebeple bu beyan doğrultusunda yapılmadığı sorulup açıklattırılmadığı gibi, bu ifadesi kadastro tutanağı ile çeliştiği halde, bu çelişkide yöntemince giderilmemiştir. Davalı tarafın tanık olarak bildirdiği ve dinlenmesinden vazgeçmediği, aynı zamanda davalı tarafça delil olarak dayanılan 23.01.1979 tarihli senette senet tanığı olan... ...’ün ifadesi alınmamış; taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmazların kadastodan hemen önce kök muris ..." ın üç oğlu.... arasında, kök muris ... tarafından kendilerine bırakılan çekişmeli taşınmazların paylaşılıp paylaşılmadığı noktasında toplandığı halde, bu husus net bir biçimde açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mahkemece, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve davalı tarafça delil olarak dayanılan 23.01.1979 tarihli senette senet tanığı olan... ... ile fen bilirkişinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek yerel ve tespit bilirkişileri ile tanıklardan, dava konusu taşınmazların kadastrodan hemen önce kök muris ..." ın üç oğlu...,... ve...arasında paylaştırılıp paylaştırılmadığı, paylaştırılmış ise davalı tarafa hangi taşınmaz ya da buna karşılık olarak ne verildiği, eski evin bulunduğu 192 ada 27 parsel sayılı taşınmazın dede ... tarafından davalı tarafın dayandığı 1979 tarihli senet ile müstakilen babaları...’a bırakılan yer olup olmadığı, bu taşınmazın zilyetliğinin devredilip devredilmediği, senet tarihinden sonra eski evin bulunduğu taşınmazın kimin kullanımında olduğu, tekrardan taksime konu edilip edilmediği, edilmiş ise neden konu edildiği, davalının babası....’ın zilyetliğinin kendi adına mı yoksa tereke adına mı olduğu hususları sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; özellikle ..." ün bozma öncesi alınan beyanında, “ kadastro başladığı esnada...,... ve...... kardeşlerin kendisinin yanına gelerek,...mevki ile ... mevkiindeki taşınmaz ile 192 ada 27 parsel dışında kalan tüm taşınmazlarının, müşterek olarak payları oranında kendi çocukları adlarına yazılacağını,...mevki olarak bilinen 212 ada 43 parsel sayılı taşınmazın...in evladı ... adına, ... mevki olarak bilinen 148 ada 107 parsel sayılı taşınmazın...’ın evlatları olan ...l ve ... adlarına, eski evin olduğu 192 ada 27 parsel sayılı taşınmazın...’ın evladı ... adına yazılacağını söylediklerini” ifade etmiş olması nedeniyle, adı geçen tespit bilirkişisinden tespitin hangi sebeple bu beyan doğrultusunda yapılmadığı sorulup açıklattırılmalı, bu ifadesi kadastro tutanağı ile çeliştiğinden yöntemince söz konusu çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; bundan sonra; paylaşıma dayanan davacı tarafın, paylaşımın varlığını, paylaşım tarihini, paylaşıma bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldıklarını ve paylaşımda paydaşlara verilen paylar ile bunların akıbetlerini kanıtlamakla yükümlü olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu" nun 15. maddesi uyarınca harici paylaşımın belgelerle ve bilirkişi ve tanık beyanları ile kanıtlanabileceği ve bozma öncesi dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarında dava konusu taşınmazların tespit tarihine kadar ortak kullanıldığının belirtildiği de dikkate alınmak suretiyle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.