19. Hukuk Dairesi 2016/2508 E. , 2016/12611 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıların murisi ..."nın müvekkilinin ganyan bayisi olduğunu, ..."nın 30.12.2011 tarihinde vefat ettiğini, davalıların bu hususta müvekkiline bilgi vermeyerek 16.04.2012 tarihine kadar bayilik faaliyetlerine devam ettiklerini ve bayilik primlerini aldıklarını, satış sonucu elde edilen hasılatın müvekkiline ait olduğunu, ...Yönetmeliğinin 15. maddesi gereğince müvekkilinin onayı olmadan yapılan hisse devrinin geçersiz olduğunu ve bayilik münhasıran şahsa verildiğini, miras yoluyla dahi mirasçılarına intikal etmeyeceğini, hasılat prim alacağının tahsili için başlatılan takibin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin murisi..."nın ganyan bayisinin işletmesini fiilen dava dışı ..."ya devrettiğini, işlemlerin bu şahıs tarafından yapıldığını, bu durumun davacı tarafından da bilindiğini, müvekkillerinin ganyan bayiliği ile hiçbir ticari ve fiili ilişkileri olmadığını, prim tahsilatı yapmadıklarını, davacının iddia ettiği zararın kendi ihmal ve kusurundan kaynaklandığını, murisin terekesinin borca batık olduğunu, müvekkillerinin mirası hükmen reddetmiş sayıldıklarını,...Yönetmeliğinin 15. maddesi gereğince sözleşmenin bayinin ölümü ile son bulduğunu, borçlardan mirasçılarının sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, murisin davalılardan başka da mirasçıları olduğu, murisin mirasçılarından bir veya birkaçına karşı takip yapılabileceği, ödeme durumunda kalan mirasçının diğerlerine rücu hakkı bulunduğu, davacının murisin sadece iki mirasçısına yönelik yapmış olduğu takibin yerinde olduğu, davalıların mirası reddetmedikleri, murisin aczinin açıkça ispat edilmediğini, davacı ile muris arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında üyelik devir işlemleri resmi olarak tamamlanmadan başkasının adına aktarılmasının mümkün olmadığı, davalıların iddiası itibariyle ...etilmekte olsa bile bu hususun tamamen davalılar ile ... arasındaki hukuki ilişki olduğu, davacıyı ilgilendirmediği, davacının davalılardan alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne itirazın kısmen iptali ile takibin 26.755,34 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak likit ve itiraz kötüniyetli olduğundan asıl alacağın %20"si oranında 5.351,07 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalıların murisi ..."nın ... olarak sözleşme imzaladığı bayilikle ilgili hasılat prim borcu alacağına ilişkindir. Murisin davalılardan başka mirasçıları da bulunduğu dosyadaki nüfus aile kayıt tablosunun tetkikinden anlaşılmaktadır. Murisin ölüm tarihine göre terekesi iştirak halinde olduğundan tüm mirasçılarına karşı takip ve dava açılması gerekir. Başka bir anlatımla mirasçılar arasında zorunlu takip ve dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Her ne kadar mahkemece murisin borçlarından dolayı mirasçıların müteselsil sorumluluğunun bulunduğu ve ödeme yapıldıktan sonra diğer mirasçılara rücu edilebileceği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de Dairemizin istikrarlı uygulaması yukarıda açıklandığı gibidir. Bu durumda mahkemece bu yön üzerinde durulması gerekir.
Öte yandan davalılar, kendilerinin dava konusu işletme ile ilgileri bulunmadığını, bu yeri takibe itiraz etmeyen dava dışı Zülfü Sertkaya"nın fiilen işlettiğini savunmuşlardır. Bu yöndeki savunmanın doğru olduğunun kanıtlanması halinde ise hasılat prim bedellerinden davalıları sorumlu tutmak doğru görülemez. Bunun yanında muris ile yapılan sözleşmenin 15. maddesinde bayiliğin şahsa ilişkin olup mirasçılara intikal etmeyeceği hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm karşısında murisin ölümünden önceki borçlar yönünden mirasçıların sorumluluğu düşünülebilir ise de ölümden sonraki borçlardan mirasçıların sorumlu tutulmasının hangi hukuki gerekçeye dayandırıldığının da tartışılması gerekmektedir. Tüm bu hususlar yanında davalılar murisin terekesinin borca batık olduğunu ve bu nedenle mirası reddettiklerini savunmuşlardır. Mahkemece bu savunma üzerinde de durulmamıştır.
O halde mahkemece yukarıda belirtilen hususlar üzerinde durulup tartışılarak deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.