Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.06.2010 gün ve 2010/400 E-2010/760 K. Sayılı kararın incelenmesi şikayetçi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 21.12.2010 gün ve 2010/11431E-11352 K. Sayılı ilamı ile;
(...Davacı 3.kişi vekili dava dilekçesi ile,Ankara 11.İcra Müdürlüğünün 2010/4752 Esas sayılı dosyasından, müvekkili ortaklığı oluşturan ...İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti"nin borcu nedeniyle müvekkili ortaklığın bankalarda bulunan hesaplarına borçlunun ortaklıktaki %20 payı üzerine İİK 89/1.madde gereğince haciz konulduğunu, BK 520. ve 534.madde gereğince ortaklığa ait varlıkların haczedilemiyeceğini, haciz işleminin hukuka aykırı olması nedeniyle ortaklığa ait İş Bankası Kurumsal Şube Müdürlüğünün 20778 numaralı hesabına ve bulunan diğer hesaplarına, Teb Yıldız Şubesi Müdürlüğünde bulunan hesaplarına, Garanti Bankası Kavaklıdere Şubesi 9087720 nolu hesabına, Eti Maden A.Ş.deki ortaklık alacaklarına İİK 89/1.madde gereğince ihtiyati haciz konulmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiş, 22.04.2010 tarihli dilekçesi ile davacı ortaklığı oluşturan şirketlerin davaya ve yapılan işlemlere onay verdiklerini belirterek ortaklığı oluşturan şirketlerin ayrı ayrı vekaletnamelerini sunmuştur.
Davalı alacaklı vekili, davanın tüzel kişiliği olmayan Adi Ortaklık adına açıldığından taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, tedbir kararı ile haczin kaldırılamıyacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delilere göre, davacının adi ortaklık olması nedeniyle tüzel kişiliğinin olmadığı, aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, yetkili ortaklardan birinin dava açmaması nedeniyle ortakların muvafakatlerinin tamamlanması yoluyla da davaya devam edebilme imkanının olmadığı, davanın şikayet olması nedeniyle pasif ehliyette düzeltme olabilir ise de aktif ehliyette taraf değiştirmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış 3.kişinin istihkak davasına ilişkindir.
Mahkemece, davacının adi ortaklık olması nedeniyle tüzel kişiliğinin olmadığı, aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş isede varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı davasını adi ortaklık adına açmış isede davayı açarken adi ortaklığı oluşturan şirketlere ait vekaletnamelerini sunduğu ve ortaklar adına davayı açtığı; 22.04.2010 tarihli dilekçesi ile de yeniden ortakların vekaletnamelerini sunarak ortakların birlikte davaya ve yapılan işlemlere onay verdiklerini belirttiğinden davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmediği…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Şikayetçi vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, Ortaklık banka hesabına konulan ihtiyati haczin şikayet yolu ile iptaline ilişkindir.
Yerel mahkemenin, davanın reddine dair kararı Özel Dairece bozulmuş; verilen direnme kararı da şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, direnme kararını temyizine ilişkin isteminin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca görüşülmesinden önce verdiği ve kimlik tespiti yapılarak alınıp dosyaya konulan 14.09.2011 günlü dilekçesinde; “..Ankara 11.İcra Hakimliğinin 2011/556 Esas nosu yazılı davasından feragat ettiğini, açıkça ve koşulsuz olarak bildirmiş; yapılan incelemede, vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu saptanmıştır.
Feragat, H.U.M.K.nun 91.maddesinde, taraflardan birinin davadaki neticei talebinden vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 95.maddede ise, feragatin, kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır.
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Temyiz edilen ve fakat henüz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca görüşülmeyen bir direnme kararı, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragat mümkündür.
Somut olayda, davacı vekili, davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden, bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur.
Böyle bir durumda, direnme kararı Hukuk Genel Kurulu’nca temyizen incelenemez. 11.04.1940 gün ve 1939/15 Esas, 1940/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelenmesine usulen engel oluşturan bu durumun yerel mahkemece değerlendirilip karara bağlanması için, direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Şikayetçi vekilince verilen dilekçenin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bu değişik gerekçelerle 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 366/III.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.