1. Hukuk Dairesi 2014/15668 E. , 2015/1212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇARŞAMBA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2013
NUMARASI : 2011/481-2013/58
Taraflar arasındaki davadan dolayı Çarşamba 2. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 26.02.2013 gün ve 2011/481 E-2013/58 K sayılı hükmün bozulmasına dair 31.10.2013 gün ve 2013/12040 E - 2013/14798 K sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, tetkik hakimi ........"nin raporu okundu, düşüncesi alındı dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, elbirliği halinde mülkiyette ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar; 258, 456 ve 758 parsel sayılı taşınmazların tarafların kök mirasbırakanı A.. B.. adına tapuda kayıtlı olduğunu, tapu malikinin 1990 yılında öldüğünü, o tarihten bu yana taşınmazların erkek çocukları olan davalılar tarafından kullanıldığını, taşınmazlar üzerindeki fındık ağaçları ve evin Ahmet"e ait olduğunu, taşınmazları kullanmalarına davalıların engel oldukları gibi elde edilen gelirdende pay vermediklerini ileri sürerek 15.08.1990 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem aralığı için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup 8.000 TL ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.03.01.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle 20.921,44TL ecrmisil istemişlerdir.
Davalılar; dava konusu taşınmazları kendilerinin kullandıklarını, davacıların kız kardeşleri olan E. Ç."ın mirasçıları olduklarını, babaları Ahmet"in ölümünden sonra dava dışı kardeşleri E. E."in hakkını verdiklerini, davacıların murisi olan E. ile de anlaştıklarını, işleri nedeniyle bir araya gelemediklerini, kız kardeşleri Emriye"nin ölümünden sonra çocuklarıyla konuştuklarını ancak mirası hemen almaları halinde babalarının bu miras payını ellerinden alacağından şimdilik miras paylarını almak istemediklerini söylediklerini, dava tarihine kadar haklarını istemediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Dairece “... Davalıların taşınmazlar üzerindeki fındık ağaçlarını kendilerinin diktiklerini , taşınmazları kullanımlarının muvafakata dayalı olduğunu savundukları, bu yönde tanık ismi bildirdikleri halde mahkemece anılan savunmalar üzerinde durulmadığı, bu sebeple davalı tarafın çekişmeli taşınmazları muvafakata dayalı kullanıp kullanmadıkları konusunda bildirilen tanığın dinlenerek açıklığa kavuşturulması, izne dayalı kullanıldığının saptanması halinde dava açmakla muvafakatın geri alındığı düşünülerek davanın reddedilmesi, aksi taktirde taşınmazlar üzerindeki fındık ağaçlarının davalılar tarafından dikilip dikilmediğinin belirlenmesi, davalıların diktiğinin tespiti halinde fındık dikilmeden önceki nitelikleri gözetilerek, aksi takdirde fındık geliri üzerinden ecrimisil hesabı yaptırılması ....“ gereğine değinilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 456 parsel sayılı taşınmazın bahçe ve ev, 258 ve 758 parsellerin tarla cinsiyle tarafların kök mirasbırakanı A.. B.. adına tapuda kayıtlı oldukları, halihazırda 456 parselin ev ve avlusu, diğer iki parselin ise verim çağında fındık bahçesi niteliğinde bulundukları, davacıların ev ve fındık ağaçlarının Ahmet tarafından yapılıp dikildiğini iddia ettikleri, tapu malikinin 15.08.1990 tarihinde öldüğü, geride çocukları olan davalılar, dava dışı Emine ve davacıların mirasbıkanı Emriye"nin kaldıkları, Emriye"nin de 05.09.1990 tarihinde öldüğü, geride davacılar olan eşi Arif ve çocukları Kadriye, Fatma ve Emre"nin kaldıkları, taşınmazların 1990 yılından bu yana davalılar tarafından kullanıldığı, davalıların taşınmazları kullanımlarının muvafakata dayalı olduğu yönünde savunma yaptıkları, zamanaşımı definde bulunmadıkları anlaşılmaktadır.
Çekişmeli taşınmazlarda taraflar elbirliği halinde maliktirler.
Kural olarak, men edilmedikçe iştirakçiler ve paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olayda 456 parsel tapuda ev ve bahçe , 258 ve 758 parseller ise tarla cinsi ile kayıtlı olup, zeminde 456 parsel ev ve avlusu, diğer parseller ise fındıklık olarak kullanılmaktadır. Davalılar, temyiz dilekçesinde 258 ve 758 parsel sayılı taşınmazlardaki fındık ağaçlarını kendilerinin diktiğini iddia etmişlerdir. Ancak yargılama aşamasında bu yönde iddia ve savunmada bulunmadıkları gibi hükme dayanak yapılan fındık geliri üzerinden ecrimisil hesaplaması yapan ziraat bilirkişi raporunada itiraz etmemişlerdir. Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususlar temyiz aşamasında dikkate alınmaz. Bu durumda fındık ağaçlarının muris tarafından dikildiğinin kabulü gerekir.Muristen ırsen intikal eden fındıklıklar doğal semere veren yerlerden olduklarından intifadan men şartı aranmaz. Ancak 458 parsel ev ve avlusu olarak kullanıldığından intifadan men edilmedikçe davalılardan ecrimisil istenemez. Davacılar karar düzeltme dilekçesinde, davalıların taşınmazları kullanımlarının muvafakata dayalı olduğu yönündeki iddialarının aksinin ispatı yönünde kendilerinede delil sunma hakkının verilmesi gerektiğini belirtmişler isede yargılama sırasında A. Ç."ın tanık olarak dinlenmesini istemişler, ancak 31.01.2013 tarihli oturumda anılan tanığın dinlenmesinden vazgeçmişlerdir.Bu aşamada artık yeni tanık listesi de verilemeyecektir.
O halde, öncelikle davalıların taşınmazları kullanımlarının muvafakata dayalı olup olmadığının davalılar tarafından bildirilen tanık dinlenerek açıklığa kavuşturulması, izne dayalı kullanıldığının saptanması halinde dava açmakla muvafakatın geri alındığı düşünülerek davanın reddedilmesi, aksi takdirde 456 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalıların intifadan men edilip edilmediklerinin araştırılarak, intifadan men şartının gerçekleştiğinin tespiti halinde anılan parsel yönünden davalıların intifadan men edildikleri tarih ile dava tarihi arasındaki dönem aralığı için ev ve avlusu niteliği itibariyle, 258 ve 758 parseller açısından ise istek tarihi gözetilerek fındık geliri üzerinden davacıların payları oranında bilirkişi incelemesiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi, davalıların intifadan men edilmediklerinin belirlenmesi halinde 456 parsele yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar üzerinde durulmadan eksik soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Değinilen bu hususlar karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşılmıştır. Yukarıda özeti yapılan bozma kararı maddi yanılgıya dayalı olduğundan davacılar vekilinin karar düzeltme isteklerinin HUMK"un 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 31.10.2013 gün ve 2013/12040E-2013/14798K sayılı sayılı bozma kararının açıklanan nedenlerden dolayı ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 26.02.2013 gün ve 2011/481E-2013/58 K sayılı sayılı hükmünün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.