19. Hukuk Dairesi 2016/2530 E. , 2016/12603 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ..."in davalı bankadan kredi kullandığını, diğer müvekkili ... tarafından keşide edilen 10.000.-TL miktarlı bonoyu teminat olarak verdiğini, kredi taksitlerinin sözleşmeye uygun olarak ödendiğini, bononun bedelsiz kaldığını ancak davalı bankanın teminat olarak verilen bonoyu takibe koyduğunu ileri sürerek müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline ve davalı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmemesi üzerine davacı ..."in hesabının kat edildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmaması üzerine takip başlatıldığını, dava konusu bononun kredi borcuna mahsuben tahsil amaçlı olarak müvekkili bankaya verildiğini, davacıların borçlarının halen devam ettiğini savunarak davanın reddini ve %20 tazminat istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı ..."in davalı bankadan kredi kullandığı, davalı ..."in sözleşmeye kefil olduğu, kredinin tahsisi aşamasında keşidecisi ... lehdarı ... olan bir bononun düzenlenerek davalı bankaya teslim edildiği, somut olayda taraflar arasındaki temel ilişkinin bankacılık ilişkisi olduğu, hangi şartlarda kredi kullandırıldığının sözleşme ile belli olduğu, aynı zamanda kefil olan birisinden alınan kambiyo senedi kredi borçlusu kefil olacak şekilde teslim alınmışsa bu bononun ancak teminat bonosu olduğunun kabulü gerektiği, davalı bankanın kredi ilişkisi yoluyla girdiği borç ilişkisinde kambiyo senedi almasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, takibin kötü niyetli yapıldığına dair yeterli kanaat elde edilemediğinden davalı aleyhine haksiz takip tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kambiyo senedi niteliğindeki bonodan dolayı girişilen takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dava konusu icra takibine dayanak oluşturan bonoda davacı ... keşideci, davacı ... lehdar, davalı banka ise ciro yoluyla hamil durumdadır. Davacılar dava konusu bononun, davacı ..."in davalı bankadan almış olduğu kredinin teminatı olarak verildiğini ve kullanılmış olduğunu iddia etmektedir. Davalı banka ise senedin, alınan kredi borcunun ödenmesi amacıyla veridiğini savunmaktadır. Davacılardan ... ile davalı banka arasında Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığı, diğer davacı ..."in bu sözleşmeye müteselsil kefil olarak imza koyduğu, sözleşme tarihi ile dava konusu senedin aynı tarihi taşıdıkları dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu senedin davalı bankaya teminat olarak verildiği ve takip tarihi itibariyle davalı bankanın 3,113.80 TL miktarda alacaklı olduğunun saptandığı belirtilmiştir. Bankaların verdikleri krediye karşılık teminat olmak üzere bono almalarını engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla yerel mahkemenin aksi yöndeki gerekçelerinde isabet görülmemiştir. Esasen senet üzerinde teminat olduğunu gösteren herhangi bir kayıtta bulunmamaktadır. Ciroda "rehin içindir" , "bedeli teminattır" gibi açıklamalar bulunmadığı taktirde cironun temlik cirosu olduğunun kabulü gerekir. Davalı da dava konusu senedin kredi borcunun ödenmesi amacıyla, başka bir anlatımla ifa amacıyla düzenlendiğini belirterek teminat iddiasını kabul etmemiştir. Bir an için senedin bilirkişi raporundaki görüş doğrultusunda teminat amacıyla verildiği kabul edilse bile teminatını teşkil ettiği kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredi borcu bulunup bulunmadığının bilirkişi marifetiyle saptanması gerekir. Bilirkişi raporunda bu husus araştırılmış ancak takip tarihi itibariyle alacak miktarı belirlenmemiştir. Oysa menfi tespit davalarında dava tarihi itibariyle borçluluk ve bunun sonucu olarak haklılık durumu saptanır.
Bu durumda mahkemece davacıların, ödeme ihtarları da gözetilerek dava tarihi itibariyle davalıya borçlu olup olmadıkları ve varsa borç miktarı ve bunun sonucu olarak haklılık durumu, bilirkişi vasıtasıyla banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak alınacak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor ile saptanmak suretiyle deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yazılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ek temyiz ihtarlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.