11. Hukuk Dairesi 2016/2275 E. , 2017/1334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/12/2015 tarih ve 2013/102-2015/1166 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.03.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait "... şekil" markasını, davalı tarafın, müvekkili şirketten izin almaksızın kullandığını, bu hususun davalı şirketin ... 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin 2012/228 Esas sayılı dava dosyası kapsamındaki dava dilekçesi kapsamı ile de sabit olduğunu, davalı eyleminin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı şirketin müvekkilinin "..." markasına tecavüzünün men"ini, şimdilik 20.000 TL maddi tazminat ile 100.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin unvanının baş harflerinden oluşan ve kendisi ile özdeşleşmiş "..." ibareli pek çok markası bulunduğunu, müvekkili şirketin hukukun izin verdiği çerçevede hareket ederek markasını tescil etme ve hak arama özgürlüğünü kullandığını, davacı tarafından dava konusu edilen markanın müvekkilinin tescilli markası olduğunu, zira müvekkilinin marka tescil talebinin tamamen değil, yalnızca 35. sınıfın tamamı ve 41. sınıfın ise bir kısmı için reddedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ve davalı markalarının ortak bir sınıf içermedikleri, markaların bir bütün olarak değerlendirildiğinde iltibasa-karışıklığa yol açmayacağı, davalının markasını kullanmasının davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava; marka hakkına tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı ve davalı markalarının ortak bir sınıf içermedikleri, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde iltibasa-karışıklığa yol açmayacağı, davalının markasını kullanmasının davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut olan ... 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nin 2012/228 E. 2013/81 K. sayılı ilamı ile, TPE YİDK kararının iptali davasında taraf markalarında asıl unsurun "..." ibaresi olduğu, markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğu, TPE"nin red kararının hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olup, bu kararın Dairemizin 14.04.2014 tarihli ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar anılan mahkeme kararı kesin hüküm oluşturmaz ise de, kararın güçlü delil teşkil edeceği tartışmasızdır. Bu nedenle mahkemece ilke olarak, taraf markalarının benzediği kabul edilerek, davacının iddiası ve taraf delilleri değerlendirilmek suretiyle davalının markayı kullanıp kullanmadığı, davalı eyleminin davacı markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.