20. Hukuk Dairesi 2015/11637 E. , 2017/3839 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi ve Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
....Köyü 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 3.809.966,69 m2 yüzölçümü ve orman niteliğiyle tapuda Hazine adına kayıtlıdır.
Davacılar ....Kadastro Mahkemesine sundukları dava dilekçelerinde özetle; .... Köyünde bulunan 101 ada 1 parsel numaralı taşınmazın kendilerine murislerinden kaldığını ileri sürerek zilyetliklerine dayanarak taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile kendileri adlarına tapuya tesciline talep etmişler, ... Kadastro Mahkemesince ... Köyündeki kadastro çalışmaları sonucu düzenlenen askı ilan cetvellerinin 16/05/2011 tarihinden 14/06/2011 tarihleri arasında 30 günlük askı ilanına çıkarıldığı ve dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tutanağından askı ilan süresinde dava açılmamış olması nedeniyle kadastro tutanağının 15/06/2011 tarihinde kesinleşmiş bulunduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucu ise; davacıların davasının kabulü ile; Siirt ili ... İlçesi ... Köyü 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın içerisinde yer alan fen bilirkişi raporunda A=(12.112,55 m²) harfi ile gösterilen bölümün tapusunun iptali ile tarla vasfı ile davacı ... adına, B=(16.698,06 m²) harfi ile gösterilen bölümün tapusunun iptali ile tarla vasfı ile davacı ... adına tapu siciline tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır.
Mahkemece zilyetlik yolu ile kazanma koşulları için yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, orman bilirkişisi raporunda dava konusu (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmazların evveliyatının orman sayılmayan yerlerden olup, üzerinde eski taş evler bulunduğunu, ayrıca fıstık, incir, sumak ağaçları dikili olduğunu, ziraat bilirkişisi taşınmazlar üzerinde ev ile birlikte meşe, fıstık, incir, ve menegiç ağaçları bulunduğunu, bir kısmının kayalık olduğunu, taşınmazların üretim yapmaya uygun olmayıp , üzerlerinde kültür bitklerine ait kalıntı bulunmadığını, mera özelliği taşıyan bitki türleri bulunduğundan otlak vasfında olduğunu belirtmiştir. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı ise taşınmazların imar ihya görmüş kültür arazisi olduğunu belirtmiştir. Alınan bilirkişi raporlarında taşınmazlar üzerinde bulunan ağaçların yaşı ve cinsi, sayısı açıklanmamış, toprak yapısı, aktüel durumları açıkça belirtilmemiş, kültür arazisi olup olmadıkları, imar ihya edilip edilmedikleri yönünde raporlar
arasında oluşan çelişkiler giderilmeden ve taşınmazın sınırında dere bulunduğu halde bu yönde bir inceleme yapılmadan hüküm kurulmuştur.
O halde mahkemece kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve memleket haritaları, komşu parsel tutanak ve kayıtları getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, önceki bilirkişiler dışında bir ziraat mühendisi, jeoloji mühendisi ve fotogrametri uzmanı ve fen bilirkişisinden oluşacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişilerden kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten 15-20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritaları, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğrafları streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenmek suretiyle taşınmazın dere yatağı olup olmadığını, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten 20 yıl önceki ve hali hazırdaki niteliğini, konumunu, bitki örtüsünü, kullanım durumunu belirten, bilimsel ve teknik verilere dayalı rapor alınmalı, fen bilirkişisine taşınmazın belirlenecek durumu ile ilgili olarak, hava fotoğrafları ile mukayeseli, taşınmazın koordinatlarını belirtir, taşınmazın sınırlarını gösterir bütün yönlerinden çekilmiş fotoğrafları ekli, keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanıp, komşu parsel kayıtlarından da yararlanılarak toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin ve böylesine bir araştırma yapılmadan ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; davacılar dava dilekçeleri ile (A), (B) ve (C) harfi ile gösterilen yerleri dava konusu yapmışlar ise de, son celse sadece (A) ve (B) harfi ile gösterilen yerlerin adlarına tescilini talep ettiklerini belirtmişlerdir. Davacılar, talep sonucunu kısmi feragat yolu ile daraltabilir. Bu durumda talep sonucunun azaltılan kısmı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi, ayrıca yargılama giderlerinin de kabul-red oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi ve Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/05/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.