17. Hukuk Dairesi 2018/1127 E. , 2019/11437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından davalı adına trafik sigorta poliçesi düzenlenen aracın başka araç ile kaza yaptığını, kazaya karışan diğer araç için 2.329,00 TL hasar bedeli ödediğini, meydana gelen kazada davalı tarafın işleteni olduğu araç sürücüsünün alkollü araç kullandığı için % 100 kusurlu olduğunu, davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığından icra takibi yapıldığını davalı tarafından borca ve ferilerine itiraz edildiği ve takibin durduğunu beyanla davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda sadece müvekkiline ait aracı kullanan sürücünün kusurlu olmadığını, diğer araç sürücüsünün %40 oranında kusurlu olduğunu, müvekkili şirket ile davacı ... arasında akdedilen zorunlu mali mesuliyet sigortasına göre müvekkili şirketin aracının 3. şahıslara verdiği zararı davacı şirketin ödemekle yükümlü olduğunu, davacının ödemiş olduğu tazminatı ancak müvekkile kusuru oranında rücu edebileceğini,yaptıkları itirazın yerinde olduğunu ödenen hasarın tamamının müvekkile rücu edilmesinin hukuka uygun olmadığını, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile, Beyoğlu 4. İcra Müd."nün 2011/4762 Esas sayılı dosyasında borçlunun itirazının kısmen iptaline, takibin 2.287,74 TL asıl alacak, 203,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.491,03 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan davacı ... tarafından ödenen hasar bedelinin itirazın iptali olarak rücuen tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nın 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. Maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan "b-2" bendinde "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nın 48. Maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Dairemizin 2013/6925 E. 2013/8892 K. sayılı 11.06.2013 tarihli ” Mahkemece, sürücünün alkol aldığı kabul edilerek, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında olup olmadığı üzerinde durularak içinde nörolog doktorun ve dosyada kusur raporu alınmadığından trafik bilirkişisinin bulunduğu uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ” şeklindeki bozma ilamına göre bilirkişi heyetinden alınan 24.09.2016 tarihli rapora göre davalı malikin araç sürücüsü %60 oranında, karşı araç sürücüsü %40 oranında kusurlu bulunmuş ve davalı araç sürücüsünün alkollü olmasına rağmen kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin, davalı araç sürücüsünün alkollü olarak araç kullandığını belirterek rücuen tazminat talebinde bulunması karşısında, davaya konu kazanın oluşumunun karşı araç sürücüsünün de önemli ölçüde kusuru bulunmasına göre kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediğinin bilirkişi raporı ile tespit edilmesine göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.