Taraflar arasındaki “Pay tespiti ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fethiye Asliye 2.Hukuk Mahkemesi"nce davanın reddine dair verilen 27.12.2007 gün ve 2007/24-602 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi"nin 20.07.2010 gün ve 2010/1880-8518 sayılı ilamı ile;
(“... Davacı vekili sunduğu 24.10.2000 tarihli dava dilekçesiyle, müvekkilinin davalı kooperatifte 5 adet payının bulunduğunu, bunlardan 4 payını üçüncü kişilere devrettiğini, ancak davalı kooperatifçe 5 payın tamamına ilişkin ihraç kararı verildiğini, müvekkilinin üçüncü kişilere devrettiği paylarını tekrar devralarak 24.11.1997 tarihinde aidat borçları olarak 1.000.000.000-TL’yi kooperatif hesabına yatırdığını, müvekkilinde kalan 4 numaralı pay nedeniyle ihraç kararının iptali için açtığı davanın kabul edilerek kararın iptal edildiğini ve diğer payların da müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek, (21.08.1997 tarih ve 56 sayılı yönetim kurulu kararının iptali yoluyla) müvekkilinin davalı kooperatifte 2, 4, 9, 10 ve 21 numaralı paylarının bulunduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu 2, 9, 10 ve 21 numaralı payların üçüncü kişilere ait iken bu kişilerin ortaklıktan çıkarıldıklarını, kesinleşen ihraç kararları dolayısıyla hak sahibi olmayan kişiler ile yapıldığı ileri sürülen devir işlemlerinin müvekkilini ilgilendirmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce bozulmuş, mahalli mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının tespitini istediği 4 nolu üyeliğe dair yine davacı tarafından açılan davanın kabulle sonuçlandığı ve bu üyeliğe dair açtığı davada hukuki yararının olmadığı, diğer üyeliklere dair verilen ihraç kararları bakımından ise, davacının hissesini devredip geri aldığı Y.E."ye ihraç kararının 28.08.1997 tarihinde, 23.05.1998 tarihli genel kurul kararı ile verilen atıfet mehlinin 03.06.1998 tarihinde, B. Ö."ye ihraç kararının 01.09.1997 tarihinde, atıfet mehlinin 05.06.1998 tarihinde, İ.K."ya ihraç kararının 11.09.1997 tarihinde, atıfet mehlinin 22.06.1998 tarihinde, S. Ş. G."ye ihraç kararının 01.09.1997 tarihinde, atıfet mehlinin 03.06.1998 tarihinde, tebligatların usulüne uygun yapıldığı, öte yandan, davacının kendisi ile birlikte ihraç edilen diğer üyelerin ihracından kendisine yapılan tebligatla haberdar olduğu, bu tarihten sonra ihraca konu payları satın aldıktan sonra kendi payına ilişkin dava açmasına rağmen diğer pay sahiplerine ihraç kararının usulsüz tebliğ edildiği iddiasını ileri sürmesinin TMK"nun 2. maddesine aykırı olduğu, verilen atıfet mehli içinde tüm borcun ödenmediği ve davanın üç aylık hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizin 2009/12848 E,12219 K sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, davalı kooperatifte bulunan 2,9,10 ve 21 numaralı payların davacıya ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davacının anılan payları dava dışı kişilerden haklarında verilen ihraç kararlarından sonra ve fakat anılan ihraç kararları kesinleşmeden devraldığı ve devirlerin kooperatife bildirilmesine rağmen kooperatifçe davacının üyeliğe kabulüne dair bir işlem yapılmadığı tartışma konusu değildir.Söz konusu ihraç kararları kesinleştikten sonra kooperatifin 23.05.2008 tarihli genel kurulunda paylarını davacıya devreden 4 kişiye atıfet mehili tanındığı anlaşılmaktadır.O halde öncelikle çözümlenmesi gereken sorun söz konusu atıfet mehili kararının muhataplarına tebliğinin usulüne uygun olup,olmadığının belirlenmesinde yatmaktadır.Davacıya paylarını devreden Y.E.ile İ.K.’nın davacıya hisse devirlerine ilişkin sözleşmelerdeki adresleri sırasıyla .................. olmasına karşın adı geçenlere atıfet mehillerinin kooperatife bildirilen bu son adresler dışında kalan adreslere tebliğ edildiği ve bu tebligatların hiç birinin doğrudan muhatabına ulaşmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda atıfet mehili kararlarının bu iki pay için usulsüz olduğu anlaşılmakla davacının söz konusu iki pay için ortak olduğunun kabulü gerektiği gibi, diğer iki paya yönelik olarak bu iki şahsın kooperatife devir sözleşmeleri ile bildirdikleri adreslerinin “.............,atıfet mehili kararlarının tebliğ adreslerinin “.............” olması karşısında duraksama meydana gelmekle, her iki adresin aynı olup, olmadığının belirlenmesinden sonra adreslerin aynı olduğu sonucuna ulaşılırsa yapılan tebligatların geçerliliklerinin araştırılması gerekirken noksan incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı görülmekle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2009/12848 E,2009/12219 K sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir...)
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin atfı dikkate alınarak HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.