11. Hukuk Dairesi 2015/13411 E. , 2017/1320 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/06/2015 tarih ve 2014/187-2015/116 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ""..."" markası ile bireysel iletişim ağlarında her türlü cihaz ve ekipmandan, profesyonel PMR telsize kadar, uluslararası alanda da telsiz ve haberleşme sektöründeki dünyadaki önemli işletmelerden biri olduğunu, davacı markasının tanınmış bir marka olup, anılan ibare üzerinde müvekkilinin 556 sayılı KHK"nın 8/3 m. anlamında önceye dayalı üstün hak sahipliği bulunduğunu, davalı müvekkili markasından haberdar olduğundan tescilinin kötüniyetli olduğunu, davalı markası ile müvekkili markası aynı olup, müvekkilinin gerek aktif kullanıma konu mallar gerekse de uluslararası tescillerinde yer alan malların da 9. sınıfa ilişkin olduğunu, 9. sınıf yönünden dava konusu markada yer alan mallarla müvekkili kullanımlarının aynı, ortak ve yakın ilişkili yine, 38. sınıfa ilişkin tescil kapsamında yer alan hizmetler olan ""radyo ve televizyon yayın hizmetleri haberleşme hizmetleri (internet servis sağlama hizmetleri dahil), haber ajansı hizmetleri "" müvekkilinin faaliyet konusu mallarını doğrudan ilgilendiren hizmetler olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanına dayalı olarak da KHK"nın 8/5 ve Paris Sözleşmesinin 8. m. uyarınca davalı markasının hükümsüzlüğünü talep edebileceğini, müvekkilinin özgün forma sahip olan markasının davalıya ait kullanımlarda aynen yer almasının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli 2008/... no’lu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini, davalının ""..."" markası ile haksız rekabet yaratan tablet bilgisayar üzerinden gerçekleşen kullanımlarının haksız rekabet yarattığının tespiti, men"i, ref"i, bunu teminen haksız rekabete konu ürünlerin bulundukları yerlerden (internet ortamı dahil) toplatılması, reklam ve tanıtımlarının kaldırılması ile hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, müvekkili marka tescilinin üzerinden uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen davacı tarafça aleyhine herhangi bir dava açılmadığını, bunun da gerçek hak sahipliği iddiasının samimi olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin kendisine has özellikleri olan ve yapmış olduğu ticareti ile özdeşleşen bir isim olan ""..."" markasını tescil ettirdiğini, İngilizce"de ""...""in mobil internet cihazı, tablet gibi internet cihazlarının genel ismi olarak kullanıldığını, ""..."" ibaresi de yer-mekan anlamına gelmekle, anılan ibarenin tablet, internet cihazları yeri karşılığı olduğu için seçildiğini, müvekkilinin ticari faaliyetinin büyük bir kısmını bu tür cihazların ithalatını yapmanın oluşturduğunu, müvekkilinin markaya yatırımlar yaptığını, aynı ibareli alan adı da bulunduğunu ayrıca, tescilli markasını kullanmakta olup, haksız rekabet teşkil edecek bir eylemi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının faaliyet alanının haberleşme, telekomünikasyon, internet ağı ve iletişim üzerine olup, bu sınıflarla tablet bilgisayar arasında ürünlerin kullanım alanlarının birbirini tamamlama, birbiri yerine ikame olabilme gibi değişik unsurlar bakımından benzerlik bulunduğundan, sınıflar benzer olduğu gibi, hükümsüzlüğü istenilen markanın kapsamındaki 09 ve 38. sınıftaki ürünlerle davacının ticari unvan ve marka kapsamındaki ürünlerin aynı veya benzer olduğu, davacının markayı taşıyan ürünleri, Türkiye"de, davalının marka başvurusundan önce pazarladığının anlaşıldığından 556 KHK"nın 8/3 m. uyarınca sonraki markanın hükümsüzlüğünün istenilebileceği, “...” markası üzerindeki öncelik hakkının davacıya ait olduğu, davacının sunduğu e-mail içeriğinden, davalının, davacı markasından haberdar olduğunun da anlaşıldığı ayrıca, davacının ... dışında marka ve ticari unvanının yaygın bir kullanıma da sahip olduğu, internetteki yoğun kullanım nedeniyle internet üzerindeki satışlar yoluyla davalının, davacının markasını bilebilecek durumda olduğu, öte yandan davacının ticaret unvanı 1995 yılında tescil edilmiş olup, ticaret unvanları Paris Sözleşmesi uyarınca tescilsiz olarak korunduğundan davacının ticaret unvanı üzerindeki haklarına dayanarak da 556 sayılı KHK’nın 8/5 m. gereğince markanın hükümsüzlüğünü isteme hakkı bulunduğu, davalının, davacının ticari unvan ve marka haklarından yarar sağlamak için markayı tescil ettirdiği anlaşıldığından tescilin kötü niyetli olduğu, davalının, markasını tescile aykırı olarak “...” harfini davacının markasına benzer şekilde stilize ederek tablet bilgisayarlarda kullandığı, tescilde “... harfi büyük harfle latin alfabesindeki görüntüsüne uygun olarak yer aldığı halde, fiilen, beyaz renkli kenarları eşit olmayan dörtgenden oluşan formun üstte bir noktadan birleşmesi şeklinde stilize oluşturmuş olup, bu formun davacınınki ile birebir aynı olduğu, davalı ürününde bu formu görmeye alışık olan orta dikkatli tüketicinin marka ile karşılaştığında, markaların orijinini karıştırma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle, davalı adına tescilli 2008/... no’lu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, davalının tescilli “...” markasını tescile aykırı olarak davacının markasıyla iltibas oluşturacak şekilde kullanmasının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, davalının markasının başındaki "..." harfini stilize ederek tablet bilgisayarlarda kullanmasının önlenmesine, hükmün ilanı talebinin ise, reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 07/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.