2. Hukuk Dairesi 2020/6227 E. , 2021/1502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, nafaka davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Tarafların tedbir nafaka davasına yönelik temyiz dilekçelerinin incelenmesinde;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 esas - 2005/235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Mahkemece münhasıran açılan tedbir nafaka davasında kadın için hükmedilen nafakanın yıllık miktarı 24.000,00 TL, çocuk... için hükmedilen nafakanın yıllık miktarı ise 24.000,00 TL, çocuk Arya Masal için hükmedilen nafakanın yıllık miktarı ise 18.000,00 TL, olup, karar tarihinde kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL"yi aşmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan para alacağına ilişkin karar kesindir. Açıklanan nedenle, erkeğin bağımsız tedbir nafaka davasının kabulü, kadının nafakaların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında ilk derece mahkemesince erkek ağır kusurlu bulunarak kadının boşanma davası (TMK m. 161) ve erkeğin boşanma davası (TMK m.166/1) ayrı ayrı kabul edilmiş ve ferilerine hükmedilmiş, karar davalı-davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, nafakaların miktarı yönünden, davacı-davalı erkek tarafından ise, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, tedbir nafaka davasının kabulü yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince erkeğin istinaf talebi kişisel ilişki ve tedbir nafakası yönünden kabul edilmiş, ilk derece mahkeme kararı bu yönlerden kaldırılarak yeniden bu yönlere ilişkin hüküm kurulmuş, diğer istinaf talepleri esastan reddedilmiştir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen bu hüküm davacı-davalı erkek tarafından nafaka davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve kadın lehine hükmedilen tazminatlara yönelik, davalı-davacı kadın tarafından ise erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarına yönelik temyiz edilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, özellikle tanık Nice İklim ve tanık Nesrin Panayır"ın beyanlarına göre davacı-davalı erkeğin boşanma dava tarihinden sonra ancak kadın tarafından birleşen boşanma davası açılmadan önce tarafların
evlilik birliğinin sürdürmek niyetiyle aynı evde ve aynı odada kalmak suretiyle evlilik birliğini devam ettirdikleri sabittir. Bu nedenle erkek tarafından kadına kusur olarak atfedilen vakıayı erkeğin affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, kadının boşanmayı gerektiren kusurlu davranışı kanıtlanamadığından davacı-davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki, davalı- davacı kadının kabul edilen boşanma davasında verilen boşanma hükmü, erkeğin boşanmaya yönelik istinaf kanun yolu başvurusu bulunmaması nedeniyle kesinleştiğinden; davacı-davalı erkeğin boşanma davasında, boşanma isteminin konusu kalmamıştır. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekâlet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). Bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
c-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk Arya Masal"ın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
d-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu"nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
e-Mahkemece, davalı-davacı kadının yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına ve toplanan diğer delillere göre davalı-davacı kadının ev hanımı olduğu ve babasına ait evde oturduğu, kira vermediği, Kuşadası"nda arsa vasfında bir yazlığı, İstanbulda depolu dükkan vasfında bir taşınmazı bulunduğu görülmekle, bu taşınmazların değerinin ve taşınmazlardan kira geliri bulunup bulunmadığının araştırılarak, kadının mal varlığının kendisini yoksulluktan kurtaracak değerde olup olmadığının tespiti ve sonucuna göre yoksulluk nafakası (TMK m. 175) istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Tarafların tedbir nafaka davasına ilişkin temyiz dilekçelerinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz edilen hükmün yukarıda (2-b), (2-c), (2-d) ve (2-e) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (2-a) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 18.02.2021 (Prş.)