1. Hukuk Dairesi 2014/2445 E. , 2015/1054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2012/246-2013/499
Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan (babaları) H..Ü.."nün tek taşınmazı olan 37923 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 11 numaralı bağımsız bölümünü ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik ettiğini, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini murise sırası ile taraflarından bakıldığını, temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır
Davalı, sözleşme tarihinde bekar olduğunu, mirasbırakan babasının bekar kızının kendisine bakma imkanı olduğunu düşündüğü için ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile taşınmazı temlik ettiğini, bakım sözleşmesinin yüklediği tüm edimleri yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacılar ile davalının mirasbırakanı olan H..Ü.."nün çekişme konusu 5 parsel sayılı taşınmazdaki 11 numaralı bağımsız bölümü Ankara 33. Noterliğince düzenlenen 10/01/2007 tarih ve 697 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle kızı olan davalıya temlik ettiği, taşınmazın 12.01.2007 tarihinde davalı adına tescil edildiği, 10.12.2011 tarihinde ölen murisin davanın tarafları ve dava dışı sağ eşi Ayşe ile kızı Perihan"ın mirasçı olarak kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll, 6098 sayılıT.B.K. m. 611 ). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4, 6098 sayılı T.B.K. 614 m. ).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmenin de muvazaa ile illetli olduğu her zaman ileri sürülebilir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8, 6098 sayılı T.B.K. m.19). Şayet bakım alacaklısının bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın yaptığı ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de; sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince; mirasbırakan H..Ü.."nün 1929 doğumlu olduğu, 10.12.2011 tarihinde öldüğü; çekişmeli taşınmazı oldukça ileri yaşta 10.01.2007 tarihinde bakım sözleşmesiyle davalıya devrettiği; ölümüne kadar eşi Ayşe ile aynı evde yaşayan murisin ölümünden iki ay kadar önce hastalığı nedeniyle yatalak hale geldiği, davalı aleyhine sözleşme tarihinden ölüm tarihine kadar geçen süre içerisinde edimlerini yerine getirmediği iddiasıyla bir dava açmadığı; özellikle dava dışı mirasçılar olan ve tanık sıfatıyla dinlenen ortak kardeş Z..Ö.. ile tarafların annesi A..Ü.."nün anlatımlarından, davalının evleninceye kadar anne ve babası ile aynı evde yaşayıp murisin her türlü bakımını sağladığı, 2008 yılında evlendikten sonra da anne ve babasının bakım ve tedavileri ile ilgilenerek ihtiyaçlarını giderdiği, öte yandan murisin diğer mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirecek bir sebebin varlığının iddia ve ispat edilmediği anlaşılmaktadır.
O halde, tüm bu olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın özel bir bakıma ihtiyacı olmasa da ilerleyen yaşı nedeniyle ölünceye kadar bakma sözleşmesini yaptığı, asıl amacının bakım sağlamak olduğu, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği, mirasbırakanın mirasçıdan mal kaçırma amacıyla temlikte bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ivazlı akitlerden olduğundan tenkise de tabii değildir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.