1. Hukuk Dairesi 2014/22412 E. , 2015/1048 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/1214-2013/1202
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler başlıklı 20. maddesinde, “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan; görevsizlik kararı veren mahkeme görevsizlik kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir; dava dosyasını re"sen (kendiliğinden) görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye gönderilmesini istemesi gerekir.
Somut olayda, Asliye Hukuk Mahkemesince 29.06.2012 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, bu karar kanun yoluna başvurulmaksızın 11.09.2012 tarihinde kesinleştiği halde süresi içinde başvuru olmaksızın mahkemece dosyanın re"sen Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken işin esasının hükme bağlanması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.01.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, tapu kaydında düzeltim talebiyle 15.06.2012 tarihinde asliye hukuk mahkemesine açılmıştır. Bu mahkemece sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı 11.09.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya talep olmadan resen sulh hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Sulh hukuk mahkemesince dava esastan kabul edilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Daire çoğunluğu bu kararın "...tarafların dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaatta bulunmadığı, dosyanın kendiliğinden görevli mahkemeye gönderildiği, bu nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmasına karar vermiştir.
6100. sayılı HMK"nın Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler başlıklı 20. maddesi "- (1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir." şeklindedir.
Sayın çoğunluk ile görüş ayrılığına düşülen husus "açılmamış sayılması kararı"nı hangi mahkemenin vereceği hususudur.
Öncelikle görevsizlik kararı veren asliye hukuk mahkemesinin süresinde gönderme talebinde bulunulmaması üzerine 20.maddeyi esas alarak davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekirdi. Bunu yapmayarak dosyayı sulh hukuk mahkemesine göndermesi üzerine dosya kendisine gelen mahkeme bu süreleri ve gönderme talebinin bulunup bulunmadığını kontrol etmeliydi. Kontrol etmeyerek dosyanın esasa kaydı üzerine mahkemenin yapacağı işlem ne olmalıdır bu husus tartışma konusudur.
20. madde bunu açıkça düzenlemiş "...dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir." düzenlemesini getirmiştir. Maddenin yazım tarzı itibariyle emredici nitelikte olduğu, takdire yer vermediği görülmektedir. "bu mahkeme"den kasıt görevsizlik kararını veren mahkemedir. Mahkemelerin görev ve yetkileri kanunla belirlenir. Yorum yoluyla bunu genişletmek veya değiştirmek mümkün değildir. Öyleyse dosya kendisine gelen sulh hukuk mahkemesi gönderme talebinin süresinde olmadığını veya talep bulunmadığını anladığında 20. maddeye göre bir karar verilmek üzere dosyayı asliye hukuk mahkemesine iade ederek esasını bu şekilde kapatmalıydı.
Sonuç itibariyle bu gerekçelerle kararın bozulması gerekirken açılmamış sayılma kararı verme konusunda görevli olmayan mahkemeye bu görevi yükleyen çoğunluk görüşüne katılmıyorum.