1. Hukuk Dairesi 2014/22414 E. , 2015/1047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2013/265-2014/591
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, kayden paydaşı oldukları çekişme konusu 9298 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıdında baba adlarının “Hüseyin” olarak yazıldığını, öte yandan mirasbırakan babaları M.. A.."nın kayden maliki olduğu 4377 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında mirasbırakanın adının “Hüseyin” olarak yazıldığını ve baba adının yazılmadığını ileri sürerek, 9298 paresel sayılı taşınmazın tapu kaydında baba adlarının “Mehmet” olarak, 4377 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında tapu malikinin “Ali oğlu M.. A..” olarak düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açıp, yargılama sırasında 4377 parsel sayılı taşınmazın sehven yazıldığını, bu parsel yerine 4386 parsel sayılı taşınmazda düzeltim istediklerini bildirmişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle 9298 parsel bakımından davanın kabulüne, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle 4386 parsel bakımından davanın reddine karar verilmiş, hüküm reddedilen 4386 parsel sayılı taşınmaz bakımından davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; 4386 parsel sayılı taşınmaz bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki; çekişme konusu 4386 parsel sayılı taşınmazın tapu maliki “H..A..” ile davacıların mirasbırakanı Ali oğlu M.. A.."nın aynı kişiler olup olmadığı konusunda tanık dinlenmediği, zabıta tarafından bu parselin kadastro tespit tutanağında isimleri yazılı tutanak bilirkişileri ile muhtarın yaşayıp yaşamadığı yönünde araştırma yapıldığı, ne var ki; çekişme konusu taşınmazı kimin hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf ettiğinin, kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının ve kayıt maliki ile davacıların mirasbırakanı Ali oğlu M.. A.."nın aynı kişiler olup olmadığının zabıta aracılığıyla araştırılmadığı görülmektedir.
O halde; 4386 parsel sayılı taşınmaz bakımından tanıkların tekrar çağırılarak dinlenilmesi, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde zabıta araştırmasının yapılarak talebe konu taşınmazın maliki ile davacıların mirasbırakanının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.