4. Hukuk Dairesi 2015/14840 E. , 2015/14604 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı ... vekili ....tarafından, davalı ... aleyhine 30/04/2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan yersiz ödemelerin tahsili istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı idare, ilgili yasa kapsamında davalının zarar beyanında bulunduğunu ve kendisine bu beyanı esas alınarak ödemeler yapıldığını, ancak gelen ihbar üzerine yapılan incelemede davalının gereçeğe aykırı bildirimde bulunarak Devletten tazminat aldığının tespit edildiğini iddia ederek, haksız ve yersiz yapılan ödemenin davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında tazminatın ödenmesinde iki taraflı yükümlülük doğuran bir belge olan sulhname imzaladıklarını, davacı kurumun sulhnameye aykırı olarak hareket ettiğini, 1993 yılında terör ve terörden doğan nedenlerle mülkiyetini terk etmek zorunda kaldığını, zarara uğradığını, haksız yere tazminat almadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının babasından kalan ev ve ahır için miras hissesi oranında tazminat alması gerektiği halde tamamı üzerinden tazminat aldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile yapılan fazla ödemenin dava tarihi olan 30/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
a) Yasalarda; def’i, davalının yerine getirmesi gereken bir edimi, özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına olanak sağlayan bir hak olarak tanımlanmaktadır. Bunlardan birisi olan zamanaşımı def’i, davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürüldüğü takdirde davanın esasının incelenmesine geçilemez ve bu def’i hadise şeklinde, bir ön sorun olarak incelenip karara bağlanır. Eğer zamanaşımı gerçekleştiği sonucuna varılırsa dava salt bu nedenle reddedilir. Kararı temyiz eden davalı cevap dilekçesinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Yerel mahkemece öncelikle zamanaşımı def"i konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
-/-
-2-
2015/14840-2015/14604
b) Mahkemece zamanaşımı yönünden yapılacak inceleme sonucunda; talebin zamanaşımına uğramadığı sonucuna varılacak olursa da; dosya kapsamından, davanın niteliği gereği içerikte yer alması gereken evrakın dosya içine alınmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle, davalının başvuru dilekçesi ve zarar beyanı ile davalının bu beyanı esas alınarak idarece kurulan zarar tespit komisyonunca yapılan bir keşif varsa buna dair keşif belgeleri ve 5233 sayılı yasa 8. madde kapsamında başvuru dosyası içine alınması gereken adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler ile birlikte yine idare tarafından davalının fazladan mal bildiriminde bulunduğuna dair inceleme raporuna esas keşif ve diğer belgeler tam ve eksiksiz olarak dosya içine alınmalıdır. Sayılan bilgi ve belgeler dosya içine alınıp mahkemece yapılan keşifle mukayese edilmeden, ayrıca mahkemeyi davayı kabule götüren deliller gerekçeli kararda yeterince tartışılıp değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.
c) Kural olarak, 818 sayılı Borçlar Kanunu 53. madde gereği; ceza mahkemesinde verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacaktır. Davaya konu olayda; açılmış bir ceza davası olup olmadığı araştırılmadan var ise ceza yargılaması sonucunda verilecek karar eldeki davayı etkileyecek nitelikte ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 165. maddesi gereğince bekletici sorun yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesi doğru olmamıştır.
d) Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının kullanımında olan ev ve müştemilatın köyün boşaltılması ve terör olayları nedeniyle zarar gördüğü iddiası ile tazminat talebinde bulunduğu ve kendisine ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Tazminat talep edebilmesi için 5233 sayılı yasa 1 ve 2. maddesi açık hükmüne göre, zarar gören olması yeterli olup sırf üzerine kayıtlı taşınmaz bulunmadığı gerekçesiyle zilyetlik konusunda gerekli araştırma usulünce yapılıp değerlendirilmeden, ayrıca taşınmazın babasından kaldığı iddiasına yönelik olarak da diğer hak sahipleri beyanları alınarak yeterli araştırma yapılmadan doğrudan hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Şu halde; mahkemece belirtilen noksanlar giderilip dosya tekemmül etmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Davaya konu olayda idarenin zararı, haksız yere yapılan ödeme tarihinde doğmuş olup davacı bu tarihten itibaren faiz talep etmeye hak kazanmıştır. Dava dilekçesinde de idare zararının davalıya ödemenin yapıldığı tarihte meydana geldiği beyan edilerek bu tarihten itibaren yasal faizi ile tazminat isteminde bulunulmuştur. Mahkemece istem gözardı edilerek, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b-c-d) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına, (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.