3. Hukuk Dairesi 2017/15611 E. , 2018/4743 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalıya 21.488,00 TL fatura bedeli ödediğini, ödediği bu miktarın 11.000,00 TL"sinin davacıdan haksız yere tahsil edildiğini ileri sürerek, davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile fazla ödenen 11.000,00 TL"nin tarafına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının toplam 18.194,20 TL elektrik kullanım bedelinden ve 09.09.2011 tarihli Kaçak Elektrik Tespit Tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen 21.488,00 TL"den sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddi ile davalı lehine % 20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, davacının fazla ödemenin iadesine yönelik talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 18.06.2014 tarih ve 2014/3773 -9818 E.-K. sayılı ilamı ile “... hükme esas alınan 05.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda; davacının tahakkuk eden 21.488,00 TL"yi, 22.09.2011 son ödeme tarihinde ödediği, taraflar arasında alacak-verecek ilişkisinin kalmadığının belirtildiği, raporda kaçak elektrik bedelinin hesaplanmadığı, davacının talebi de dikkate alındığında davalıya fazla ödeme yapılıp yapılmadığının değerlendirilmediği anlaşılmakta olup, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin tutanak tarihi gözetilerek Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı kararı ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi...” gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalı kuruma ...nolu 21.488,00 TL bedelli faturaya dayalı olarak borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından davalı kuruma ... nolu 21.488,00 TL bedelli fatura sebebiyle fazla ödenen 325,62 TL kaçak elektrik bedeli olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, davacının davalı kuruma... nolu 21.488,00 TL bedelli faturaya dayalı olarak borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından davalı kuruma ... nolu 21.488,00 TL bedelli fatura sebebiyle fazla ödenen 325,62 TL kaçak elektrik bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Somut olayda, taraflar arasında tarımsal abonelik sözleşmesinin bulunduğu, davacı hakkında düzenlenen 09.09.2011 tarihli Kaçak Elektrik Tespit Tutanağı ile, davacının borcundan dolayı kesilen elektriği, mührü kırarak kullandığının tespit edildiği, bu tutanağa istinaden davacı aleyhine toplam 21.488,00 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiği, davacının dava açmadan önce bu bedeli ödediği, ardından iş bu davayı açtığı, borçlu olmadığının tespitine konu miktarın 21.488,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında düzenlenen ve hükme esas alınan 6.6.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda ise; davacının 4798316 tesisat nolu abonesinden sayaç mührünü kırarak birden fazla kaçak elektrik kullandığı, davalı şirketin davacı aboneden 21.162,38 TL kaçak elektrik bedeli talep edilebileceği, davacının 21.488,00 TL ödemesi dikkate alındığında 325,62 TL davacının fazla ödeme yaptığı, abonenin (varsa) kaçak kullanım döneminde ödediği otomatik dönem fatura bedellerinin davacıya iade edilmesi gerektiği, davanın ... 13. İcra Müdürlüğü"nün 2010/10523 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapılan borçla ilgisi bulunmadığı bildirilmiştir.
O halde mahkemece, davacının kaçak elektrik tüketimi nedeniyle davalının tahakkuk ettirdiği 21.488,00 TL’lik kaçak elektrik bedelini dava açmadan önce ödediği ve bilirkişi raporunda belirtilen 21.488,00 TL’lik faturanın 21.162,38 TL’lik kısmı yönünden davalı kuruma borçlu olduğunun anlaşılmasına göre, bakiye 325,62 TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Yargıtay"ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde HGK.nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları). Davacı 21.488,00 TL kaçak elektrik bedeli nedeniyle tahakkuk edilen faturaya karşı borçlu olmadığının tespiti ve davalıya dava açmadan önce bu fatura bedelinden ödediği 11.000,00 TL"nin istirdatı istemiyle dava açmış, mahkemece istirdat isteminin reddine ilişkin önceki tarihli karar temyiz edilmediğinden her iki taraf yönünden de kesinleşmiştir. Ancak mahkemece, bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafından davalı kuruma fazla ödenen 325,62 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur. Mahkemece, istirdat istemine ilişkin önceki tarihli hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olduğu hususu dikkate alınarak istirdat istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak yukarıda açıklandığı şekilde taraflar yararına oluşan usuli müktesep hak ihlal edilmek suretiyle bozma kararı dışında kalan istem hakkında yeniden bir hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde davacı yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.