Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1749
Karar No: 2018/8769
Karar Tarihi: 17.04.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/1749 Esas 2018/8769 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2018/1749 E.  ,  2018/8769 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi üzerine ve davalı avukatınca duruşma talep edilmesi dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/03/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avuka... ile karşı taraf adına vekili Avuka...geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 22/09/2014 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek, devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Somut olayda, 18/05/2005-20/04/2006 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin olarak, dosyaya sunulan 20/04/2006 tarihli işçi imzalı Türkçe düzenlenmiş “kıdem bordrosu” başlıklı bordroda, davacıya net 1.194,79 TL kıdem tazminatı ödendiği yazılıdır. Yine, 20/04/2006 tarihli Türkçe düzenlenmiş “maaş bordrosu” başlıklı bordro içeriğinde brüt 1.140,00 TL izin ücreti tahakkuku da bulunmakta olup, bordro altında davacının ödemeye ilişkin imzalı beyanı mevcuttur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, söz konusu imzalı Türkçe düzenlenmiş ücret bordrolarının dikkate alınmaması hatalı olmuştur.
    3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 17/05/2006-01/07/2008 tarihleri arasındaki çalışma dönemi, tasfiye edildiği gerekçesiyle hesaplamadan dışlanmıştır. Ne var ki, işçi tarafından, yabancı dilde düzenlenmiş belgelerin anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün olmadığından, bu çalışma dönemi sonunda işçiye yapılan ödemelere ilişkin olduğu savunulan yabancı dilde düzenlenmiş belgelere tek başına itibar edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, aynı çalışma dönemine ilişkin düzenlenmiş Türkçe ibranamede, herhangi bir ödeme miktarının gösterilmemesine rağmen, işçi tarafından anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün olmayan yabancı dilde düzenlenmiş belgede, yazılı miktarlara yer verilmesi, çelişkili ve şüphelidir. Dosyaya, yabancı dilde düzenlenmiş belgede yazılı tutarların ödendiğine ilişkin bir banka kaydı sunulmamıştır. Davacı asil, duruşmada alınan beyanında ise “... bahsi geçen ödeme belgelerindeki paralar yüksek paralardır, biz böyle paralar almadık, ben bir şantiyeden ayrılırken 10.000-11.000 riyal civarında para aldım, diğer zamanlarda maaş neyse onu 2 katı kadar aldık, bana gösterilen kadar yüksek paralar almadık” demiştir. Bu halde, yabancı dilde düzenlenmiş belge, davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlidir. Anılan sebeple, gerek kıdem tazminatı gerekse de izin ücreti açısından, yabancı dilde düzenlenmiş belgeye davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlilik tanınmalı ve mahsup işlemi uygulanmalıdır.
    4-01/09/2008-10/10/2011 tarihleri arasındaki son çalışma dönemi bakımından da, yukarıdaki bentte yapılan açıklamalar aynen geçerlidir. Dolayısıyla, bu çalışma dönemi için de, gerek kıdem tazminatı gerekse de izin ücreti açısından, yabancı dilde düzenlenmiş belgeye davacı asilin duruşmada alınan beyanında kabul ettiği miktar ile sınırlı olmak üzere geçerlilik tanınmalı ve mahsup işlemi uygulanmalıdır.
    5-Dava ve ıslah dilekçesinde, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının, Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması talep edilmiştir. Mahkemece, bu talep doğrultusunda, söz konusu alacaklar hakkında, Amerikan Doları para cinsiyle hüküm sonucu tesis edilmiştir. Ne var ki, dosya kapsamına göre, davacının son ücretinin, bozma sonrasındaki hükme esas alınan bilirkişi raporunda da kabul edildiği üzere, Suudi Riyali para cinsinden olduğu sabittir. Eldeki davaya uygulanacak mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 83. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiilî ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini istiyebilir” hükmü düzenlenmiş olup, davacı, Suudi Riyali ve Türk Lirası arasında tercih hakkına sahiptir. Alacağının Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması talebi yerinde olmadığından, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatı alacaklarının Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması hatalı olmuştur. Anılan sebeple, davacı taraftan, Suudi Riyali ve Türk Lirası arasında tercih hakkını kullanması istenilmeli ve neticeye göre sonuca gidilmelidir. Mahkemece, belirtilen kanun hükmünün gözardı edilerek, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatı alacağının Amerikan Doları üzerinden hükme bağlanması hatalıdır.
    6-Taraflar arasında çözümlenmesi gereken bir diğer uyuşmazlık, tazminat ve yıllık izin ücreti alacağında; davacının yurt dışındaki çalışma tarihleri içerisinde, yurda giriş ve çıkış kayıtlarına göre Türkiye’de bulunduğu sürelerde, yıllık izinde olup olmadığı, yıllık izinde değilse bu sürelerin kıdemden sayılıp sayılmayacağı noktasındadır.
    Bozmadan önceki hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafça, davacının yurt dışındaki çalışma tarihleri içerisinde, Türkiye’de bulunduğu sürelerde yıllık izin kullandığı savunulmuş ise de; yıllık izin sürelerinde işçiye aylık ücretinin ödendiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle, söz konusu tarihlerde (Türkiye’de bulunduğu sürelerde) yıllık izinde olmadığı kabul edilmiştir. Bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, söz konusu kabulde bir değişikliğe gidilmemiştir. Ne var ki, davacının Türkiye’de bulunduğu sürelerde, aylık ücretinin ödendiğinin kanıtlanmaması sebebiyle yıllık izinde sayılamayacağı kabul edildiği takdirde, bu sürelerde fiilen çalışma olmaması nedeni ile söz konusu sürelerin tazminat ve alacağa esas kıdem süresinden düşülmesi gereklidir. Mahkemece, bu yönün nazara alınmaması hatalıdır. Dairemizin 22/09/2014 tarihli bozma ilamında bu yöne ilişkin bir bozma sebebinin yer almaması ise maddi hataya dayalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04/02/1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ile 09/05/1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz. Anılan sebeple, bahsi geçen hatalı husus da bozma sebebi yapılmıştır.
    Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 17/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi