Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/8622
Karar No: 2019/10009
Karar Tarihi: 09.10.2019

Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs - kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması - şantaj - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/8622 Esas 2019/10009 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2018/8622 E.  ,  2019/10009 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suçlar : Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, şantaj
    Hükümler-Karar : 1- Sanığın adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan dolayı TCK’nın 6352 sayılı Kanunun 93. maddesi ile yapılan değişiklikten sonraki 288/1, 52. maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin hüküm
    2- Sanığın mağdurlar ... ve Hayyam Garipoğlu’na yönelik kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı TCK’nın 6352 sayılı Kanunun 80. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 133/3, 52, 53/a-b-c-d-e maddeleri gereğince iki kez mahkumiyetine ilişkin hükümler
    3- Sanığın mağdur ...’na yönelik şantaj suçundan dolayı TCK’nın 107/2, 52, 53/a-b-c-d-e maddeleri gereğincemahkumiyetine ilişkin hüküm
    4- Sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar

    Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, şantaj suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler ile temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. maddesinin, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekir.
    Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; sanığa yokluğunda verilen 13.12.2012 tarihli kararın tebliği için sanığın istinabe mahkemesi olan Gaziantep 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.05.2011 tarihli duruşmasında savunması alınırken bildirdiği en son adresi esas alınarak bila tebliğ iade edilen tebligat bulunmadığı halde, daha önce bildirdiği başka bir adrese çıkarılan tebligatın 11.01.2013 tarihinde iade edilmesinin ardından, duruşmada bildirilenden farklı bir adres esas alınıp, doğrudan “Mernis Adresi” ibareleri ile çıkarılan ve merci tarafından Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümleri kapsamında şerh düşülmeyen tebligatın, 19.02.2013 tarihinde, dağıtıcı tarafından, kendiliğinden, Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olması nedeniyle sanığın 18.08.2014 tarihinde öğrendiği hükümlere yönelik aynı tarihte verdiği temyiz dilekçesi süresinde kabul edilip, 19.02.2013 tarihli tebliğe rağmen süresinde temyiz isteminde bulunulmadığı gerekçesiyle verilen 22.08.2014 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın kanuna aykırı olmasından dolayı temyiz isteminin reddine dair ek karar kaldırılarak yapılan incelemede:
    A) Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
    Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK"nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL"ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezalarının 5320 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; sanık hakkında adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan dolayı 13.12.2012 tarihinde doğrudan hükmedilen 1000 TL"den ibaret mahkumiyet hükmüne yönelik suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de bulunmadığından, sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
    B) Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile şantaj suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
    Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklanmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesinde ise hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça ifade edilmesi, suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, bunun nitelendirilmesinin yapılması, Ceza Kanunu"nda öngörülen sıra ve esalara göre cezanın ve ayrıca cezaya mahkumiyet yerine veya yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ya da ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususa ilişkin istemlerin kabul veya reddine dair dayanakların gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK"nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada, yerel mahkemenin gerekçeli kararının, karar başlığı ve hüküm fıkrası ile beraber altı sayfadan ibaret olduğu, bunun ilk üç sayfalık kısmında iddia, sanığın savunması ve katılan ...’ın beyanına yer verilmesinin ve “KANITLAR-ELEŞTİRİ-NETİCE;” başlığı altında “1-İddia, 2-Sanığın savunması, 3-Müştekilerin beyanları, 4-Tutanaklar ve belgeler.” şeklinde delillerin yazılmasının ardından, “...sanığın Hayyam ... karşı şantaj suçunu işlediği tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla sanığın atılı bu suçtan dolayı cezalandırılmasına, sanığın Hayyam ... ile arasında geçen konuşmaları izinsiz ve hukuka aykırı olarak kayda aldığı ve bunlardan yarar sağlamaya kalktığı, başkalarına verdiği ve bunların kayda alınmasında sanığın rızasının bulunmadığı göz önüne alındığında 6352 sayılı yasanan 79. maddesi ile değişik 133/3. maddesi uyarınca 1 sene hapis cezası ile cezalandırılması gerekir ki bu durum sanık aleyhine olduğundan sanığın değişiklikten önceki sanığın TCK"nın 133/3. maddesi uyarınca cezalandırılmasına, sanığın Süreyya ... karşı kişiler arasındaki konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması suçunu işlediği, mağdur ..."nın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak kayda aldığı bilgilerden yarar sağladığı ve başkalarına bilgileri mağdurun rızası olmadan aktardığı göz önüne alınarak 6352 sayılı yasanın 79. maddesi ile değişik 133/3. maddesi uyarınca 1 sene hapis cezası ile cezalandırılması gerekir ki bu durum sanık aleyhine olduğundan sanığın değişiklikten önceki sanığın TCK"nın 133/3. maddesi uyarınca cezalandırılmasına... karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” biçiminde, sanığın, mağdur ...’a yönelik şantaj suçundan dolayı TCK’nın 107/2, 52, 53/a-b-c-d-e; mağdurlar ... ve Hayyam’a yönelik kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı TCK’nın 6352 sayılı Kanunun 80. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 133/3, 52, 53/a-b-c-d-e maddeleri gereğince iki kez cezalandırılmasına dair mahkumiyet hükümleri kurulduğu anlaşılmakla;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.01.2011 tarihli, 2010/192 esas, 2011/1 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, aralarında bağlantı kurulmaksızın, sırf delillerin arka arkaya sıralanması ile oluşturulmuş olan metnin, “yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçe” niteliğini taşıdığı kabul edilemeyeceğinden, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemlerinin ve suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, yasal gerekçeden yoksun şekilde hükümler kurulması,
    Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi