1. Hukuk Dairesi 2014/22524 E. , 2015/1034 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ERZİNCAN SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/09/2014
NUMARASI : 2014/669-2014/1107
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin ve doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece; "gerekçeli kararda tapu malikinin adının düzeltilmesine karar verilmekle yetinildiği, doğum tarihinin düzeltilmesi isteği hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyerek kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar oluşturulduğu" gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile tapu kaydında “C.. İ..l Ö..” olan kimlik bilgilerinin “C.. Ö..” ve tapulama tutanaklarında “1960” olan doğum tarihinin “14/07/1965” olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare temsilcisi temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü"nün “Mülkiyet Hakkının Tescili” başlıklı 28. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü"nün 25.) maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görüldüğü gibi, bunların arasında malikin doğum tarihi yer almamıştır. Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez. Bu durumda, sicil kaydında yer almayan tapu kayıt malikinin doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir.
Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki özellikle; dava konusu eski 1221 yeni 228 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 16/01/1992 tarihinde satış yoluyla edinildiği anlaşılmaktadır. Ancak Mahkemece edinime ilişkin resmi senedin merciinden getirtilmediği, Nüfus Müdürlüğü’nden sicil kaydında malik görünün “C.. İ. Ö..”la aynı kimlik bilgilerine sahip kişi yada kişilerin bulunup bulunmadığının araştırılmadığı görülmektedir.
O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak talebe konu taşınmazın edinimine ilişkin resmi senedin merciinden getirtilmesi, Nüfus Müdürlüğü’den tapu kayıt maliki ile aynı kimlik bilgilerine sahip kişi yada kişilerin bulunup bulunmadığının araştırılması, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığının kendilerinden sorulması, tapu kayıt maliki “C..İ..Ö..”ın davacı “C.. Ö..” olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.