10. Ceza Dairesi Esas No: 2018/3535 Karar No: 2018/5849
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2018/3535 Esas 2018/5849 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkum edilmesi ile ilgili bir dosyayı incelemiştir. İncelemede, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin kesinleşmesini müteakip, zamanaşımının durması nedeniyle ilgili kanun maddelerinde belirtilen sürelerin dolmadığı dikkate alınarak yapıldığı belirtilmiştir. Dosyada sanık hakkında, bu suç tarihinden önce, aynı suçtan dolayı açılmış başka bir dava ile hükmedilmiş tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine rastlanmamıştır. Sanığın bu suçu söz konusu tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş olması mümkün olmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin şartları mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandıktan sonra, yükümlülüklerini ihlal eden, uyarıya rağmen ihlallerine devam eden sanık hakkında yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuştur. Kararda, kanun maddeleri olarak 5237 sayılı TCK'nın 66. maddesi, 67. maddesi, 191. maddesi ve 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi, 85. maddesi ve 5320 sayılı Kan
10. Ceza Dairesi 2018/3535 E. , 2018/5849 K.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : İMAMOĞLU Asliye Ceza Mahkemesi Karar Tarihi - Numarası : 05/02/2015 - 2015/18 esas ve 2015/66 karar Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin kesinleşmesini müteakip, infazı ile ilgili geçen sürede zamanaşımının durması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 66. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi ile 67. maddenin 4. fıkrasında öngörülen sürelerin dolmadığı dikkate alınarak yapılan incelemede; Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun"un geçici 7. maddesi lehe hükümler içermekte ise de adli sicil kayıtları ve UYAP üzerinden yapılan araştırmada, sanık hakkında, bu suç tarihinden önce, aynı suçtan dolayı açılmış başka bir dava ile hükmedilmiş tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine rastlanmamakla birlikte, esasen müstakil olarak doğrudan verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulaması ilk olarak 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla Değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191.maddesinde düzenlendiği için, suç tarihi itibariyle sanığın bu suçu böyle bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş olması mümkün olmadığından; olayda 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değişik TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasının uygulanma şartları bulunmadığı gibi, bu suç nedeniyle bozma sonrası doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olması nedeniyle de sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun"un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun"un geçici 7. maddesinin 2. fıkrasının sanık lehine uygulanarak TCK"nın 191. maddesi çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin şartları mevcut olmadığından, bu suçtan dolayı tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandıktan sonra, yükümlülüklerini ihlal eden, uyarıya rağmen ihlallerine devam eden sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulmuş olduğundan tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 04/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.