1. Hukuk Dairesi 2014/22269 E. , 2015/1031 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2012/722-2014/465
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında eksik kimlik bilgisinin eklenmesi istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası S.. A..’in kayden paydaş olduğu 725 ada 30, 31,34, 36, 38, 40, 41 ve 51 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında “Mustafa oğlu Sait” olarak yazılı kimlik bilgilerine soyisminin de eklenmesi suretiyle “Mustafa oğlu S.. A..” olarak düzeltilmesi istemi ile eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 51 parsel sayılı taşınmazda “Mustafa oğlu Sait” 1/2 payla malik iken, 17/06/2010 tarih 5824 yevmiye nolu kimlik bilgilerinin düzeltilmesi işlemi ile soyadının “Uskaner” olarak eklendiği; tescil istem belgesinin incelenmesinde “Mustafa oğlu Sait” ve “Sait oğlu Cemalettin”in 51 ve 73 parsel sayılı taşınmazlarda yazılmayan soyisimlerinin eklenmesi için mirasçıları tarafından başvurulduğu, Tapu Müdürlüğünce nüfus kayıtları, A... Muhtarlığınca düzenlenen ilmuhaber ve veraset ilamları doğrultusunda soyisimlerin “U....” olarak ilave edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu 51 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacı talebi mülkiyet ihtilafını kapsadığından, çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde görülebilme imkanı yoktur. Davacı tarafından mülkiyet iddiasında bulunanlar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde çekişmeli yargı usulüne göre ayrı bir dava açılması gerekli olmakla, bu parsele ilişkin davanın reddine karar verilmelidir.
Davalı vekilinin diğer parsellere ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki özellikle; Nüfus Müdürlüğü’nden gelen kayıtlarda, kadastro tesbitinin yapıldığı 1978 yılı itibariyle hak sahibi olabilecek Fatma ve Hasan oğlu 10/05/1939 doğum, 21/01/2000 ölüm tarihli Mehmet Küçük’ün mirasçılarının belirlenerek taşınmaza ilişkin herhangi bir hak ve mülkiyet iddialarının bulunup bulunmadığının sorulmadığı, keşif yapılarak taşınmazı kimin hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf ettiğinin araştırılmadığı, kadastro tesbit bilirkişileri sağ iseler dinlenmedikleri, kayıt maliki ile davacının miras bırakanının aynı kişiler olup olmadığı hususunda zabıta araştırması yaptırılmadığı görülmektedir.
O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak talebe konu taşınmazın maliki “Mustafa oğlu Sait”in davacının mirasbırakanı “Mustafa oğlu S.. A..” olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.