15. Ceza Dairesi 2020/9538 E. , 2021/2108 K.
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanık ... hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2017 tarihli ve 2017/66 esas, 2017/62 sayılı kararına karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılarak sanık hakkında son soruşturma açılmasına ilişkin mercii Yozgat Ağır Ceza Mahkemesinin 05/12/2017 tarihli ve 2017/559 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 24/07/2020 gün ve 94660652-105-66-10527-2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/09/2020 gün ve 2020/73356 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 29/05/2019 tarihli ve 2019/2654 esas, 2019/5916 karar sayılı ilâmında "...1136 sayılı Avukatlık Yasasının 1. maddesi uyarınca; bir kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak yerine getirilen avukatlık, yargının kurucu unsurlarından olup bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiği gibi Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün güvencesini de oluşturmaktadır. Avukatlık mesleğinin bu nitelikleri gereği olarak, görev sırasındaki veya görevden doğan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılıp yürütülmesi konusunda CMK"da yer alan genel düzenlemelerden ayrık biçimde 1136 sayılı Yasanın 58-61. maddelerinde özel düzenlemeler yapılmıştır. 1136 sayılı Yasanın özel soruşturma ve kovuşturmayı öngören hükümlerinde tüm ayrıntılar düzenlenmediğinden, açık hüküm bulunan konularda bu düzenlemenin uygulanması gerekmekte, düzenlenmeyen veya ilgili maddelerde atıf yapılan hususlarda ise genel hükümlerin uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Başka bir deyişle, 1136 sayılı Yasada açık bir düzenleme bulunması durumunda, aynı konu genel hükümlere (5271 sayılı CMK) aykırı biçimde düzenlense dahi, bu konuda 1136 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Avukatların görev sırasındaki veya görevden doğan suçlarından dolayı Adalet Bakanlığının kovuşturma iznine bağlı olarak, anılan Yasanın 59. maddesi uyarınca suçun işlendiği yere en yakın ağır ceza mahkemesi başsavcısı tarafından düzenlenen iddianame üzerine aynı yer ağır ceza mahkemesince son soruşturmanın açılmasına ya da açılmasına yer olmadığına karar verilmektedir. 1136 sayılı Yasanın 60/1. maddesinde ise, "59. maddede yazılı mahkemelerin tutuklama veya salıverilmeye yahut son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı veya sanık tarafından genel hükümler uyarınca itiraz olunabileceği" belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, özel soruşturma yönteminin düzenlendiği 60/1. maddesi ile son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına ilişkin karara kimin itiraz edeceği sorunu açıklığa kavuşturulup, yalnızca sanık veya Cumhuriyet savcısının itiraz edebileceği kabul edilmiş, ancak itiraz yöntemi bakımından genel hükümlere gönderme yapılmıştır. Bu durumda, incelenen dosyada suçtan zarar gören yakınanın itiraz hakkının bulunmadığı kabul edilmelidir." şeklindeki açıklamalara nazaran;
1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun "İtiraz hakkı" başlıklı 60/1. maddesinde "59 uncu maddede yazılı mahkemelerin tutuklama veya salıverilmeye yahut son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair kararlarına karşı Cumhuriyet Savcısı veya sanık tarafından genel hükümler uyarınca itiraz olunabilir." şeklinde yer alan açık düzenleme karşısında, Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2017 tarihli kararı ile avukatlık mesleğini icra eden ve dolandırıcılık suçundan sanık ... hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verildiği somut olayda, anılan karara karşı Cumhuriyet Savcısı veya sanık tarafından itiraz edilebileceği, genel hükümlerden ayrık olarak bu karara karşı müşteki tarafın itiraz hakkı bulunmadığı gözetilerek itirazın usulden reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1136 sayılı Avukatlık Yasasının 1. maddesi uyarınca; bir kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak yerine getirilen avukatlık, yargının kurucu unsurlarından olup bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiği gibi Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün güvencesini de oluşturmaktadır. Avukatlık mesleğinin bu nitelikleri gereği olarak, görev sırasındaki veya görevden doğan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılıp yürütülmesi konusunda CMK"da yer alan genel düzenlemelerden ayrık biçimde 1136 sayılı Yasanın 58-61. maddelerinde özel düzenlemeler yapılmıştır. 1136 sayılı Yasanın özel soruşturma ve kovuşturmayı öngören hükümlerinde tüm ayrıntılar düzenlenmediğinden, açık hüküm bulunan konularda bu düzenlemenin uygulanması gerekmekte, düzenlenmeyen veya ilgili maddelerde atıf yapılan hususlarda ise genel hükümlerin uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Başka bir deyişle, 1136 sayılı Yasada açık bir düzenleme bulunması durumunda, aynı konu genel hükümlere (5271 sayılı CMK) aykırı biçimde düzenlense dahi, bu konuda 1136 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Avukatların görev sırasındaki veya görevden doğan suçlarından dolayı Adalet Bakanlığının kovuşturma iznine bağlı olarak, anılan Yasanın 59. maddesi uyarınca suçun işlendiği yere en yakın ağır ceza mahkemesi başsavcısı tarafından düzenlenen iddianame üzerine aynı yer ağır ceza mahkemesince son soruşturmanın açılmasına ya da açılmasına yer olmadığına karar verilmektedir. 1136 sayılı Yasanın 60/1. maddesinde ise "59. maddede yazılı mahkemelerin tutuklama veya salıverilmeye yahut son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı veya sanık tarafından genel hükümler uyarınca itiraz olunabileceği" belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, özel soruşturma yönteminin düzenlendiği 60/1. maddesi ile son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına ilişkin karara kimin itiraz edeceği sorunu açıklığa kavuşturulup, yalnızca sanık veya Cumhuriyet savcısının itiraz edebileceği kabul edilmiş, ancak itiraz yöntemi bakımından genel hükümlere gönderme yapılmıştır. Bu durumda, incelenen dosyada suçtan zarar gören yakınanın itiraz hakkının bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu nedenle, özel yasasındaki hükümle düzenlenen bir konuda, genel soruşturma ve kovuşturma yöntemiyle ilgili olarak, suçtan zarar gören yakınanın da yasa yollarına başvuru hakkı bulunduğunu düzenleyen CMK"nın 260/1. maddesi hükmünün uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilerek itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Yozgat Ağır Ceza Mahkemesinin 05/12/2017 tarihli ve 2017/559 değişik iş sayılı kararının , 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 01/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.