17. Hukuk Dairesi 2017/2847 E. , 2019/11391 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın kabulüne ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda;istinaf isteminin kabulüne ilişkin kararın, süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ..."in Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2015/3887 ve 2015/5970 sayılı takip dosyalarında borçlu olduğunu, davalı borçlunun borçlarını ödememek maksadıyla tüm varlığını muvazaalı olarak devrettiğini, davalı ..."ın ... 15.01.2015 tarihinde davalı ..."e, ..."in de 14 gün sonra aynı taşınmazları 29.01.2015 tarihinde davalı ..."e devredildiğini belirterek tasarrufların iptaline, bu taleplerin kabul görmemesi halinde BK"nun 19. Maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak söz konusu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; aciz belgesi sunulmadığını, satışların gerçek satış olduğunu, mal kaçırma gayesiyle tasarrufta bulunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; taşınmazların değerinde alındığını, muvazaa bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; davalılardan ..."i tanımadığını, davacı tarafın kötüniyet iddiasının yerinde olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Davanın kabulü ile; borçlu davalı ..."in ve davalı ..."in ... parseldeki tasarruf işlemlerinin iptali ile davacı alacaklıya bu taşınmazlar üzerinde Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2015/3887 ve 2015/5970 sayılı dosyalarındaki alacak ve ferilerini karışlayacak miktarda haciz ve satış yetkisi verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket, davalı ... ve davalı ... vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile; HMK"nun 353/1-b,2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/11/2016 tarih ve 2015/420 esas ve 2016/527 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile; davalı-borçlu ..."in ve davalı ..."in ... nolu parsellerin satışına ilişkin tasarruflarının iptaline, taşınmazlar üzerinde davacıya İİK’nın 283/I fıkrası gereğince Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2015/3887 ve 2015/5970 sayılı icra dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde cebri icra yetkisi tanınmasına, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerektiği, bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da gözönünde tutulması gerektiği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Öte yandan; İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Bu halde dördüncü kişi yönünden bedel farkı yeterli olmayıp kötü niyetinin somut delillerle ispatlanması gerekir.
Somut olayda, davalı borçlu tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu ... parsel nolu taşınmazlar; 15/01/2015 tarihinde davalı 3. kişi ...’e, onun tarafından da 29/01/2015 tarihinde davalı dördüncü kişi ...’e devredilmiştir. Davalı dördüncü kişi ... yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp kötü niyetinin ispatlanmış olması gerekir. Davalı ...’in emekli olup ticaret ile uğraşmamasına rağmen üzerinde iş yeri bulunan 2 adet taşınmazı devralmış olması da kötüniyetin göstergesi olamayacağından, davanın davalı ... yönünden reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
2-Mahkemece, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazlardan 13 nolu parselin 1. ve 2. Satış tarihindeki değerinin 208.082,16 TL, 14 parselin 1. ve 2. satış tarihindeki değerinin 381,083,64 TL olduğu, taşınmazları ilk devralan ..."in öğrenci olup üzerinde dükkan bulunan taşınmazları satın alacak gücünün bulunmaması, devirler arasında 14 gün gibi kısa bir süre oluşu, öğrenci olan ..."in taşınmazı devraldıktan sonra 420.000,00 TL"lik ipotek yükünü kaldırılmış olması ve taşınmazların satış tarihindeki değerleri ile satış değerleri arasında yaklaşık 10 kata yakın fark bulunması gerekçeleriyle alacaklıdan mal kaçırmak için davalı ...’in paravan olarak kullanılarak devrin davalı ... üzerine yapıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava konusu ... Parsel deki taşınmazı 15/01/2015 tarihinde davalı ...’e davalı Borçlu ... tarafından üzrinde 09/07/2008 tarihli 420.000,00 TL bedelli ... lehine ipotekli olarak 35.000,00 TL bedelle devredildiği, bilirkişi raporunda satış tarihindeki gerçek değerinin 208.082,16 TL, olduğu,yine ... Parsel deki taşınmazı 15/01/2015 tarihinde davalı ...’e davalı Borçlu ... tarafından üzerinde 09/07/2008 tarihli 420.000,00 TL bedelli ... lehine ipotekli olarak 50.000,00 TL bedelle devredildiği,bilirkişi raporunda satış tarihindeki gerçek değerinin 381,083,64 TL olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazların 15/01/2015 tarihinde davalı 3. kişi ..."a satış tarihinde tapu kayıtlarında 420.000,00 TL ... lehine ipotek yüklü olarak devredildikleri, ipotek bedelleri göz önüne alındığına bedel farkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan; başka bir alacaklı tarafından aynı davalılara karşı aynı dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak açılan tasarrufun iptali davasında Dairemiz’in 01/04/2019 tarih ve 2016/14581-2019/3925 sayılı kararında; taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin Halk Bankası yazısında 16/01/2015 tarihinde dava dışı ... tarafından 304.000,00 TL yatırılarak kapatıldığından ipoteklerin fek edildiği, davalı ...’ın bedelin kendisi tarafından ödendiğini ve dava dışı ..."ın arkadaşı olduğunu ileri sürdüğü Ödemeye ilişkin davalı tarafın delilleri toplanarak ve ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek ödemenin davalı 3. kişi ... tarafından yapıldığının anlaşılması halinde davalı ..."ın kötüniyetinin de ispat edilemediğine göre davanın reddine karar verilmesi gereğine değinilmiş olup; eldeki davada da yukarıda sözü edilen dava dosyası da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece Mahkemesine, dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ..."e geri verilmesine 02/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.