3. Hukuk Dairesi 2016/17574 E. , 2018/4688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki adı ortaklıktan kaynaklı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 2009 yılında, davalı ... ile birlikte ortaklık yapmak için ...Tarım Kredi Kooperatifi"nden 10 adet damızlık düve aldıklarını, hayvanların resmi olarak davalı adına kaydedildiği, davalı ile aralarında yazılı adi ortaklık sözleşmesi düzenlendiklerini, bu sözleşmeye göre damızlık düvelerden 6 tanesinin kendisine, 4 tanesinin ise davalıya ait olduğunu, ortaklık konusunun oluşturan hayvanların kendisine ait 6 hayvan olduğunu, davalıya ait 4 hayvanın ortaklığa dahil edilmediğini, hayvanların bakım sorumluluğunun davalıya ait olduğunu, yapılan anlaşmaya göre ortaklık sonunda ana mal olan 6 hayvanın aynen kendisine teslim edileceğini, hayvanlardan elde edilecek buzağı ve süt gibi gelirlerin ise taraflar arasında yarı yarıya pay edileceğini, her türlü giderin de yine yarı yarıya karşılanacağını, hayvanların satımında ise her iki tarafın yazılı onayının alınacağını, davalının ortaklık yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ortaklık giderlerine keyfi olarak belgesiz masraf eklediğini, davalının kendisine (davacıya) ait hayvanları bakımsız bıraktığını ve bu nedenle hayvanların piyasa değerinin çok altında alıcı bulabildiğini, ayrıca davalının, kendisinin yazılı onayı olmaksızın bir kısım hayvanlarını sattığını ve alınan ücreti de kendisine ödemediğini, bazı hayvanların ise öldüğünü söylediğini ancak buna ilişkin hiçbir veteriner kaydı sunmadığını, ortaklıktan elde edilen gelirlere yönelik olarak hiçbir ödeme yapmadığını kendisine yalnızca 5 adet hayvan teslim ettiğini, ortaklıktan doğan alacaklarının ödenmesi için davalıya ... 7. Noterliğin 25/07/2013 tarih ve 23876 yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiğini, davalının ihtarnameye verdiği cevapta hayvanların bir kısmının öldüğünü bir kısmının da satıldığını açıkça ikrar ettiğini belirterek, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ortaklıktan doğan alacaklarına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 34.970,62 TL"ye yükseltmiştir.Davalı, davacı ile aralarında kurulan hayvan ortaklığı kurulduğunu, başlangıçta ortaklığa konulan davacıya ait altı hayvan ile daha sonra bu hayvanlardan doğan yavruların bulunduğunu, ortaklığın bir süre devam ettiğini, davacı ile en son 09/09/2012 tarihinde bir araya gelerek hesap yaptıklarını, anlaşma gereği bazı hayvanların satıldığını, paranın bir kısmını davacıya gönderdiğini, bir kısmı ile de hayvan yemi aldığını, bazı hayvanların hastalanarak öldüğünü, bir hayvanın ise hastalanması nedeniyle kesime gönderildiğini, görülen son hesaptan sonra (ölen ve satılan hayvanlar dışında) ana mal olan 4 inek kaldığını, bunların davacıya ait olduğunu, kalan 4 adet dananın ise ortaklık malı olup henüz paylaşılmadığını, davacıya ait hayvanları vermeye hazır olduklarını, satılan tüm hayvanların davacıya haber verilerek satıldığını, bir kısmı ise davacının telefonlara cevap vermemesi üzerine zorunluluk nedeniyle satıldığını, ölen hayvanların veteriner kayıtları mevcut olduğunu, tüm hayvanların veteriner bakımlarını yaptırdığını, davacının hayvanların bakımına dair hiçbir masrafa katılmadığını, bu nedenle kendisinin yaklaşık 10.000 TL zarara girmesine sebep olduğunu, bu masrafların kendisine ödenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile;
1-Taraflar arasındaki adi ortaklığın başlangıcında alınan 6 inek ile davacının eşine ait olan 38217603 küpe numaralı ineklerin bakımına ilişkin adi ortaklık sözleşmesinde kararlaştırılan sorumluluğunu davalı kusurlu bir şekilde yerine getirmediğinden bilirkişi kurulu tarafından hesaplanan (ek rapor ile inek bazında ineklerin maliyetleri ve cari piyasa değerleri baz alınarak belirlenen ve taraflar arasında ortaklık devam ederken yapılan 09/09/2012 tarihli paylaşım ile davacıya ait olduğu kararlaştırılan)
A. 38620948 küpe numaralı ineğin bilirkişi tarafından hesaplanan bedeli olan 4.331,90 TL"den gerçek satım bedeli olan 1.200,00 TL"nin mahsubu ile bakiye 3.131,90 TL
B. 39435810 (39436523 ile değiştirilen) küpe numaralı ineğin bilirkişi tarafından hesaplanan bedeli olan 4.350,00 TL"den kasaplık et bedeli olan 2.000,00 TL"nin mahsubu ile bakiye 2.350,00 TL
C. 4912 (39561652 ile değiştirilen) küpe numaralı ineğin bilirkişi tarafından hesaplanan bedeli olan 4.365,77 TL"den gerçek satım bedeli olan 1.000,00 TL"nin mahsubu ile bakiye 3.365,77 TL olmak üzere belirlenen 8.847,67 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Sigorta tazminatı olarak davalıya ödenen 1.775,00 TL"nin davacıya ait 1652, 0948, 4559 küpe numaralı inekler ile eşine ait ineğin yavrusu olup davacıya ait olduğu kararlaştırılan 1174 küpe numaralı inekler için yapıldığı anlaşıldığından talep gibi 887,50 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Devlet teşviki olarak davalıya ödenen 8.583,39 TL"nin davalının işletmesinde bulunan 13 adet ineğe ilişkin olduğu ve bunlardan 7603, 1973 (1351 ile değiştirilen) ve 1174 küpe numaralı ineklerin davacıya ait olduğu anlaşıldığından bu hayvanlara isabet eden 1.980,82 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Tespit edilen bu miktarlara ıslahla birlikte faiz istendiğinden ıslah tarihi olan 12/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
5-Süt gelirlerine ilişkin talep ile 5505 küpe numaralı (davacının eşine ait ineğin yavrusu) ineğin satımı nedeniyle zarara uğranıldığına ilişkin talep ile davacının eşinin annesine ait olup sonradan ortaklığa dahil edildiği iddia edilen 4077 küpe numaralı ineğe ilişkin talep ispatlanamadığından reddine, karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm davacının sair tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı ...nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine ...nun 27.maddesinin (HUMK.nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.Somut olayda, muhasebeci ve veteriner bilirkişi tarafından düzenlenen 13.08.2015 havale tarihli bilirkişi raporu ile aynı bilirkişiler tarafından düzenlenen bila tarihli bilirkişi ek raporunda, davalı uhdesinde kalan hayvanların 0948, 5810, 4912 ve 5505 kulak küpe numaralı hayvanlar olduğunu belirtilmesine ve mahkemece bu bilirkişi raporu esas alınarak 0948, 5810, 4912 kulak küpe numaralı hayvanların bedellerinin davacıya iadesine karar verilmiş olmasına karşın, 5505 küpe numaralı hayvana ilişkin olumlu olumsuz hüküm kurulmadığı ve bu hayvanın neden davacıya iadesine karar verilmediği hususunda gerekçede herhangi bir açıklama yapılmadığı, eş söyleyiş ile bu hususun gerekçede tartışılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan; yasanın aradığı anlamda 5505 küpe numaralı hayvana ilişkin gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bunun yanında, davacıya iadesine karar verilen 0948, 5810, 4912 kulak küpe numaralı hayvanların, davalının uhdesinde iken satılmasından ve kesim için kasaba verilmesinden elde edilen gelirlerin, davalı tarafça davacıya teslim edildiği (ödendiği) hususu davalı tarafça ispat edilememesine karşın, inek bedellerinden satış ve kasaplık et bedeli düşülmek suretiyle davacıya iadesine karar verilmesi ve yine bu hususa ilişkin olarak da gerekçede herhangi bir açıklama yapılmamış olması da doğru görülmemiş, bu hususda bozmayı gerektirmiştir.
4-) Ayrıca dava konusu adi ortaklığın(hayvan ortaklığı) niteliğine göre, ortaklık süresince elde dilen süt geliri ve yapılan masrafların, resmi veriler esas alınmak suretiyle benzeri işletmelerin gelir ve giderleri göz önüne alınarak, yapılması gereken harcama ve maliyet bedelleri ile elde edilebilecek süt geliri miktarının konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, yapılan masrafların elde edilen gelirden düşüldükten sonra davacı tarafın ortaklık nedeniyle herhangi bir alacağı olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın davacının süt gelirine ilişkin talebini ispatlayamadığı gerekçesi ile iş bu talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci, üçücü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.