Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/15860
Karar No: 2015/14516
Karar Tarihi: 10.12.2015

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/15860 Esas 2015/14516 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/15860 E.  ,  2015/14516 K.

    "İçtihat Metni"

    ...
    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 15/10/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı,.... muhtarı olduğunu, davalının hakkında ihaleye fesat karıştırmak, görevi kötüye kullanmak ve zimmet suçlarından şikayetçi olduğunu, şikayetlerin tümünden aklandığını, davalının kendisine iftira atmak suçundan yargılanıp mahkum edildiğini beyan ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalı, davacı hakkındaki şikayetleri sonucu eksik inceleme ile takipsizlik kararı verildiğini, kendisinin yasal şikayet hakkını kullandığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının davacıya iftira atmak suçundan yargılanıp mahkum olduğu, eyleminin anayasal hakkın kullanımı ile izah edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
    Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
    -/-
    -2-
    2014/15860-2015/14516

    Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
    Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, davacının Savran köyü muhtarı, davalının da köy halkından olduğu, önceki muhtar döneminde köye ait arazilerin köylüye kiraya verildiği, davalının da bu arazilerden birini kiralamış olduğu, davacının muhtar seçilmesinden sonra tek taraflı olarak kira sözleşmelerinin fesih edildiği ve taşınmazların satışa çıkartıldığı, ayrıca satış sırasında arazilerin üçe ayrıldığı üç ayrı torbadan kura çekildiği ne var ki kimin hangi torbadan kura çekeceğine muhtarlığın karar verdiği anlaşılmaktadır. Davalı, tek taraflı olarak alınan fesih kararının iptali için dava açmış olup yapılan satışa katılmamış olmakla birlikte ihaleye fesat karıştırıldığı, davacının kendi yakınlarını kayırdığı iddiasıyla şikayette bulunmuş, savcılıkça yapılan soruşturma sonunda ihalede herhangi bir usulsüzlük olmadığı, zimmet eylemi bulunmadığı görevin kötüye kullanılmadığı belirlenerek kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Ne var ki yapılan ihalenin şekli ve bazı tanık beyanları davalının söz konusu şikayet dilekçesi içeriğini kısmen doğrulamaktadır. Davalının iftira eylemi uyarınca hakkında kamu davası açılmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder nitelikte bir hüküm olmadığından hukuk yargıcı yönünden ortada bağlayıcı nitelikte bir ceza mahkemesi kararı bulunmamaktadır.
    Şu durumda, davalının, davacı hakkında şikayetçi olmasında olağan kuşku ve somut emarelerin bulunduğunun kabulü ile istemin tümden reddi yerine, bir bölümünün ödetilmesine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi