11. Hukuk Dairesi 2019/2006 E. , 2020/360 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/04/2013 tarih ve 2012/236-2013/71sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “SABAH” ve “SABAH” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, “SABAH” ibaresinin müvekkili tarafından çok uzun zamandır kullanılan tanınmış bir marka olduğunu, davalı şahsın “HERSABAH” ibareli markasını müvekkiline ait “SABAHLIYORUM” ve “SABAH SARI SAYFALAR” ibareli markalar ile aynı olan 35. sınıfta tescil ettirmek üzere 2010/46169 numarası ile davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvuruya karşı yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK’in 27/08/2012 tarih 2012-M-2588 sayılı kararı ile 556 sayılı KHK 8/1-b ve 35. maddelerine dayalı olarak reddedip, 7/i ve 8/4 maddeleri açısından ise incelenmeksizin değerlendirme dışı bıraktığını, dava konusu olayda 8/1-b maddesinde aranan şartların hepsinin mevcut olduğunu, taraf markalarındaki esas unsurun “SABAH” ibaresi olduğunu, davalı şahıs markasındaki “HER” ibaresinin markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, iltibasın kaçınılmaz olduğunu, davalı şahsın markasının tüketici nezdinde müvekkiline ait bir marka olduğunun zannedilebileceğini, davalı şahsın başvurusunun kötü niyetli olduğunu, zira davalı şahsın müvekkilinin markalarından haberdar olmamasının imkansız olduğunu, aynı sınıfta tescil isteminde bulunulmasının tesadüf olarak nitelendirilemeyeceğini, ayrıca 556 sayılı KHK 8/4 7/1-f maddelerinde yer alan şartların tümünün dava konusu başvuruda gerçekleştiğini ileri sürerek, YİDK’in 27/08/2012 tarih 2012-M-2588 sayılı kararının iptaline, dava konusu 2010/46169 sayılı “HER SABAH” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, dava konusu başvurunun bütünlük oluşturduğunu, davacının bilinir hale gelen markaları değerlendirildiğinde diğer davalının aynı mal/hizmet sınıfında başvurusunun olmadığını, markalar arasında aynılık ve benzerlik bulunmadığını, iltibas tehlikesinin meydana gelmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “SABAH” ibareli markaların habercilik sektöründe tanınmışlık vasfının bulunduğu, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “SABAH” ibaresinden oluştuğu, anılan kelimenin 35. sınıf hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, davalı başvurusunun konusu olan işaretin “HERSABAH” ibaresinden oluştuğu, asıl ve ayırt edici unsurunun “HERSABAH” sözcüğü olduğu, “HER” ibaresinin “SABAH” sözcüğü yanında bulunmasının ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı ve anlamsal, görsel ve sesçil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı, başvuru kapsamında yer alan 35. sınıf hizmetlerin tamamının davacı markalarının ve bu arada 2006/2281 sayılı markanın kapsamında aynen yer aldığı, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makûl ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı ürün ve hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki 35.sınıf ürün ve hizmet alımlarında aynı markayla sunulan mal ve hizmetlerden satın almak veya yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, davacının “SABAH” ibareli tanınmış ve seri markalarının bulunduğu, davalı başvurusunun da bu seri markaların arasına sızmış bulunduğu, bu hâlin öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, davacı markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerle ilişkilendirilmesi kaçınılmaz nitelikteki 35. sınıf hizmetler için başvurunun tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından haksız yararlanma sağlayabileceği, zira davalının davacı markalarının reklâm gücünden haksız biçimde yararlanacağı ve satışlarını artıracağı, diğer yandan davacı ile aynı kalitede hizmet sunulamaması durumunda tüketicilerin bunun sonuçlarını davacı markalarına mâl edeceği, bu şekilde davacı markasının giderek sıradanlaşacağı, ayırt edici gücünün ve etkileme alanının zayıflayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK"in 2012-M-2588 sayılı kararının iptaline, davalı başvurusu marka olarak tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı Kurum vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 14/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.