Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5683
Karar No: 2018/7969
Karar Tarihi: 20.11.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/5683 Esas 2018/7969 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/5683 E.  ,  2018/7969 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi


    Davacılar vekili tarafından, 21.12.2015 tarihinde verilen dilekçeyle ... iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 10.11.2016 tarihli hükmün ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından talep edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.11.2018 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -K A R A R-
    Dava, inançlı işlemden kaynaklanan ... iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacı ..."in eşi ..."ın 08/09/2014 tarihinde trafik kazasında vefat ettiğini, geriye davacıların mirasçı kaldığını, kaza nedeniyle ... Sigorta A.Ş. tarafından davacı ve çocukları adına 240.000 TL civarındaki paranın davacının işlerini vekalet ile takip eden... tarafından davalı ve eşinin de hazır bulunduğu taraflara ait konutta teslim edildiğini, bu paranın aynı dakikada evin büyüğü de olan davalı kayınvalide tarafından alındığını ve saklandığını, bu para ile davacı/mirasçılar adına taşınmaz satın alınmasının kararlaştırıldığını, nitekim ertesi gün satın almak için daireler aranmaya başlandığını, 6 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin uygun bulunarak toplam 210.000,00TL bedelle satın alındığını, davacı ..."in taşınmazların kendisi ve çocukları adına tescil edileceğini düşündüğünü, daha sonradan iki bağımsız bölümün de kayınvalide davalı ... adına tescil edildiğini öğrendiğini, 484 ada 2 parsel, zemin kat 6 ve 2. kat 10 nolu mesken nitelikli taşınmazların mevcut tapularının iptali ile 10 nolu bağımsız bölümün davacı ..."a, 6 nolu bağımsız bölümün de sigortadan elde edilen destekten yoksun kalma tazminatlarına orantılı olarak ..., ..., ..., ... adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesi tarafından "davacı ..."in hile ve tehditle iradesinin fesada uğratılarak parasının elinden alındığını ispatlayamadığı, aksine davalı ile birlikte mirasın reddi ve çocuklarına davalının kayyım atanması için ortak hareket ettiği, davacı ..."in davalı ile aralarında söz konusu paranın davaya konu meskenin alımında kullanılacağına dair yeterli ve inandırıcı delil sunamadığından" davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacılar vekili yasal süresi içinde istinaf yoluna başvurmuş Bölge Adliye Mahkemesince "...Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taşınmazların mülkiyetinin davacılara intikalini gerektirecek herhangi bir yazılı delilin sunulamamış olması, davacıların bedel isteğinde de bulunmamış olmaları, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK"nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re"sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın istinaf başvurusunun esas yönünden reddine..." karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 E. 2015/2838 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacıların murisi ... 08.09.2014 tarihinde vefat etmiş, davacılar ... Batı 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1393 Esas -2015/360 Karar sayılı ilamı ile muris ..."ın mirasını reddetmişlerdir. Muris ..."ın ölümü nedeniyle dava dışı ... Sigorta A.Ş. tarafından 15.06.2015 tarihinde 268.000,00TL tazminatın davacılara ödendiği dosya içerisinden anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacılar muris ..."ın mirasını reddetmişlerse de, ölüm nedeni ile ödenen tazminat murisin terekesine dahil değildir. 2918 sayılı KTK"nun 92/b maddesinde, işletenin yakınlarının (eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşlerinin) "her türlü zararları" değil, yalnızca "mallarına" gelen zararlar sigorta kapsamı dışında bırakılmıştır. Çünkü mallarda miras söz konusudur. Buna karşılık "canlarına" gelen zararlar sigorta kapsamındadır. Anılan yakınlar, destekten yoksunluk ve bedensel zararlar söz konusu olduğunda "üçüncü kişi" konumundadırlar. Çünkü, bu tür zararlar onların "kendi zararları"dır ve tazminat isteme hakları, miras veya herhangi bir yolla başkalarından geçen bir hak değil, kişiliklerine sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Yasa"nın bu hükmü, tartışılamayacak kadar açık, anlaşılır ve nettir.
    Dava konusu 6 ve 10 numaralı bağımsız bölüm maliki davalı Hediye Aktaş 19.10.2015 tarihli ifade tutanağında "...... vefat eden oğlumun eşi olur. Oğlum geçen sene trafik kazasında vefat etti. Bununla ilgili sigortadan bir miktar para yattı. Karşılığında iki daire aldık..." şeklinde beyanda bulunarak dava konusu dairelerin davacılar adına sigorta şirketinin ödediği bedel ile alındığını imzalı beyanı ile ikrar etmiştir. Bu nedenle davacı davasını ispatladığından davanın kabulü ile dava konusu dairelerin davacılar adına miras hisseleri oranında tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 1.630,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 20.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi