1. Hukuk Dairesi 2020/1556 E. , 2021/2453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...nın maliki olduğu 17, 264 ve 287 parsel sayılı taşınmazları bağış suretiyle, 235 ve 239 parsel sayılı taşınmaları ise ölünceye kadar bakma akdiyle davalı oğluna temlik ettiğini, işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olup saklı payı zedeleme kastı ile yapıldığını ileri sürerek, tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, 235 ve 239 parsel sayılı taşınmazların ölünceye kadar bakma akdiyle devredilip akdin gereklerinin tam olarak yerini getirildiğini, anılan taşınmazlar bakımından tenkisin söz konusu olamayacağını, diğer taşınmazların ise minnet ve şükran duygusu ile kendisine bağışlandığını, tenkise tabi olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; " Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma, uygulama ve alınan raporların hükme yeterli ve elverişli olmadığı, sabit tenkis oranı hesaplanırken net terekenin tespitinde hatalar (örneğin davalıya bağış suretiyle temlik edilen 17 ve 287 parsel sayılı taşınmazlarda murisin 1/2 payını devretmesine rağmen tamamının devredilmiş gibi tenkis hesabı yapıldığı, davalıya ait olduğu sabit olan muhtesatların tenkis hesabına dahil edildiği v.s.) yapıldığı, pay ve toplama yanılışlıkları ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, davaya konu 17, 235, 239 ve 287 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıldan sonra davalıya temlik ettiği açık olup öncelikle temliklerin saklı payı zedelemek kastı ile yapılıp yapılmadığının tespiti, saklı payı zedeleme kastının saptanması halinde yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacıların tapusuz üç adet taşınmazın davalıya ait olduğu yönündeki beyanları dikkate alınarak anılan üç adet tapusuz taşınmaz ile Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/748 Esas, 2011/433 Karar sayılı kararına konu 287 ve 264 parsel sayılı taşınmazlardaki muhtesatların davalıya ait olduğu dikkate alınarak denetime elverişli tenkis raporu alınması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.”gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ... maliki olduğu 287 ve 17 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2 payı 26.01.1988 tarihinde bağış suretiyle, 239 ve 235 parsel sayılı taşınmazları ise 10.03.1992 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle davalı oğlu Cavit’e temlik ettiği, 264 parsel sayılı taşınmazda murisin davalıya bir temlikinin olmadığı, 1932 doğumlu mirasbırakan ...’in 06.12.2003 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak çocukları davacı ... ve Havva ile davalı ...’in ve dava dışı eşi Lüftiye’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar.
Ne var ki; mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma gereklerinin tam anlamıyla yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; bozma ilamından sonra taraf tanıklarının yeniden dinlenilmediği, bozmadan önce dinlenen tanık beyanlarında ise; tenkis istemi yönünden uyuşmazlığı çözecek nitelikte beyanlarının alınmadığı,bir başka ifadeyle mirasbırakan tarafından yapılan kazandırmaların 4721 sayılı TMK’nın 564/4 fıkrası gereğince saklı pay kurallarını ihlal etme kastı ile yapılıp yapılmadığının sorulmadığı,sadece ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan bakım borcu açısından ifadelerinin alındığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca,temliklerin saklı payı zedeleme kastı ile yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi için taraf tanıklarının yeniden beyanlarına başvurulması,saklı payı zedeleme kastının saptanması halinde yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacıların tapusuz üç adet taşınmazın davalıya ait olduğu yönündeki beyanları dikkate alınarak anılan üç adet tapusuz taşınmaz ile Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/748 Esas, 2011/433 Karar sayılı kararına konu 287 ve 264 parsel sayılı taşınmazlardaki muhtesatların davalıya ait olduğu dikkate alınarak denetime elverişli tenkis raporu alınması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.