20. Hukuk Dairesi 2016/11173 E. , 2017/3760 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1989 yılında yapılan kadastro sırasında .... köyü 3188 parsel sayılı 1.600 m² yüzölçümündeki taşınmaz, senetsiz ve belgesizden mera niteliği ile sınırlandırılmış, 30.03.1990 - 30.04.1990 tarihleri arasında askı ilânı yapılarak itirazsız kesinleşmiştir.
Davacı ... Yönetimi 25.03.2010 havale tarihli dilekçe ile çekişmeli taşınmazın üzerinde orman ağaçları bulunduğu, orman sayılan yerlerden olduğu halde mera komisyonunca mera olarak tahsis edildiği, mera tahsis kararı ile mera özel sicil kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili ve davalıların el atmalarının önlenmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmadığından Orman Yönetiminin kadastrodan önceki sebeplere tutunarak temyize konu davayı açtığı, her ne kadar .... İl Mera Komisyonunca yapılan mera tahsis işleminin askı süresi içinde dava açılmış ise de mera komisyon kararının kadastro tespitinden farklı bir maddi olgu ortaya koymadığı, yörede yapılan genel arazi kadastro çalışmalarının 30.03.1990 - 30.04.1990 tarihleri arasında ilân edilerek 01.05.1990 tarihinde kesinleştiği, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı, hak düşürücü sürenin istek olmasızın kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan askı ilânının 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık süreyi durdurmayacağı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.09.2011 tarihli ve 2011/11105 E. - 10714 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: ""...Gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında Hazine tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile Hazine arasında bir ayrım da içermemekte ise de “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır (örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları).
Açıklanan hususlar gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, tarafların sav ve savunmaları ile delilleri sorulup, gerekli inceleme ve araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır. " denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyduktan sonra davanın reddi ile çekişmeli 3188 sayılı parselde bulunan 1.600 m² yüzölçümlü taşınmazın mera vasfıyla orta malı olarak özel siciline kaydına karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4342 sayılı Kanun uyarınca Uşak İl Mera Komisyonunca verilen mera tahsis kararına itiraz, elatmanın önlenmesi, mera sicil kaydının iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmamış olup, ... İl Mera Komisyonunca 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılıp 23.02.2010 - 27.03.2010 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmeyen mera tahsis çalışması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek davanın reddi ile taşınmazın mera vasfıyla orta malı olarak özel siciline kaydına dair hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, dava reddedildiği halde, yargılamada vekil ile temsil edilen davalı Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru değil ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi, hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, kararın hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinin hükümden çıkarılmasına ve hükmün son bendine “Davanın reddi nedeniyle kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1320,00.-TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,"" ibaresi yazılmasına ve hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.