Esas No: 2018/1333
Karar No: 2018/2309
Karar Tarihi: 05.07.2018
Bölücülük propagandası yapmak - görevli memura mukavemet - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/1333 Esas 2018/2309 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2018/1333 E. , 2018/2309 K.
"İçtihat Metni"
TALEP: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2018 tarih ve 2018/10880 sayılı yazısı ile,
Bölücülük propagandası yapmak ve görevli memura mukavemet suçlarından sanık ..."ın, 3713 sayılı Kanununun 8/1, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 59/2 (iki kez) ve 258/1-3. maddeleri uyarınca 1 yıl sekiz ay hapis, 1 ay 20 gün hapis ve 83.333.333 Türk Lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Diyarbakır (Kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 21.02.1994 tarihli ve 1992/437 esas, 1994/58 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 3713 sayılı Kanunun 8/1. maddesinde öngörülen cezanın nev"i ve miktarında değişiklik yapıldığından bahisle 3713 sayılı Kanunun 8/1 ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 59/2. maddeleri 10 ay hapis cezasına, 647 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine dair Diyarbakır (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.11.1995 tarihli ve 1992/437 esas, 1994/58 sayılı ek kararının da kesinleşmesinden sonra hükümlünün memnu hakların iadesi talebi üzerine, memnu hakların iadesi yönünde karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Diyarbakır (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.09.2016 tarihli ve 2016/80 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Türk Ceza Kanununda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir düzenleme olup, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usul Kanununun 416 ve 420. maddelerinde yer alan "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kurumuna, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda yer verilmediği, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlendiği, bu düzenleme ile ceza mahkûmiyetinden doğan müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlandığı, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı Kanun dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, anılan Kanunun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiğinin belirtildiği, yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekeceği, bu nedenle, mahkûm olduğu erteli hapis cezası 29.11.1995 tarihinde, hapis cezası da 14.09.1994 kesinleşen hükümlünün talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Kanununa eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece her iki suça ilişkin bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 24/01/2018 gün ve 94660652-105-21-369-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
OLAY:
Kanun Yararına Bozma istemine dair talepleri içeren Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 24.01.2018 tarihli 94660652-105-21-369-2018-Kyb sayılı yazısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talepnamesi ekinde Dairemize gönderilen 10 adet dosya ve 1 adet klasörün fiziki incelenmesinde özetle;
1 adet mavi renkli dosya üzerinde Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/270 esas ve 2009/344 karar, 26.05.2009 tarih, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... isimlerinin sanık olarak yazıldığı, içerisinde adları belirtilen sanıklar ile ilgili olarak uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma sağlama suçu kapsamında düzenlenen ve kolluk tarafından Zorba Operasyonu olarak adlandırılan operasyona yönelik olarak tanzim edilen bir kısım soruşturma ve kovuşturma evraklarının yer aldığı,
1 adet üzerine DMO kaşesi bulunan karton dosya içerisinde yer alan 1 adet yarım kapaklı karton dosya içerisinde ise, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13.10.2010 tarih 2010/351 esas ve 2010/21549 karar sayılı ilamı ile kesinleşen Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin (kapatılan CMK 250. maddesi ile görevli) 2008/270 esas ve 2009/344 karar sayılı ilamına yönelik hazırlanan yerine getirme fişlerinin, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/270 esas, 2009/344 karar sayılı 29.08.2012 tarihli uyarlamaya yönelik ek kararı ile Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/61 esas ve 2008/112 karar sayılı 25.04.2008 tarihli görevsizlik kararı başta olmak üzere ve bir kısım hükümlüler hakkındaki infaz evrakları ve mahsup kararlarının bulunduğu;
1 Adet üzerinde 2012/132 esas 2012/118 karar 27.09.2012 tarih hak. Ver. Kar. İtr. ... ibareleri yazılı olan karton dosya içerisinde ... hakkındaki adli para cezasının infazına dair belgelerin, mavi renkli şeffaf dosya içerisinde, ... hakkındaki adli para cezasının infazına dair belgelerin, ayrıca karton dosya içerisinde, ... hakkındaki adli para cezasının infazına dair belgelerin ve ... hakkındaki adli para cezasının infazına dair belgelerin ise mavi renkli şeffaf dosya içerisinde yer alacak şekilde bulunduğu,
1 adet üzerinde ..., para cezası ibarelerinin yazılı olduğu karton dosya içerisinde hükümlü hakkındaki adli para cezasının infazına dair belgelerin bulunduğu;
1 adet üzerinde ... 2012/131 esas, 2012/113 karar, 27.09.2012 tarih, hak.ver.cez.itr. ibaresinin yazılı olduğu karton dosya içerisinde, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/270 esas ve 2009/344 karar sayılı kesinleşen ilamı kapsamında bir kısım hükümlüler hakkında hükmedilen cezaların infazına yönelik olarak hazırlanan yerine getirme fişleri ile infaz belgelerinin ve çeşitli kararların bulunduğu,
1 adet üzerinde 414, ..., 07.11.2009 ibareleri yazan karton dosya içerisinde ... ile ilgili infaz evraklarının bulunduğu,
1 adet üzerinde ..., -123, vasi istenecek, vasi istendi, vasi vardır ibareleri yazılı bulunan karton dosya içerisinde hükümlü ... ile ilgili infaz evrakları ve şartlı tahliye kararının bulunduğu,
1 adet üzerinde il:2012/443, ..., 15.000TL adli para, 20 Taksit ibarelerinin yazıldığı karton dosya içerisinde, hükümlü ... hakkındaki adli para cezasının infazına dair belgelerin bulunduğu,
1 adet üzerinde ..., 2012/7-3938, 12/7-3938 ibarelerinin yazılı bulunduğu karton dosya içerisinde hükümlü ... ile ilgili infaz evraklarının, yarım kapaklı üzerine taksit 20, her ayın 15"i 1 taksit 15.03.2012 ibaresi yazılı bulunan karton dosyanın bulunduğu;
1 adet üzerinde 2008/, 2008/270 , gölge dosya ibaresi yazılı bulunan karton dosya içerisinde ... ve ... hakkında tanzim edilen infaz belgelerinin ve bir kısım kararların bulunduğu,
Belirtilen dosyaların Kanun Yararına Bozma isteminde bulunulan dosya ile bağlantısının ve ilgisinin bulunmadığı, UYAP sisteminden yapılan inceleme de belirtilen belgelerin bulunmadığı görülmüştür.
1992/437 ibaresinin yazılı bulunduğu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Dosya Gönderme Formuna göre Diyarbakır Kapatılan 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.09.2016 tarihli 2016/80 değişik iş sayılı ... hakkındaki kararı ile ilgili, 1 adet karton dosya içerisinde yer alan olay ile ilgili yargılaması yapılan diğer sanıklar ile ilgili belgelerinde yer aldığı anlaşılmakla yapılan incelemede;
18.07.1992 tarihnde 23:30 sıralarında ... Mahallesi ... Caddesi, ... Yapı Kooperatifi C ve D blok arasındaki boş alanda yapılan ve kanunsuz siyasi gösteriye dönüşen düğünün dağıtılması ve saldırganların durdurulması için yapılan uyarı üzerine başlayan olaylar sonucunda yapılan ikaz atışına silahla karşılık verilmesi, memura saldırı ve mukavemette bulunulması, polis aracına zarar verilmesi akabinde şahısların dağılarak D blok içerisinde yer alan 11 ve 15 nolu dairelere kaçmaları akabinde takip edilerek yakalanmaları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında;
19.07.1992 tarihli teşhis tutanağı ile düğünde davetliler arasında olduğu tespit edilen sanığın, yakalamayı müteakip saat 04:20 de yapılan muayenesinde kafa arkasında, kafa sol oxipital bölgede, arka pariatal bölgede künt cisimle oluşturulmuş maddi yaralanmaları, ense ile sağ omuz arkasında ekimoz, sağ skapula üzerinde ise ödem, sol dizkapağı ile sağ diz kapağı altında ekimoz, sağ tibia ortasında erezyon ve sıyrık bulunduğuna ve hayati tehlikesinin bulunduğuna dair geçici rapor tanzim edildiği, 19.07.1992 tarihinde kollukça "sanık ifade tutanağı" olarak tanzim edilen tutanakların incelenmesinde bir kısım şüpheli ifadelerinde BİJİ PKK, BİJİ APO, BİJİ KÜRDİSTAN şeklinde slogan atıldığı, sarı, kırmızı, yeşil renkli bez parçalarının sallandığı, polis ekibinin uyarısı üzerine kalabalığın karşı çıkarak polis ekibine taş, sopa ve sandalyeler ile saldırdığı, polis minibüsünün camlarının kırıldığı, polis tarafından uyarı atışı yapılmasına müteakip kalabalık içerisinden silahla ateş edilerek karşılık verildiğinin belirtildiği,
Sanığın 19.07.1992 tarihinde saat 17:45 te müdafii bulunmadığı anlaşılan kolluktaki ifadesinde özetle; arkadaşının düğününde hizmet etmek için bulunduğu esnada polis memurlarının bir kişiyi götürmeleri üzerine düğünün biteceğini, huzurun bozulmaması için müdahale edilmesi amacıyla konuştuğu esnada kardeşinin de yanında bulunduğu sırada, polislerce kendisi ve kardeşinin götürülmek istenildiğini bu sırada yaşanan arbedede tartaklandığını, o anda taşların atıldığını ve polis otosunun camlarının kırıldığını, polis memurlarının havaya ateş açtığını, silah sesleri duyduğunu ancak atılan taşlar nedeni ile yere kapaklandığı için kimin silah kullandığını görmediğini, düğünde yasa dışı slogan atılmadığını ancak tanımadığı kişilerce renkli kumaşların sallandığını gördüğünü özetle beyan ettiği,
Olay yakalama, zapt etme tutanağına göre özetle; ..."ya ait olduğu öğrenilen düğün merasiminde bölücü mahiyette sloganlar atıldığının öğrenilmesi üzerine olay yerine giden polis ekiplerince ikaz yapılmak istenildiği sırada ... ve ... tarafından yönlendirilen ellerinde yeşil, sarı, kırmızı renkli bezleri sallayan ve küfürler etmek sureti ile "biji apo, biji pkk, biji kürdistan, şerok apo, kürdistan faşizme mezar olacak, vur gerilla vur,kürdistanı kur" içerikli sloganlar atarak eylemlerini devam ettiren ve bu esnada da apartmanların balkonlarından saksıların atılmasını müteakip yapılan uyarılar üzerine, görevlilere taş ve sopalar ile saldırıldığının, anons yapmaya çalışan ekip amirinin darp edildiğinin, gömleğinin yırtıldığının ve telsiz anteninin kırıldığının, resmi plakalı otoya taşlı sopalı saldırıda bulunarak zarar verdildiğinin, polis memurlarınca bu esnada saldırıların durdurulması amacı ile ateş açılması üzerine saldırgan gurubun içerisinden kimliği belirlenemeyen kişilerin silah kullandıklarının, takviye ekip gelmesine müteakip aralarında ..."ında bulunduğu kişilerin olay yerinde ve kaçan diğer şahısların ise D blok içerisinde saklandıkları dairelerin kapılarının yapılan uyarı ile bazılarının ise zor kullanmak sureti ile açılarak yakalandıklarının, olay yerinde kürsü diye tabir edilen ve polise saldırıda kullanılan kırık masaların, kırmızı sarı yeşil renkli bez parçalarının ve 3 adet MKE yapımı 9 mm çaplı kovan, 2 adet 7.65 mm çaplı geco marka boş kovanın, 12 parça "serxwebun" isimli PKK"nın 10"uncu zafer yılı kutlu olsun konulu döküman parçalarının bulunduğunun belirtildiği,
20.07.1992 tarihinde DGM savcısı huzurunda alınan bir kısım ifadelerde de "biji apo, serok apo, biji kürdistan, biji pkk" gibi sloganların düğünde atıldığı ve kırmızı, sarı, yeşil renklerden oluşan şallar ile oyun oynandığı, silah seslerinin duyulduğuna dair beyanları içerir ifade tespit tutanaklarının bulunduğu, ..."ın ise beyanında düğün yerinde sloganların atılmadığını ancak sarı yeşil, kırmızı renkli şallar ile oynandığını bunun üzerine polislerin düğün yerine gelmeleri damadında polislerin yanına gitmek istemesi üzerine kendisinin damadı göndermeyerek polislerin yanına gittiğini, bu esnada polislerin bir şahsı götürmek istediklerini, kardeşinin de yanına bulunduğunu, polislerin kendisini götürmek istemeleri üzerine kalabalığı uzaklaştırdığını, vücudundaki ekimozların polisler ile olan itişme ve kalkışma nedeni ile olduğunu, polislerin kendisini dövdüğünü beyan ettiği,
Kapatılan Diyarbakır 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Yedek Üyeliğinin 1992/162 müt no sayılı 20.07.1992 tarihli sorgu tutanağı ile sorgusu yapılan ..."ın ifadesinde özetle; düğün yerinde slogan atılmadığını, sarı yeşil kırmızı renkli bez parçalarının düğün yerinde tanımadığı kişilerce sallandığını gördüğünü, polislerin düğüne müdahale ettiklerini, polisler ile konuşmaları esnasında taşların atıldığını, polislere vurmadığını ancak kendisinin polislerce dövüldüğünü, başından yaralandığını kendisinin polislere vurmadığını beyan ettiği ve düğün yerinde bölücülük propagandası yapmak, görevli memura mukavemet, kamu malına zarar vermek suçlarından tutuklandığı ve hakkında 20.07.1992 tarihli tevkif müzekkeresinin düzenlendiği,
Yırtılmış vaziyette bulunan serxwebun dergisine ait parçalar ile sarı, kırmızı, yeşil renklerden oluşan 3 adet puşinin 20.07.1992 tarihinde Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiğine dair tutanağın ve emanet makbuzunun ayrıca olay yerinde bulunan puşiler ile zarar verilen polis minübüsü ile anteni kırılan polis telsizine ait resimlerinde dosya içerisinde bulunduğu görülmüştür.
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 1992/1819 hazırlık, 1992/791 esas, 1992/755 iddianame numaralı 30.07.1992 tarihli iddianamesi ile sanığın diğer 27 sanık ile birlikte olay tarihinde Bağlar Hatboyu Caddesi Öğretmenler Sokak Yapı koop. C ve D bloklar arasında sanıklardan ..."nın düğün merasiminde "Biji Pkk, Biji Apo, Biji Kürdistan, Serok Apo, Kürdistan Faşizme mezar olacak, vur gerilla vur, kürdistanı kur" şeklinde slogan attıkları, sarı kırmızı, yeşil renkli şalları salladıkları, kendilerine ikaz etmek isteyen güvenlik görevlilerine taş ve sopalar ile saldırıp yaraladıkları, bu arada topluluk içinden silah atıldığı, olay yerinde görevli bir polis memurunun telsizinin anteni ile ekip otosunun camlarını kırdıkları bilahare olaya müdahale eden güvenlik görevlilerince yakalandıkları, iddia, tevilli ikrar, doktor raporları, olay zaptı ve teşhis tutanağı ile tüm evrak kapsamında anlaşılmakla; sanıkların 2845 sayılı yasa hükümlerine göre yargılanarak eylemlerine uyan 3713 sayılı yasanın 8/1, TCK"nın 258/2, 516/3, 517, 522, 3713 sayılı yasanın 5 maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına, bır kısım sanıklar hakkında yaşları nedeni ile TCK 55/3 ile 2253 sayılı yasanın 12/2 maddelerinin tatbikine ,1992/438 sıraya kayıtlı emanetin müsaderesine karar verilerek cezalandırılmalarının talep edildiği görülmüştür.
20.07.1992 tarihli ekspertiz raporu ile olay yerinde bulunduğu belirtilen 4 adet parebellum tipi kovan ile 3 adet 7.65 mm çapındaki kovanlar üzerinde inceleme yapıldığı, inceleme konusu kovanlar ile bilinmeyen olaylar bölümünde kayıtlı bulunan verilerin karşılaştırılmasında irtibat bulunmadığı belirtilmiştir.
Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1992/437 esasına kayden yürütülen yargılamada 30.09.1992 tarihinde yapılan duruşmada verilen ara karar ile tutuklu sanıkların bihakkın tahliyelerine karar verilmiştir.
İç İşleri Emniyet Genel Müdürlüğünün dosya içerisinde yer alan 20.12.1993 tarih ve 333450 sayılı yazı cevabına göre aselsan telsizinin antenin fiyatının 140.000-TL olduğu bildirilmiştir.
02.09.1992 tarihinde yapılan ilk duruşma zaptındaki beyanına, 10.01.1994 havale tarihli sabıka kaydına göre sanığın adli sicil kaydı bulunmamaktadır.
Tutanak mümzilerinin dinlenildiği, olay yerine sonradan gelen polis memurlarının haricinde dinlenen 3 tutanak mümzisi tanığın sanık aleyhine beyanda bulundukları, dinlenen mümzilerin tutanak içeriklerini doğruladıkları duruşma zabıtlarından anlaşılmaktadır.
14.02.1994 tarihli 14 nolu oturumun yapıldığı duruşmada; eylemin bir bütün olarak değerlendirilip ızrar suçunun memura mukavemet suçunun unsurları içerisinde yer aldığından sanık ve kardeşi hakkında 3713 sayılı kanunun 8/1, TCK"nun 258/1-3, 3713 sayılı yasanın 5 maddesi gereğince cezalandırılması, 516/3 maddesinden açılan davada ceza tayinine yer olmadığına karar verilmesi, diğer sanıklar hakkında ise delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesinin iddia makamınca mütalaa olunduğu;
Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1992/437 esas, 1994/58 karar sayılı 21.02.1994 tarihli gerekçeli kararında özetle; olay yakalama ve arama tutanağı, olay yeri inceleme ve zapt tutanağı, zabıt mümzisi tanıkların beyanları ve diğer deliller dikkate alınarak, olay günü ..."nın düğün töreninde sanığın düğüne katılan diğer şahıslar ile birlikte ellerindeki sarı kırmızı yeşil renkli bezler ile oyun oynayıp şarkı söylediği sırada topluluk ile birlikte "biji apo, biji pkk, biji kürdistan, serok apo, kürdistan faşizme mezar olacak, vur gerilla vur kürdistanı kur" şeklinde sloganlar söylediği, bu durumun tanık 3 zabıt mümzisince görülüp beyanları ile tespit edildiği, olay yerinde bulunan ekip amirinin düğün sahibini araması esnasında ..."ın kendisini düğün sahibi olarak tanıttığı ve ekip amirine "sen topluluğa müdahale etme ağzımızın tadını bozma kenara çekil" diye cevap verdiği, ekip amirinin sanığı topluluğun dışına çıkarıp konuştuğu sırada orada bulunan iki kişinin ellerini kaldırıp zafer işareti yaptığı, polis memurlarının bu iki şahsı tutup götürdüğü sırada sanığın "bu iki kişiyi bırak sonra kötü olur" dediği, sanığın ekip aracına doğru götürülürken aniden üstünü başını yırtıp bağırmaya başladığı, bu sırada kardeşi sanık ..."in "kardeşimi götüremezsiniz" diyerek ekip amirinin üzerine saldırdığı, arkadan gelen kalabalığın güvenlik görevlilerine taş ve sopa ile saldırdığı, sloganlar söylediği, ekip amirinin merkezden elindeki telsiz ile yardım istediği sırada sanık ..."ın telsize saldırıp anteni kırdığı, atılan taşlar ile ekip aracının camlarının kırıldığı, ekip amirinin ..."i kendisine siper edip taşlardan korumaya çalıştığı sırada sanık ile arasında boğuşma yaşandığı, bu esnada sanığın "saldırın öldürün" diye bağırdığı, ek güvenlik güçleri gelince topluluğun dağıldığının kabulü ile sanığın topluluk ile birlikte "Biji apo, Biji PKK, Biji Kürdistan, Serok Apo, Kürdistan faşizme mezar olacak, vur gerilla vur Kürdistanı kur" şeklinde slogan söyleme eylemlerinin 3713 sayılı Kanunun 8/1"nci maddesi kapsamında Devletin Ülkesi ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğü Aleyhine propaganda yapmak suçunu oluşturduğu, bu suçun maddi ve manevi unsurlarının tamamlandığı, ekip amiri olan komiser yardımcısına karşı saldırı eylemlerinin TCK"nın 258/1"nci maddesi kapsamında görevli memura mukavemet suçunu oluşturduğu, bu suçunda maddi ve manevi unsurlarını tamamladığı, görevli memura mukavemet suçunu sanığın kendisini kurtarmak amacıyla işlediğinden hakkında TCK"nın 258/3. maddesinin tatbik edildiği, telsizin antenini kırması eyleminin komiser yardımcısına mukamevet suçunun unsuru olması, bu suç içerisinde eridiğinden ayrıca kamu malına zarar vermek suçundan ceza tayin edilmediği, aracın camını kırdığının tespit edilememesi nedeniyle delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği gerekçesi ile;
1-a-)Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Ülkesi ve Milleti aleyhine bölünmez bütünlüğü aleyhine propaganda yapmak suçunu işledikleri sabit görüldüğünden eylemlerine uyan 3713 S.Knun 8/1 maddesi uyarınca suçun işleniş şekli yeri ağırlığı, sanıkların izlenimleri sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak İKİ ŞER YIL AĞIR HAPİS VE 50.000.000-TL" ER LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA,
Ağır Para Cezası 3506 S.K nun ek md. 2 göre iki kat arttırılarak 100.000.000-TL ER LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA,
Yukarıdaki gerekçelere binaen sanıklar hakkında TCK"nın 59/2 maddesinin tatbiki ile cezalarının 1/6 oranında indirilemesine ve böylece sanıkların bu suçtan ayrı ayrı BİRER YIL SEKİZER AY HAPİS VE (83,333,333) SEKSENÜÇ MİLYON ÜÇYÜZ OTUZÜÇ BİN ÜÇYÜZ OTUZUÇ LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA,
b-)Görevli memura mukavemet suçunu işledikleri sabit görüldüğünden;eylemlerine uyan TCK"nın 258/1 madde ve fıkrası gereğince suçun işleniş şekli, yeri ağırlığı sanıkların izlenimleri, sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak ALTIŞAR AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA,
Sanık ..."ın suçu kendisini tehditten kurtarnak amacıyla işlediğinden sanık ..."ında suçu kardeşini tevkiften kurtarmak amacıyla işlediğinden TCK"nın 258/3 madde ve fıkrasının tatbiki ile sanıkların İKİŞER AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA,
Yukarıdaki gerekçelere binaen sanıklar hakkında TCK"nun 59/2 maddesinin tatbiki ile verilen cezanın 1/6 oranında indirilmesine ve böylece sanıkların ayrı ayrı BİRER AY YİRMİŞER GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Suçun işlenmesindeki özellikler sanıkların olaylar sırasındaki tutum ve davranışları dikkate alınarak her iki sanık hakkında 647 S.K nun 4 ve 6 maddelerinin tatbikine yer olmadığına,
c-) Sanık ..."ın polis memurunun elindeki telsizin antenini kırmak suçu mukavemet suçu içinde değerlendirildiğinden sanık hakkında bu suçtan dolayı ayrıca ceza tayinine YER OLMADIĞINA,
d-) Sanıklar ... ve ..."ın polis aracının camlarını kırmak suretiyle mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ayrı ayrı BERAATLERİNE,
e-) Sanıklar ... ve ... hk.da tayin edilen yukarıdaki cezalar TCK"nın 72 ve 74 maddeleri uyarınca içtima ettirilerek neticeten ve içtimaen sanıkların ayrı ayrı BİRER YIL SEKİZER AY AĞIR HAPİS, BİRER AY YİRMİŞER GÜN HAPİS VE 83,333,333 TL AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMALARINA,
Sanıkların gözetim altında ve tutuklulukta geçirdikleri günlerin TCK 40 maddesi gerekince MAHKUMİYETLERİNDEN MAHSUBUNA ...
2-)...
3-)DGM Emanetinin ..sırasına kayıtlı Dergi ve Puşilerin TCK"nun 36 maddesi uyarınca zoralımına,
4-)DGM C Başsavcılığının sanıklar ... ve ... hakkında 3713/ S.K"nun 5 maddesinin uygulanmasına dair talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE, ..... 2000-TL yargılama giderinin ödenmesine dair karar verildiği, gerekçeli kararın 12.04.1994 tarihinde sanık müdafiine tebliğ edildiği, 22.02.1994 tarihinde verilen süre tutum dilekçesi ile kararın temyiz edildiği, 14.04.1994 tarihinde gerekçeli temyiz dilekçesinin sunulduğu, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 1994/4549 esas, 1994/4368 karar sayılı 14.09.1994 tarihli ilamı ile oybirliği ile onanarak kesinleştiği,
Ayrıca 11.10.1994 tarihli 1992/437 esas sayılı Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararı ile dosyanın Yargıtay"a gidiş geliş masrafı olarak 150.000 TL nin hazine adına sanıklardan tahsiline, önce hükmedilen yargılama masrafına eklenmesine dair karar verildiği görülmüştür. Harcın tahsili içinde İcra Dairesi Hakimliği 1992/432 sayılı Diyarbakır Defterdarlığına yazılan harç tahsil müzekkeresinin de dosya içerisinde bulunduğu görülmüştür.
22.11.1994 tarihinde sanık müdafiince karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.12.1994 tarih ve 104567 sayılı yazısı ile istem yerinde görülmediğinden dosya iade edilmiştir.
3713 sayılı yasada 4126 sayılı yasa ile değişiklik yapılması nedeni ile hükümlünün durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden Diyarbakır 1 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1992/437 esas ve 01.11.1995 tarihli tensibi ile infazın durdurulmasına ve duruşma açılmasına karar verildiği 01.11.1995 tarihli tensip zaptından anlaşılmıştır.
02.11.1995 tarihli 1992/437 esas numaralı evrak üzerinden sanık hakkındaki ilamın infazında tereddüt oluşması nedeni ile verilen karar ile de; 3713 sayılı Yasanın 8/1 maddesinde yapılan değişiklik nedeni ile infazın durdurulmasına karar verildiği, TCK"nın 258/1 maddesinden verilen cezanın ise aynen infaz edileceğine dair karar verilmiştir.
Bu karara karşı sanık müdafiinin 4126 sayılı değişiklik sonucunda cezanın alt sınırdan tayin edilmesi ve sanık hakkında TCK"nın 59. maddesinin uygulanması nedeni ile verilebilecek cezanın ON AY HAPİS cezası olduğu, bu kapsamda 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca paraya çevirme ve tecil durumunun kuvvetle muhtemel olduğu, bu durumda müvekkillerin cezaevinde 7 AY 12 GÜN fazladan yatmış olacaklarını, infazın bir bütün olduğu, aynı ilam ile içtima kararı verildiği nazara alındığında TCK"nın 258/1 maddesinden de tahliye kararı verilmesi gerektiğinden bahisle itirazda bulunulduğu, Diyarbakır 2 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığının 1995/82 müt.karar nolu 13.11.1995 tarihli kararı ile 3713 sayılı 8/1 maddesinden sanığın aldığı cezaya ilişkin infazın durdurulduğu, bu ilamla içtima ettirilmiş bulunan TCK"nın 258/1 ve 3 maddelerine istinaden almış oldukları mahkumiyet hükmünün ise 3713 sayılı Yasanın 8/1 maddesi dışında bir yasa maddesi olup değişikliğin bu maddeyle ilgili olmadığı anlaşılmakla red kararının usul ve yasaya uygun olduğundan yapılan itirazın oybirliği ile reddine karar verilmiştir.
16.11.1995 tarihli 1992/437 esas, 1994/58 karar sayılı, Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin ek kararı ile; 4126 sayılı yasa kapsamında yapılan değişiklik üzerine resen duruşmalı olarak yapılan yargılama sonucunda;
Hükümlüler hakkında mahkememizce verilen 21.02.1999- tarih 1992/9-37 Esas, 1999-/58 Karar sayılı hükmü ile Bir"er yıl Sekiz"er ay ağır hapis 83.333.333.TL lira ağır para cezasının 3713 SY 8. maddesini değiştiren 4126 SY.nın 1. maddesi gereğince ceza miktarında ve nevinde yapılan değişiklik gözönüne alınarak mahkumiyet süresi yeniden belirlenmek suretiyle hükümlüler ... ve ..."ın bir"er yıl hapis 100.000.000" er lira ağır para cezası ile mahkumiyetlerine
Hükümlüler hakkında daha önce TCK"nın 59. maddesinin tatbik edilmiş olmakla verilen cezadan TCK 59/2 maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak NETİCETEN ON"AR AY HAPİS ve 83.333.333.-"ER LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE MAHKUMİYETLERİNE,
Hükümlüler hakkında 647 SY. Kanun 4. maddesinin suçun işleniş şekli işlenen suçun vehameti, kasıtlarındaki yoğunluk, ve sanıkların kişilikleri gözönüne alınarak takdiren uygulanmasına YER OLMADIĞINA,
Hükümlülerin geçmişteki hali, suç işleme hususundaki eğilimleri gözönüne alınarak ileride bir daha suç işlemeyecekleri kanaati hasıl olduğundan hükmolunan cezanın 647 SY.nın 6. maddesi gereğince ERTELENMESİNE,
Hükümlüler hakkında daha önce verilen mahkumiyet hükmü 21.02.1994 tarih 1992/9-37 Esas, 1999-/58 Karar sayısı ile verilen ve adli sicile işlenen 3713 SY.nın 8/1 maddesi uyarınca verilen mahkumiyet nedeniyle adli sicile işlenen adli sicil kaydının 3862 sayılı kanunun 8/d madde ve 2. fıkrası gereğince adli sicilden çıkarılmasına......
Kanun yolu açık olmak üzere hükümlülerin ve vekillerinin yokluğunda İddia makamı hazır olduğu halde talebe uygun olarak oy birliği ile karar verildiği, kararın 22.12.1995 tarihinde hükümlü müdafiine tebliğ edildiği, temyiz edilmediğinden 29.12.1995 tarihinde mesai bitiminde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhinin bulunduğu görülmüştür.
17.11.1995 tarihli dilekçesi ile hükümlü ... müdafiinin ertelenen ceza kapsamında tutuklu kalınan sürenin TCK"nın 258 maddesi kapsamındaki infaz edilen cezasından mahsubuna karar verilmesini talep ettiği, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 1992/437 esas, 1994/58 karar sayılı 21.11.1995 tarihli kararı ile TCK"nın 40. maddesi gereğince 3713 sayılı Yasadan beraat etmediğinden mahsup talebinin gerçekleşmesi mümkün bulunmadığından hükümlüler vekilinin talebinin reddine dair evrak üzerinden oy birliği ile karar verdiği görülmüştür.
06.02.1996 tarih 1992/437 esas sayılı müzekkere ile Cumhuriyet Başsavcılığına tecil evrakının mahkemesince gönderildiği, adli sicil kaydının silinerek gönderilen ceza fişine göre yeniden düzenlenmesinin istenildiği görülmüştür.
Hükümlü avukatının istemi üzerine, yasal değişiklik nedeni ile Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda hazırlanan 31.10.1995 tarihli Bismil Kapalı Cezaevi Memurluğunca tanzim edilen belgede 19.07.1992 tarihinde hükümlünün gözaltına alındığı, 20.07.1992 tarihinde tutuklandığı, 30.09.1992 tarihinde tahliye olduğu, 12.06.1995 tarihinde cezalarından dolayı cezaevine giriş yaptığının belirtildiği görülmüştür.
03.11.1995 tarihli müddetnameye göre 01.11.1995 tarihinde cezaevine girdiği, mahkumiyet müddetinin 1 ay 20 gün hapis cezası olduğu, 21.12.1995 tarihinin bihakkın tahliye, 26.11.1995 tarihinin ise 647 sayılı Yasaya göre şartla tahliye tarihi olduğunun, müddetnamenin TCK"nın 258 maddesine yönelik tanzim edilen müddetname olduğunun, infazın 3713 sayılı Yasada yapılan değişiklik nedeni ile durdurulmasına karar verilmesine müteakip hazırlandığının, 09.11.1995 tarihli Bismil Kapalı Cezaevi İdare Memurluğu Disiplin Kurulu kararı ile hükümlünün infaz evrakı incelendiğinde cezasının 1/2 sini iyi halli olarak geçirmiş olduğuna dair karar alındığının, 23.11.1995 tarihli 1995/109 karar sayılı Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararı ile de TCK"nın 258 maddesi uyarınca 1 ay 20 gün olarak hükmedilen cezanın 1/2 ni çektiğinden 26.11.1995 tarihinden itibaren şartla tahliyesine karar verilerek, infaz olunan cezaya yönelik infaz fişlerinin 06.12.1995 tarihinde 1 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığına gönderildiği görülmüştür.
03.04.1995 tarihinde hükümlü müdafiince İnsan Hakları Avrupa Komisyonuna başvuruda bulunulduğu,dosya içerisinde yer alan Dış İşleri Bakanlığının 8546 sayılı yazısından düğün günü atılan slogan nedeni ile ileri sürülen iddianın iç yargı organları önünde düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında ileri sürülmediğinden reddine ancak işkence iddiası yönünden iddiaları incelemeye değer bulduğunda dair karar verdiği anlaşılmıştır.
20.03.2001 tarihli sabıka kaydında hükümlü hakkındaki cezaların haber özetlerinin içeriklerinde bulunduğu görülmüştür.
Hükümlü müdafiinin Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesine sunduğu 26.03.2001 havale tarihli dilekçe ile 3713 sayılı yasa kapsamında hükmedilen 1992/437 esas ve 1994/58 karar sayılı 21.02.1994 tarihli karara konu hapis cezasının 4126 sayılı Yasa kapsamında ON AY hapis cezasına dönüştürülmesi ve teciline karar verilmesi nedeni ile 3682 sayılı yasa kapsamında silinmesi talebinde bulunmuştur.
Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi 1992/437 esas sayılı 29.03.2011 tarihli evrak üzerinden verdiği karar ile hükümlü hakkında verilen 21.02.1994 gün 1992/437 esas ve 1994/58 karar sayılı Adli sicil kaydına dair mahkumiyet hükmünün 3682 sayılı yasal koşullar oluştuğundan adli sicil kaydından silinmesine karar vermiş ve verilen karar 29.03.2001 tarihinde Adli Sicil İstatistik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
02.07.2003 tarihinde hükümlünün kardeşi olan ..."ında benzer şekilde adli sicil kaydının silinmesi talebinde bulunduğu, Diyarbakır 1 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1992/432 esas ve 1994/58 karar sayılı 03.07.2003 tarihli ilamı ile 1 yıl 8 ay hapis ve 83.333.333-TL ağır para cezasının 16.11.1995 gün 1992/437 esas, 1994/58 karar sayılı ek kararı ile 3713 sayılı Yasada yapılan değişiklik nedeni ile verilen 10 ay hapis ve 83.333.333-TL ağır para cezasının teciline karar verildiğinden belirtilen ilamın adli sicil kaydından silinmesine karar verdiği görülmüştür.
29.08.2016 tarihinde ... vekili tarafından müvekkili hakkında Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince verilen 21.02.1994 tarih ve Esas No: 1992/437 Karar No; 1994/58 sayılı kararı ile 1 YIL 8 AY Ağır Hapis Cezasına yönelik kesinleşen karar doğrultusunda infaz işlemlerinin yerine getirildiğini, ayrıca ceza süresi kadar kamu hizmetlerinden mahrumiyetime karar verildiği, mahkumiyet hükmünün kesinleşip, söz konusu tarihten itibaren yasal deneme süresinin geçtiği belirtilerek hakkında verilen kamu hizmetlerinden yasaklanmaya ilişkin kısıtlılık halinin kaldırılmasına yönelik talebini içeren "Memnu Hakların İadesine İlişkin İstemdir" konulu dilekçe ve ekinde sunduğu sabıka kaydı, nüfus kaydı, iyi durum ilmuhaberi ve vekaletname sureti ile istemde bulunduğu görülmüştür.
Diyarbakır (kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesi (cmk 250 ile yetkili) nin 2016/80 değişik iş sayılı 01.09.2016 tarihli 09.09.2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşen kararı ile;
"Hükümlü ..."nın Mahkememizin (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 1992/437 Esas, 1994/58 Karar sayılı dosyasında Bölücülük propagandası yapmak, memura cebir, şiddetle mukavemet, kamu malına zarar verme suçundan yargılandığı, yapılan yargılama sonucu 21/02/1994 tarihinde sanığın terör örgütünün propagandasını yapmak ve görevli memura mukavemet suçu sabit görülerek 3713 sayılı Yasanın 8/1, 3506 sayılı Kanunun ek madde 2, 765 sayılı TCK’nın 59/2, 258/1-3, 72 ve 74 maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verildiği verilen kararın 01.04.1994 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hükümlü hakkında Mahkememizin (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 16.11.1995 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 sayılı ek kararı ile mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 21.02.1994 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 Karar sayılı hükmü ile verilen 1 yıl 8 ay ağır hapis ve 83.333.333 lira ağır para cezasının 3713 sayılı Kanunun 8. maddesini değiştiren 4126 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince ceza miktarında ve neviinde yapılan değişiklik gözönüne alınarak mahkumiyet süresi yeniden belirlenmek suretiyle hükümlü hakkında neticeten 647 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince ertelenmesine ve mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 21.02.1994 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 sayılı kararı ile verilen ve adli sicile işlenen 3713 sayılı Kanunun 8/1 maddesi uyarınca verilen mahkumiyet nedeniyle adli sicile işlenen adli sicil kaydının 3682 sayılı Kanunun 8/1 maddesi gereğince 2. fıkrası gereğince adli sicil"den çıkartılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla Mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 16.11.1995 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 sayılı ek kararı ile hükümlüye daha evvel verilen mahkumiyet kararının ertelenmesine karar verildiği ve hükümlü hakkında mahkememizce kamu hizmetlerinden mahrumiyetine dair herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş olup, hükümlü ... müdafiinin memnu hakların iadesine ilgili olarak mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 1992/437 Esas 1994/58 sayılı kararında hükümlü hakkında kamu hizmetlerinden yasaklanmasına dair herhangi bir karar verilmediği anlaşılmakla, hükümlü ... müdafii Av. ..."in talebinin reddi ile, bu konuda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA" dair dosya üzerinden itiraz yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.
Uyap ortamında taralı olan belgeler ile fiziki belgeler arasında kararın tebliğ edildiğine dair bir belgeye rastlanılmamıştır.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü"nün 20.10.2016 tarihli yazısı ile ... hakkında Diyarbakır 4 Ağır Ceza Mahkemesinin 01.09.2016 tarih ve 2016/80 değişik iş sayılı kararı ile her ne kadar, Diyarbakır (Kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 16.11.1995 tarihli ve 437 E. - 58 K. sayılı ilâmında kamu hizmetlerinden yasaklanmasına dair herhangi bir karar verilmediğinden bahisle "memnu haklarının iadesi yönünde talebin reddi ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına" hükmedilmiş ise de;
5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 14. ve geçici 2. maddeleri uyarınca adli sicil kaydından çıkartılarak, anılan Kanunun 10. maddesi gereği istenildiğinde verilmek üzere arşive alındığı anlaşılan kaydın arşivden silinme süresi, aynı Kanunun 6290 sayılı Kanunla değişik 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ile (2) numaralı alt bentlerinde gösterilen duruma göre hesaplanacağından ve aynı bentte düzenlenen "hak yoksunluğu" kavramına, adli sicil sorgulama sonucunda kayıt bulunması hâli de dahil olduğundan, talebin reddine karar verilmesi suretiyle Kanunun anılan hükmüne muhalefet edildiği düşünce ve sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
02.01.2018 tarihli Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu"nun aynı gerekçe ile kanun yararına bozma istemi içerir fezlekenin hazırlandığı görülmüştür.
Yine dosya içerisinde yer alan infaz evrakları incelendiğinde; hükümlü hakkındaki ağır hapis ve ağır para cezası ilamlarının 647 sayılı Kanunun 6 maddesi gereğince tecil edildiği bildirildiğinden ilamların bila infaz mahkemesine 08.02.1996 tarihinde gönderildiği, gönderilen dosya etiketinde 21.02.1994 tarihli ilama yönelik olarak 1 yıl 9 ay 20 gün şeklinde ceza miktarının işlendiği, 19.07.1992 tarihinin nezaret, 20.07.1992 tarihinin tevkif, 30.09.1992 tarihinin ise tahliye tarihi, infaza başlanılan tarihin 12.06.1995 bihakkın tahliye tarihinin 15.01.1997, 3713 sayılı Yasaya göre tahliye tarihinin 04.08.1996, düşünceler kısmında ise 83.333.333 TL ağır para cezası var ibarelerinin el yazısı ile yazılı olduğu, içerisinde yer alan belgelerde 1 yıl 8 ay ağır hapis, 1 ay 20 gün hapis cezasına ilişkin ilamın mahkemesince Cumhuriyet Başsavcılığına 12.10.1994 tarihinde gönderildiği, 13.10.1994 tarihinde mahkumlara mahsus yakalama müzekkeresinin tanzim edildiği, infaz dosyası ve para cezasına ait evrakların 05.07.1995 tarihinde Bismil Kapalı Cezaevine gönderildiği, vasi tayini için hazırlanan 19.07.1995 tarihli yazı içerisindeki bilgilerde 12.06.1995 tarihinde 1 yıl 9 ay 20 gün ağır hapis cezasının infazına başlanıldığı, 15.01.1997 tarihinin bihakkın tahliye tarihi olduğu, 04.08.1996 tarihinin şartla tahliye tarihi olduğu, 21.02.1994 tarih 1992/ 437 esas ve 1994/58 sayılı kararar istinaden infazın yapıldığının belirtildiği, yine 12.06.1995 tarihli müddetname de aynı bilgilerin dosya etiketinde yer alan gözaltı ve tutukluluk süreli ile örtüşecek şekilde yazılı olduğu, 13.07.1995 tarihli müddetnamede 19.07.1992 tarihinde gözaltına alındığı, 20.07.1992 tarihinde tevkif edildiği, 30.09.1992 tarihinde tahliye edildiği, 73 gün evvelce mevkuf kaldığı,12.06.1995 tarihinde cezaevine girdiği, 15.01.1997 tarihinin bihakkın tahliye tarihi olduğu, 02.08.1996 tarihinin ise 3713 sayılı Kanuna göre şartlı tahliye tarihi olduğunun, 2148 sayılı Kanuna göre istifade edeceği sürenin bulunmadığının belirtildiği, 02.11.1995 tarihinde infazın 3713 sayılı Yasa kapsamındaki suç yönünden durdurulmasına dair karar kapsamında gereğinin yapılmasının istenildiği, 83.333.333-TL ağır para cezasının infazına dair belgelerin yer aldığı, para cezası ödeme emirlerine yönelik ödeme emirlerinin gönderildiğine dair belge ve zarfların bulunduğu,ödenmemesi durumunda beher günü yüz lira üzerinden hapse çevrileceğine dair ihtarın gönderilen ödeme emirlerinde yazılı olduğu görülmüştür.
KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Hükümlü hakkında verilen kararın 5352 sayılı Yasanın 13/A maddesi uyarınca hukuka uygunluğu hususunda ihtilafın bulunduğu anlaşılmıştır.
YASAL MEVZUAT
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Mülga 765 sayılı Kanunun
ONUNCU BAP : MEMNU HAKLARIN İADESİ
Madde 121 - Müebbeden hidematı ammeden memnuiyet ve ceza mahkumiyetinden mütevellit diğer nevi ademi ehliyet cezaları memnu hakların iadesi tarikiyle izale olunabilir.
Madde 122 - (Değişik madde: 11/06/1936 - 3038/1 md.)
(Değişik fıkra: 21/11/1990 - 3679/6 md.) Yukarıdaki maddede yazılı ceza, şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya bağlı olduğu halde, buna mahkum olan ve işlemiş olduğu cürümden dolayı pişmanlık duyduğunu ihsas edecek surette iyi hali görülen kimse, asıl cezasını çektiği veya ceza af ile ortadan kalktığı tarihten itibaren üç ve zamanaşımı ile düşmüş olduğu surette düştüğü tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra memnu haklarının iadesini talep edebilir.
Eğer bu mahrumiyet ve ıskatı ehliyet cezaları diğer bir cezaya ilaveten tertib olunmamış ise memnu hakların iadesi ancak hüküm ilamının kat"ileştiği tarihten itibaren beş sene sonra istenebilir.
Madde 123 - Mükerrirler cezanın tamamen infazından veya af yahut müruru zaman ile sukutundan itibaren bundan evvelki maddede beyan olunan müddetlerin iki katı geçmedikçe memnu haklarının iadesi istidasında bulunamazlar.
Madde 124 - Memnu haklar, Usulü Muhakematı Cezaiye Kanununun tayin ettiği suretlerle iade olunur. Memnu hakların iadesine alakadarın talebi üzerine usulü dairesinde karar verilmesi mahkemeye aittir.
Mülga 1412 sayılı ceza muhakemeleri usul kanunu
DOKUZUNCU KİTAP: MEMNU HAKLARIN İADESİ MERCİ
Madde 416 - Memnu hakların iadesi istidası mahkümun ikametgahı olan yerin tabi bulunduğu ağır ceza işlerini gören mahkemeye verilir.
İSTİDAYA RAPTOLUNACAK EVRAK
Madde 417 - İstidaya aşağıda yazılı evrak raptolunur :
1-Mahkümiyeti gösteren kararın sureti,
2-Müsted"inin mahküm olduğu cezanın infaz edildiğini veya kanuni sebeplerden dolayı düştüğünü ve tarihlerini ve mahkeme masraflariyle hükmolunmuş ise şahsi hakların ödendiğini müsbit evrak,
3-Mahküm olduğu cürümden pişman olduğunu ihsas edecek surette hüsnü hali görüldüğüne dair vesikalar.
TETKİK VE KARAR
Madde 418 - Mahkeme bu istida üzerine arasından birini raportör tayin eder. Raportör aza mahkümun adli sicil kayıtlarını celp ile beraber lüzum gördüğü malümatı toplar ve Ceza Kanununun 122 ve 123. maddelerinde yazılı müddetlerin geçip geçmediğini hesap ettikten sonra evrakı Cumhuriyet Müddeiumumiliğine verir.
Mahkeme Cumhuriyet Müddeiumumisinin delilli mütaleanamesi üzerine duruşma yapmaksızın kararını verir. Bu karar aleyhine temyize müracaat olunabilir.
RET KARARI VE TALEBİN TEKRARI
Madde 419 - İstida reddedilirse ret kararının kat"ileştiği tarihten itibaren Ceza Kanununun 122 ve 123 üncü maddelerinde yazılı müddetler yeniden geçmedikçe memnu hakların iadesi tekrar istenemez.
İstidanın reddi bazı evrakın noksan olmasından yahut yolunda tanzim edilmemesinden ileri gelmiş ise iade her zaman yeniden istenebilir.
İADE KARARININ İLANI
Madde 420 - Memnu hakların iadesine dair olan karar kat"ileştikten sonra müsted"i isterse Resmi Gazete ile ilan olunur.
5352 sayılı Kanunun
Yasaklanmış hakların geri verilmesi
Madde 13/A – (Ek: 6/12/2006-5560/38 md.)
(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.
(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.
(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır
Adlî sicil ve arşiv bilgilerinin silinmesi
Madde 12- (1) (Değişik: 5/4/2012-6290/2 md.) Arşiv bilgileri;
a) İlgilinin ölümü üzerine,
b) Anayasanın 76"ncı maddesi ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren;
1. Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla onbeş yıl geçmesiyle,
2. Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın otuz yıl geçmesiyle,
c) Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle, tamamen silinir.
(2) Fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan mahkûmiyete ilişkin adlî sicil ve arşiv kayıtları, talep aranmaksızın tamamen silinir.
(3) Kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararına ilişkin adlî sicil ve arşiv kaydı tamamen silinir.
(4) (Ek: 24.11.2016-6763/40 md.) Akıl hastalığı nedeniyle hükmedilen güvenlik tedbirlerine ilişkin kayıtlar, infazının tamamlanmasıyla tamamen silinir.
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438-2012/141 sy., 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy, 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy, 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9- 30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulama kesin hükmün otoritesini sarsmakla kalmaz, hukukun abesle iştigal etmemek kuralını da yıpratır. Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Esasen hukuki değer taşımayan kararlar da kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yoluna bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
Maddi olaya ilişkin olarak tüm delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünden ya da eksik soruşturma yapıldığından bahisle kanun yararına başvurma imkanı bulunmamaktadır (Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 06.10.2010 tarih, 25731-27609 sy., 27.01.2010 tarih 53798-1580 sy. kararları vb.)
Kanun yararına bozma talebinde ileri sürülen bozma nedenleri yönünden "isteğe bağlılık kuralı" gereği isteme konu edilmeyen hukuka aykırılıkların ve hükümlerin bozma konusu yapılamayacağı hususu kural olmakla birlikte; Yargıtay Kanunu ve Yargıtay İç Yönetmeliği yönünden Dairece usul incelemesinin yapılmasına müteakip kanun yararına bozma konusu yapılan karar veya hükmün yasa yoluna haiz kılınan koşullarına yönelik olarak;
Diyarbakır (kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesi (cmk 250 ile yetkili)"nin 2016/80 değişik iş sayılı, 01.09.2016 tarihli ilamının, 09.09.2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiğinin 26.10.2016 tarihli değişik iş kesinleşme şerhi ile belirtildiği görülmüş ise de; kararın usule uygun olarak kesinleşip kesinleşmediğinin denetimine yönelik olarak gerek UYAP sisteminde gerekse fiziki dosya içerisinde yer alan belgeler arasında yapılan incelemede, itiraza tabi kararın 2. fıkrasında hükmolunan şekilde tebliğin yapıldığına dair bir belgenin veya tutanağının bulunmadığı, her ne kadar aksi yönde ilgililerce yapılan bir itirazın bulunduğuna dair bir bilgi veya belgeye de rastlanılmamış ve bu yönde de bir kanun yararına bozma sebebi ileri sürülmediği görülmüş ise de; dosya kapsamında gönderilen ve maddi olay kısmında anlatılan belgeler arasında başkaca dosya evraklarının bulunduğunun görülmesi nedeni ile; Tebligat Kanununun ilgili hükümleri ile usule uygun biçimde kesinleştirme işlemi gerçekleştirilmeyen bir kararın mevcudiyeti halinde kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı hususunun, itiraza tabi değişik iş kararının 20.07.2016 tarihinden sonra verildiği de gözetilmek suretiyle, usule uygun kesinleşmiş ilamın bulunması şartının denetimine yönelik olarak itiraza tabi kararın tebliğine dair belgelerin gönderilmesi, başkaca şahıslara ait belge ve dosyalarında incelenerek eksik yahut fazladan gönderilen bir klasörün bulunup bulunmadığı hususlarının tetkik edilip gereğine tevessül edilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün kanun yararına bozma talebine konu Diyarbakır (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.09.2016 tarihli ve 2016/80 değişik iş sayılı kararının kesinleşmesine esas alınan tebliğ ve tebellüğ belgeleri veya tutanakların gönderilmesi, gönderilen dosyanın eklerinin bulunup bulunmadığı tetkik edilerek gereğine tevessül edilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.07.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.