Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/12-269
Karar No: 2012/583
Karar Tarihi: 19.09.2012

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/12-269 Esas 2012/583 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/12-269 E.  ,  2012/583 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kınık Sulh Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 03/02/2012
    NUMARASI : 2012/23-2012/44

    Taraflar arasındaki “şikâyet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kınık Sulh Hukuk Mahkemesince talep konusu ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, dair verilen 18.02.2011 gün ve 2011/21 E., 2011/59 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 19.12.2011 gün ve 2011/11401 E., 2011/29432 K. sayılı ilamı ile,
    (...Şikâyetçi M.. Ç.. dilekçesinde, Kınık Sulh Hukuk Mahkemesi satış memurluğunun 10.1.2011 tarihli tahliye muhtırası düzenlenmesi islemini şikâyet etmiş, mahkemece, davacının 9.4.2010 tarihli satış memurluğu işlemini şikâyeti üzerine 5.11.2010 tarih, 2010/294 esas – 2010/361 sayılı kararı ile şikâyetin reddine karar verildiği, mahkemece icranın durdurulması yönünde bir karar verilmediği ve karar ile dosyadan el çekildiği gerekçe gösterilerek talep konusu ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
    Şikâyetin konusu; 10.1.2011 tarihli tahliye emrini içeren muhtıradır. 2010/294 E. – 2010/361 K.sayılı dosyada ise 9.4.2010 tarihli tahliye emri şikayet konusu yapılmıştır. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken konusu farklı şikâyet dosyası gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Şikayetçi

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, satış memuru işlemini şikâyete ilişkindir.
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Şikayetçi, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/294 E ve 2010/361 K sayılı ilamına konu olan tebligatın usulü ve 2 yıllık bir zamanın geçmesine rağmen tahliye işleminin talep ve dava yerine getirilmesinin hakkın kötüye kullanılması olarak gördüğünden memur işlemini şikâyet ettiğini, şikâyet üzerine aleyhine verilen kararı temyiz ettiğini söz konusu temyizin, olayın özelliği de dikkate alınarak sonucunun beklenilmesi gerektiğini düşündüğünü, buna rağmen işlemi şikâyet edilen memur 10.01.2011 tarihli işlem ile eski işlemine devam ettiğini. karşılıklı durumlarının söz konusu dava ve temyiz nedeni ile belirlenmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı olarak gösterilen, satış memurluğu, duruşmalara katılmamıştır.
    Mahkemece, şikâyetçi M.. Ç..’in dilekçesinde, Kınık Sulh Hukuk Mahkemesi satış memurluğunun 10.1.2011 tarihli tahliye muhtırası düzenlenmesi işlemini şikâyet ettiği, mahkemece, davacının 9.4.2010 tarihli satış memurluğu işlemini şikâyeti üzerine 5.11.2010 tarih, 2010/294 esas – 2010/361 sayılı kararı ile şikâyetin reddine karar verildiği, icranın durdurulması yönünde bir karar verilmediği ve karar ile dosyadan el çekildiği gerekçesiyle, talep konusu ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Şikayetçi tarafça temyiz edilen karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
    Yerel Mahkeme; önceki gerekçelerle ve ayrıca davacının asıl niyetinin tahliye işlemlerinin durdurulması yönünde karar almak olduğu, dosya kapsamına göre ilk tahliye emri olan 09.04.2010 tarihli tahliye emrinden sonra 10.01.2011 tarihli hiç gereği olmadığı halde satış memurluğunca düzenlenen ikinci tahliye emrinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, ikinci tahliye yazısıyla şikâyetçi tarafa 5 günlük ek süre verildiği, aksinin düşünülmesi halinde 09.04.2010 tarihli tahliye emrine istinaden ihale alıcısı tarafından her zaman tahliyenin gerçekleştirilebileceği göz önüne alındığında 10.01.2011 tarihli tahliye emrini içeren muhtıra Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeni bir işlem olarak değerlendirilmesi halinde son tarihli muhtıranın İcra İflas Kanunu m.135"e ait şekil noksanlığından dolayı iptal edilmesi halinde dosyasında birbirine aykırı kararların mevcut olacağı, her iki muhtıra içeriğinin bir bütün olması dışında davacı ifadeleriyle tehiri icra talebinde bulunduğundan ve daha önceden verilen karar ile dosyadan el çekildiğinden davalının dava konusu senedi, babasından kalan senet olduğunu belirtmeyip, kendisine verildiğini iddia etmesinin M.K. nun 2 ve 3 maddelerinde belirtilen kurallara aykırı olduğu gerekçesiyle, ilk kararında direnmiş; direnme kararını şikayetçi taraf temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu’nca işin esasının görüşülmesine geçilmeden önce; bozma sonrasında yapılan yargılamada davacının bozma ilamına karşı bir diyeceğim yoktur demesi karşısında, Yerel mahkemenin direnme kararı verip veremeyeceği ön sorun olarak incelenip, tartışılmıştır.
    Bu noktada, uyuşmazlığın çözümü bakımından, şikâyeti düzenleyen İcra İflas Kanunu hükümlerine ve şikâyetin taraflarına da değinmekte yarar görülmemiştir.
    2004 sayılı İİK.nun 16. maddesine göre; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet olunabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi şikâyetteki amaç, hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi olduğundan burada bilinen anlamda bir dava bulunmamaktadır. Şikâyet; icra ve iflas hukukuna özgü bir yasa yoludur. Dolayısıyla şikâyette davalı ve davacı değil şikâyet eden ve şikâyet olunan bulunur. Buna rağmen uygulamada şikâyet eden yerine davacı, şikâyet olunan yerine davalı denilmektedir. Sadece alacaklı ve borçlu değil hukuki yararı olan herkes şikâyet yoluna başvurabilir. Şikâyetin pasif tarafını, işlemle ilgisi olan kişiler oluşturacağı, şikâyetin İcra ve İflas Daireleri’nin işlemlerinin Tetkik Merciinde hukuka uygunluğunun incelenmesini ifade etmesi nedeni ile İcra ve İflas Dairesinin (memurunun) şikâyetin pasif tarafını teşkil etmeyeceği, ancak Tetkik Merciinin işlemlerin hukuka uygunluğunun incelenmesi sırasında memurdan açıklama isteyebileceği, bu nedenle icra ve İflas memurunun şikâyetin pasif tarafını teşkil etmediği doktrinde de kabul edilmektedir. (H.. P.., İcra ve İflas Hukuku’nda Şikâyet, Ankara 1986, s. 109).
    17.07.2003 T. Ve 4949 sayılı Kanunun 4 ncü maddesiyle yeniden düzenlenen İcra ve İflas Kanunu"nun 18/III maddesine göre, " Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir." hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle Mahkemenin takdirine göre duruşma açılmasının gerekli görüldüğü hallerde şikayet olunan veya şikayetten doğrudan etkilenen kişinin duruşmaya çağrılması gerekir.
    Yukarıdaki açıklamalar gözetilerek somut olay değerlendirildiğinde:
    Yerel mahkemece İİK. nun. 16 maddesine göre takdir hakkını duruşma açma yönünde kullanılmıştır. Bu durumda bozma ilamı ve bozma sonrası duruşma gününü bildiren davetiyenin şikayetten etkilenen alacaklıya (taşınmazı alan kişiye) usulüne uygun olarak tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanmalıdır.
    Az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahkemenin, bozmadan sonra usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan ve şikayetçinin bozma kararına bir diyeceğim yoktur yönündeki beyanı üzerine direnme kararı verilmesi usule uygun görülmemiştir.
    Hal böyle olunca;yerel mahkemece, satış memuru işleminin ilgilisi olan, alıcı Ö.. T..’ye özel Daire tarafından verilen bozma kararı ve bozma sonrası duruşma gününü bildiren davetinin usulüne uygun olarak tebliğ edilip, duruşmaya geldiğinde bozma kararına karşı beyanı alındıktan sonra, bozma kararına uyulup uyulmaması takdir edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme’nin direnme kararının, değişik bu gerekçe ile bozulması gerekir.
    S O N U Ç :Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetçinin, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi