10. Hukuk Dairesi 2019/1804 E. , 2019/8644 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, fiili birliktelik nedeni ile kesilen aylığın yeniden bağlanması ile Kuruma karşı borçlu olunmadığının tespiti ve Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması ve... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2001 yılından itibaren Kurumdan aylık aldığını, Kurum denetmenleri tarafından hazırlanan rapor neticesinde müvekkilinin boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle ölüm aylığının kesildiğini, 20.10.2008 - 19.11.2015 tarihleri arasında yersiz olarak ödenen 64.214,52 TL"nin geri ödenmesinin talep edildiğini, müvekkilinin boşandığı eşiyle birlikte yaşamadığını, Kurum yoklama memurlarınca gerçeğe aykırı bir şekilde düzenlenen rapor doğrultusunda aylığın kesilemeyeceğini beyanla Kurumun 24.02.2016 tarih 2982662 sayılı işleminin iptali ile Kuruma borçlu olmadığının tespitini, almakta olduğu aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespitini, aylığın ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gereğinin tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum denetmenleri tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonucunda davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığının tespit edildiğini, 5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesine göre eşinden boşandığı halde boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocuklara bağlanmış olan gelir ve aylıkların kesildiğini ve ödenen tutarların 96. madde hükümlerine göre geri alınacağının düzenlediğini, Kurumca yapılan işlemlerin yasal düzenlemelere uygun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince,
"Davacının yeniden maaş bağlanması talebi yerinde görülmediğinden Reddine,
...Nolu ...’ın boşanmış olduğu eşi, ... TC.Nolu ... ile fiilen birlikte yaşadıkları tespit olunmakla, ... tahsis numarası ile Kurumdan ...’a bağlanan ölüm aylıkları nedeniyle,
20.10.2008- 19.11.2015 süresince toplam 46.713,87 TL yersiz aylık ödemesi yapıldığı, 46.713,87 TL ve 13.043,64TL faiz ile birlikte toplam 59.757,51 TL (24.02.2016 itibariyle) borcu bulunduğunun tespitine, bu kısım hakkındaki davanın reddine,
36370866458 TC.Nolu ...’a 20.10.2008-19.11.2015 süresince toplam 3.256,94 TL Yersiz sağlık gideri yapıldığı, 3.256,94 TL ve 1.199,07 TL faiz toplamı 4.456,01 TL (24.02.2016 tarihi itibariyle) borcu bulunmadığının tespitine, bu kısım hakkındaki davanın kabulüne," dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, davacının boşandığı eşi ... ile fiilen 9020 sokak no:23 daire:7 ... adresinde birlikte yaşadıklarına dair 25.06.2012 tarihinde yapılan ihbar akabinde, 19.07.2012 tarihli inceleme emri üzerine, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından yapılan inceleme ve araştırmaya göre, kurum tarafından yapılan çevresel soruşturmada, yaklaşık 13-15 yıldır bu adreste davacının boşandığı eşi Vedat ve çocukları ile birlikte oturdukları, 24.07.2015 tarihinde yapılan çevresel soruşturmadan yaklaşık bir ay önce ev sahibi tarafından evden çıkartıldıklarından dolayı taşındıkları, Medula kayıtlarına göre, 26.11.2012 tarihinde... ... Eğitim Araştırma Hastanesi, 11.11.2013 tarihinde... ,... Üniversitesi ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 30.01.2015 tarihinde Özel ... Tıp Merkezinde davacı ile boşandığı eşinin aynı tarihte tedavi oldukları da dikkate alınarak kurum tarafından boşanmış oldukları tarihten beri fiilen birlikte yaşadıkları kanaatine varılarak davacıya ödenen aylıkların ve sağlık yardımlarının 01.10.2008 tarihi itibariyle yasal faiziyle davacıdan tahsilinin talep edildiği, Mahkemenin yaptığı kamusal araştırmanın denetmen raporunu desteklediği, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen raporda ifadesi alınan tutanak tanıklarından ... ve ..."nın beyanlarını duruşmada da teyit ettikleri, davacının boşandığı eşinin 06.11.2008 tarihli kurum ve bankalara bildirdiği adresinin zaten kendi beyanına göre değil anne ve babadan tamamlama şeklinde düzenlendiği ve bu adreste oy kullanmadığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen raporun deliller herhangibir şekilde değiştirilmeden ve karartılmadan ihbarın hemen akabinde kurumun denetim ve kontrolüyle görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlendiği de nazara alınarak mahkemenin yaptığı yargılama sonucunda; davacı ve eşinin boşandıktan sonra denetmen raporunun belirttiği tarihler arasında birlikte yaşadıklarının sabit olduğu, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin dosyadaki toplanan deliller ile aksi ispat edilemediği, yersiz ödeme kapsamında iadesi istenen tutar içerisinde sağlık yardımlarından kaynaklanan harcamalar da mevcut olup "...yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderleri, 5510 sayılı Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyecektir. 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderleri ise davalı 5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayıldığından ve 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olduğu gözönüne alındığında, belirtilen giderler genel sağlık sigortalısı sayılan hak sahibinden talep edilemeyecektir... (Yargıtay 10.HD, 23.02.2017 tarih, 2016/14332 E. 2017/1416 K.) yönündeki yerleşik Yargıtay içtihatları ışığında, sağlık giderleri yönünden de verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına ilişkin aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, dosya kapsamında müvekkilinin boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığı hususunun sabit olduğunu, eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Kurum vekili, Yargıtay"ın kararlılık kazanan son uygulamalarının ışığında, gerekli kanıtlar toplanmadan ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm kurulduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir
2-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2019 günlü ve 2015/10-2743 Esas, 2019/275 Karar sayılı ilam içeriği gözetilerek dava konusu tedavi giderlerinin (sağlık harcaması) Kurumca rücu edilmesi mümkün olduğu dikkate alınarak gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 18.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.