4. Hukuk Dairesi 2014/11549 E. , 2015/8464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, asıl ve birleşen dosya davalıları ... ve diğerleri aleyhine 30/09/2011 gününde verilen dava ve birleşen dava dilekçeleri ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen 25/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ..., ... ve ... vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava ve birleşen davalar, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davada ... yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı ve birleşen davalar yönünden istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, davalı ... ve birleşen 2011/465 esas saylı davanın davalısı Cihan Haber Ajansı Reklamcılık A.Ş ve birleşen 2011/466 esas sayılı davanın davalısı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ... Gazetesi"nin 14/09/2011 tarihli sayısının 14. sayfasında ... kaynaklı "..." başlıklı ve yine ... Gazetesi"nin 15/09/2011 tarihli sayısının 10. sayfasında "..." başlıklı haberler ile kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar, dava konusu haberin gerçek ve güncel olduğunu, haber verme ve toplumun da haber alma hakkı kapsamında yazıldığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu haberlerle basın yoluyla kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği kabul edilerek, dava ve birleşen davalar yönünden manevi tazminat isteminin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası"nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; davacı ... üyelerinden adli soruşturmaya konu Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi tarafından yapılan aramalarda ele geçirilen bilgi ve dökümanlara atıf yapılmak suretiyle davacının üniversitelerde örgütlenme ve faaliyetlerine ilişkin dava konusu haberlerin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda, dava konusu haberler yayın tarihinde görünür gerçeğe uygun bulunduğu, basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temelini oluşturduğu, toplumu sarsan ve şoka uğratan fikirler açısından da geçerli bulunduğu görüşü gözönüne alındığında hukuka aykırılıktan ve davacının kişilik haklarına saldırıdan söz edilemez.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek dava ve birleşen davalardaki istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.