4. Hukuk Dairesi 2014/11663 E. , 2015/8461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 07/06/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
I- Davacı ve davalı ..."in temyiz itirazları yönünden:
Dava, sadakat yükümlülüğünün ihlali nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı eski eşi ..."in evlilik birliği devam ederken kendisini diğer davalı ile aldattığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
4787 sayılı Aile Mahkemesi"nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasa"nın 4/1. maddesi gereğince, 4721 sayılı Medeni Yasa"nın İkinci Kitabı"ndan doğan dava ve işlere aile mahkemesince bakılır.
Dava konusu olayda davacı, 4721 sayılı TMK"nın 185. maddesinde belirtilen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmaktan dolayı, davalı eski eşinden manevi tazminat talep etmektedir. Sadakat yükümlülüğü, evlilikle birlikte eşlerin tabi olması gereken bir yükümlülük olup, TMK"nın ikinci kitabının birinci kısmının 3. bölümünde düzenlenmiştir. Sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi durumunda, diğer eş açacağı boşanma davasında, boşanmaya neden olan bu olay nedeniyle kişilik hakkının saldırıya uğradığını ileri sürerek davanın fer"i mahiyetinde manevi tazminat talebinde bulunabilir (TMK. m 174/2). Yine evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar(TMK. M 178).
Somut olayda; davacı, sadakat yükümlülüğüne uymayan davalı eşinden 15/07/2011 tarihinde kesinleşen Şişli 1. Aile Mahkemesi"nin 2008/303 esas, 2009/987 karar sayılı kararı ile boşanmış, boşanma davasında talep etmediği manevi tazminatı süresinde açtığı bu davada talep etmiştir. Evlilik birliği devam ederken birlik yükümlülüklerine uyulup uyulmadığını, dolayısı ile manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini belirleme görevi Aile Mahkemesine aittir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her her aşamasında dikkate alınır.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2- Davalı ..."in temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, davalı ..."in kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile evlilik birliği devam ederken birlikte olduğunu, eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
TMK"nun 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Yasanın 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” denilmiştir.
Anılan Yasa maddeleri uyarınca, davacının eski eşinin TMK"nın evlenmeyle kendisine yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle kendisinden manevi tazminat isteyebileceği kuşkusuzdur. TMK"daki bu düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira, eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir. Davalı ..."in ise, doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Kanunda yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira sözkonusu yasanın 61. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğa gidilebilmesi için, zarara birlikte sebebiyet verilmiş olması gerekir. Aldatma şeklindeki eylemin, eş olmayan davalı tarafından asli olarak işlenmesinin mümkün olamayacağı kuşkusuzdur. İştiraken işlenebilirliğinin kabul edilebilmesi için, müstakilen de işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.
Açıklanan nedenlerle, BK"nın 49 (TBK.58) maddesine göre, davalı ..."in eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenle davacı ve davalı ... yararına, (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 24/06/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki delillere, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılardan ... tarafından davacının kişilik haklarının ihlal edildiği yolundaki mahkeme tespiti yerinde olup, şu aşamada hükmedilen manevi tazminat miktarı konusunda değerlendirme yapılmaksızın Dairemiz kararının (2) nolu bendine katılmıyoruz. 24/06/2015